Karişiklik Ortadoğu`nun kaderi mi?

Viktor KUZU Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

"Büyük lokma ye, büyük söz söyleme"
Son yazıma hiçbir şekilde 2006 yılına ilişkin kehanetlerde bulunmayacağımı belirterek girmiş, yazının sonunda dayanamayıp en azından yılın ilk üç ayında bölgeyi nasıl bir gelecek beklediğine yönelik bazı tahminlerde bulunmuştum. Şüphesiz en güvendiğim tahmin de Şaron’un Kadima ile İsrail seçimlerinden galibiyetle ayrılacağı ve 120 sandalyeli İsrail meclisinde en az 40 sandalye kazanacağı idi.
Yazının mürekkebi kurumadan olaylar öyle bir şekilde gelişti ki, değil yorumcusu, gazetecisi, Ortadoğu’da siyasetin iplerini elinde tutanlar bile bir kaç hafta ilerisini göremez hale geldi.
Şaron’a tanrıdan acil şifalar diliyoruz. Biz de bayram telaşına geldiğinden, gündem de kuş gribi haberleri ile bombalandığından Şaron ile ilgili gelişmeleri İsrail sitelerinden takip etmeye çalıştık. Geçirdiği ağır krizin ardından ilk 3dž gün tüm İsrail medyası Ariel Şaron’un sağlık durumuna kilitlenmişti. İsrail kanallarını izleyemesem de bir tanıdığım İsrailli televizyoncuların uzman birer beyin cerrahı kesildiğini, ellerinde maketler ve detaylı çizimlerle İsrail başbakanının sağlık durumunun ve uygulanan tedavinin doğruluğunu tartıştığını büyük bir şaşkınlıkla anlattı. Daha da ilginci, bu televizyoncuların getirdiği teşhis ve yorumlar baya da isabetliymiş anladığım kadarıyla.
İsrail kamuoyunun şok haberlere ne kadar alışık olduğunu bildiğimden ve bu ülkede gündemin değişme hızının Türkiye’den bile fazla olduğuna yıllar içinde şahit olduğumdan, Şaron haberlerinin gündemin tepesinde bu kadar uzun süre geniş yer tutması beni şaşırtmıştı. Ancak şaşkınlığım fazla uzun sürmedi, takip eden günlerde Şaron haberleri yavaş yavaş aşağı sıralara inmeye başladı ve bu hafta içinde gelinen noktada Şaron ile ilgili bir gelişmeyi yakalamak için ciddi araştırma yapmak gerekiyor.
Şüphesiz Şaron haberlerinin gündemde sırayı başka haberlere kaptırmasının en temel nedeni, tek haber kaynağı olan Hadassah Hastanesi doktorlarının günlerdir aynı açıklamayı tekrarlıyor olması: "Şaron’un durumu istikrarlı ama hala kritik"
Gözlerimiz Şaron’la ilgili hayırlı haberleri ararken, İsrail’de bugünlerde neler konuşulduğuna kayıyor. Ve aslında Şaron’un rahatsızlanmasıyla birlikte "şimdi ne olacak" sorusunun cevaplarından biri olarak aklımıza gelen bir isim yavaş yavaş İsrail medyasında görülmeye başlıyor. Ehud Barak, İşçi Partisi’nde Peretz ve Ben-Eliezer kampları arasında kalan muhalefetin sesi olarak gündemde. Uzunca bir süredir, İsrail potitik hayatındaki kariyeri oldukça erken bir yaşta, daha çok da dış etkenlerin etkisiyle biten bu sağduyulu İsrailli devlet adamının ne zaman görkemli bir dönüş yapacağını kollar olmuştuk. Ancak beklediğimiz dönüş bir türlü olmadı. Şimdi de kulislerde Peretz ve Ben-Eliezer’in Barak’ın önünü tıkamak için ittifaka gittikleri konuşuluyor. Aslında Barak, Şaron’un yokluğuyla farklı bir döneme girecek İsrail siyasal arenasında öne çıkacak bir isim olabilirdi.
İsrail gündemine oturan bir diğer isim, Şaron’un rahatsızlığı döneminde geçici olarak başbakanlık görevini yürüten Olmert. Sağduyulu politikacı kimliğiyle uzun süredir tanıdığımız ancak ön plana fazla çıkmayan bir isim olarak Olmert, bu aralar oldukça hareketli bir dönemden geçiyor. Ve İsrail basını "acaba olabilir mi?" dercesine Olmert’in Kadima’nın başındaki başarı şansını anlamaya çalışıyor. Bush ile telefonda görüşen, netleşmese de bir ABD ziyareti planlayan, önümüzdeki günlerde Avrupa’ya giderek İspanyol ve Alman liderlerle temaslarda bulunacak Olmert bu dönemde başarılı bir grafik çizerse, hala anketlerde önde gözüken Kadima, seçimlerden güçlü bir merkez partisi olarak çıkabilir.
Bir kez daha Şaron’a tanrıdan acil şifalar diliyoruz.