Filiz verdi yaşam

Sibel ALMELEK İŞMAN Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Yeğenim doğdu. İnsanın yaşamı boyunca alabileceği en güzel haberlerden bir tanesi bu. Haber kelimesi belki de kifayetsiz kalıyor. Müjde diyelim. Osmanlıca-Türkçe Sözlük elimde. Sayfalarını karıştırıyorum. Müjde, "sevindirici haber" anlamına geliyor. Evet, biz de müjdemizi aldık ve müjdeliyiz.
Aile ağacına yeni bir dal ekliyoruz. Dünya sahnesine yeni bir oyuncu çıkıyor. Bize neler getirecek, neler öğretecek henüz bilmiyoruz. O da bilmiyor büyük olasılıkla. Hep birlikte yaşayacak ve göreceğiz.
Yeni sıfatlarımız oldu. Genç bir çift, anne ve baba olmanın hem tatlı hem ciddi sorumluluğunu yüklediler omuzlarına. Öykümüzün kahramanları arasında dört kişi, annenin annesi, babanın babası, annenin babası ve babanın annesi gibi başta karmaşık görünen ama aslında evrensel bir meşale devretme oyununa davet edildiler. Bana halalık makamı kısmet oldu. Sanıyorum, hepimiz elimizden geleni yapacağız. Bugüne kadar yaşam yolumuzda selamlaştığımız insanlar, göz kırptığımız mutluluklar, kaçmaya çalıştığımız korkular, kurduğumuz hayaller… Bizi biz yapan denir hani… İşte süzeceğiz an ve anılarımızı,  henüz küçük olan ama hızla serpilen bu insan yavrusuna sunacağız bir demet. O da kendine göre bir  felsefeyle mutluluğu tanımlayacak yeryüzünde.
Yapacak ne çok işi var! Yürüyecek, koşacak, konuşacak, yemek yiyecek, oyun oynayacak, çevresini keşfedecek, insanları tanıyacak, okuyacak, yazacak, öğrenecek, sınavlara girecek, sorular soracak, cevaplar bulacak… Biz de ona bakıp, "Büyüyor" diyeceğiz. Peki, büyümenin bir sonu var mıdır? Biz, her gün yeni duygu ve olguların karşısında ne yapmamız gerektiğini düşündüğümüze göre, hala büyümekte olduğumuzu varsayabilir miyiz?
Yaşamın önemli durakları vardır. Hepimiz önemseriz onları. Erkek çocuklardan başlayalım: Doğum, sünnet, bar-mitzva, nişan, düğün, baba olmak, büyükbaba olmak. Bu zincirin uygun bir yerinde, askerlikten söz etmek gerekir. Kız çocuklarına bakalım: Doğum, vijola, bat-mitzva, nişan, düğün, anne olmak, anneanne olmak. Teyze, hala, amca ya da dayı diye seslenen ufaklıkların varlığı, kardeş sahibi olanların şansıdır. Ne mutlu bize ki, bu nadide anları renkli bir festivale, mutlu bir bayrama çevirmeyi biliriz. Kendimizi ve dünyamızı süsler, coşkumuzu katlarız. Hayat serüvenimizin sonunda hepimizi bekleyen bir tören daha vardır. Onun ismini anmadım. Ama ölümsüz olmak ister miydik? Bilmiyorum. Bilim adamları sonsuzluk iksirini arayadursunlar…
Erkek ve kızların ortak paydasında yer alan bazı istasyonları saymayı unuttuğum sanılmasın: Okula gidecek bu çocuklar. Bedenleri gelişirken, zihinleri de yeşerecek. Tanrı’nın sunduğu yetenekleri, okul sıraları ve meslek yıllarında, evrenin hizmetine sunacaklar.
Can, henüz bir haftalık. Uzun ve keyifli bir yolculuğun başında. Her daim mutlu olmasını, dünyaya huzurlu gözlerle bakmasını, kahkahalarla gülmesini, onu bütünleyecek eş ve işi seçmesini tüm kalbimle diliyorum.
Can’ım, halan olarak emrine amadeyim…