Tek çözüm Şaron mu?

Işik SİVİL KARAKOÇ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un yeni parti kurma manevrasına kadar,  İsrail politikasının eskisi kadar ilgimi çekmediği itiraf etmeliyim. "Buldozer" lakaplı Ariel Şaron’un, kendi partisi içindeki muhalefete meydan okur şekilde partiden ayrılarak kendi partisini kurması ve Şimon Peres’i de kendi safhasına çekmeyi başarması, bir kez daha Şaron için "imkansız" kelimesinin hiçbir anlam ifade etmediğini anlamamı sağladı. 
77 yaşındaki Ariel Şaron’a "Buldozer" lakabının takılması boşuna değil. Şaron tüm askeri ve politik hayatı boyunca her türlü tersliği kendi lehine çevirmeyi başarmış bir lider. Acımasız bir asker kimliğine sahip olan Ariel Şaron, yakın zamana kadar İsrail’in güvenliğini her zaman ön planda tutan ve Filistinlilere "minimum toprak" politikası güden bir lider portesi çizdi. 1982’de yaşanan Lübnan felaketi birçok politikacı için kariyerlerinin sonu olabilirdi, ama Şaron önünde farklı fırsatların onu beklediğinden emindi. İsrail sağı tarafından popüler kimliği korumayı başaran Şaron, Gazze ve Batı Şeria’da kurulan en büyük yerleşim birimlerinin mimarı oldu.
Netanyahu’nun başbakanlığı döneminde iki sağcı lider büyük bir uyum içinde çalıştılar. Ehud Barak’ın barış görüşmelerinin başarısız olması ve İkinci İntifada’nın başlaması Şaron’un başbakan koltuğuna oturmasını sağladı. Şiddet durana kadar hiçbir Filistinli liderle masaya oturmayacağını ve barışı sadece kendisinin getireceğine inanan Şaron, 2001 yılından bu yana attığı radikal adımla bir taraftan kimi İsrailli ve Filistinlilerin nefretini daha da fazla kazanırken, bir taraftan da popülaritesini günden güne artırmayı başardı.
Geçmişte Filistinlilere toprak verilmesine şiddetle karşı çıkan Şaron, yerleşimcilerin tüm tehditlerine karşı Gazze’den tek taraflı çekilmeyi gerçekleştirdi. Netanyahu’nun diktatör olarak nitelendirdiği Ariel Şaron, hümanist bir virtüöz olan Vengerov’un hayranlığını kazanmış bir lider aynı zamanda.
Günün koşullarına çok iyi uyum sağlayabilen ve doğru rüzgarı yakalamak konusunda başarılı olan Ariel Şaron’un  ilerleyen yaşına rağmen uzun süre daha İsrail’in siyasi sahnesinde kalacağı ve insanları şaşırtmaya devam edeceği kesin.
Uzun zamandır yeni bir parti hazırlığı içinde olduğu belli olan Ariel Şaron’un kuşkusuz en büyük transferi Şimon Peres’le kurduğu ittifaktır. İki yaşlı lider kendilerini eski partilerinin üzerinde bir konuma yerleştirerek,  barışı sadece kendilerinin getirebileceği savı ile tüm İsrailli siyasetçilere meydan okuyor.
Diğer adaylara baktığımızda Likud Partisi lider adaylarından Binyamin Netanyahu ve İşçi Partisi’nin yeni lideri Amir Peretz arasındaki ağız düellosu seçim kampanyasının rengini göstermekte. Bu karşılıklı suçlayıcı söylemler her iki partiye oy kazandırmaktan çok oy kaybettireceğe benzer. Netanyahu diş bilediği eski sendika başkanını hafife alırken, Peretz ise hala Histadrut başkanı edasıyla karşı cevaplar veriyor.
Diğer daha zayıf adaylara rağmen Şaron tekrar iktidara gelmeyi başarsa bile, Şaron’un yeni koalisyon ortaklarına kendi görüşlerini kabul ettirmesi gerekecek. Her adımı Amerikan yönetimi tarafından desteklenen Ariel Şaron bundan sonra da bu kadar şanslı olacak mı?
 Hareketli geçecek seçim kampanyası dönemi, seçim sonuçları ve koalisyon pazarlıklarını nefesimi tutup, büyük bir heyecan içinde izlemeyi sürdüreceğim.