İsrail`de heyecanli zamanlar

Viktor KUZU Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail siyasetini izlemek hiç bu kadar zevkli olmamıştı. Öyle gelişmeler yaşanıyor ki her yeni gün bir öncekinden daha heyacan verici bir hal alıyor. 15 gün önce Şimon Peres’in Şaron’un yeni partisi Ulusal Sorumluluk’a katılabileceği ihtimali üzerine konuşuyorduk. Bugün partinin adı Kadima (ileri) oldu, Peres’in ortaklığı da söylenti olmaktan çıktı gerçek oldu.
Konuyu biraz dağıtma pahasına Şaron’un partiye isim koyma sürecini pazarlamacı gözüyle değerlendirmek istiyorum. Yeni bir marka bir pazara girerken iki aşamalı bir iletişim stratejisi izler. İlk aşamada amaç tüketicinin kafasında bir dünya kurmaktır. Bu aşamada marka kendini anlatır, mesaj verir, tüketicinin kendine yakın bulacağı, sıcak söylemlerde bulunur. Buna imaj iletişimi denir.
İletişimde ikinci dönem imaj döneminde yapılan yatırımı paraya dönüştürme dönemidir. Artık tüketici markayı tanımış, kafasında bir yere koymuştur. Sıra tüketiciyi harekete geçirip, kendi ürününü almaya ikna etmeye gelmiştir ki buna da satış iletişimi denir.
Büyük bir planın parçası mı yoksa şans eseri mi olsu bilmiyorum ama Şaron yeni partisine isim koyarken aynen bu yolu izledi. Önce Ulusal Sorumluluk diye yola çıkıldı. Topluma net bir mesaj verildi. İlk parti isminin arkasında Şaron’un bu tarihi hareketi neden yaptığının izleri vardı. Yani "Ulusal Sorumluluk" ismi imaj iletişimi anlamında işini yaptı. Ama uzundu, iki kelimeden oluşuyordu, markalaşma potansiyeli azdı. Daha da önemlisi yıllara meydan okuyacak bir partiden çok bir hareketi, yanıp sönebilecek bir hevesi temsil ediyordu.
Dolayısıyla satış iletişimi zamanı gelince isim Kadima (İleri) ile değiştirildi. Bu kez parti isminin çok daha net, yüzeysel bir çağrışımı vardı. Harekete geçirme gücü bir öncekine göre çok daha fazlaydı. En önemlisi çok daha geniş kitleleri kendine çekip, takipçisi yapma potansiyeli vardı.
Sonuçta eğer planlanmış bir stratejiyse Şaron’un kurmayları başarılı bir iletişim dersi verdi. Mart 2006’da yapılacak seçimlerde Şaron’un elini güçlendirdi. Tabi ki Şaron’un elini güçlendiren sadece bu değil. Buradan bakıldığında Şaron büyük bir zafere doğru emin adımlarla yaklaşıyor. Elbette İsrail’de yaşamıyoruz ve bu yoruma sadece İsrail medyasını takip ederek varabiliyoruz ama İsrail medyasını bu kadar geniş çapta etkilemeyi başarmış olmak bile seçim sonuçlarının Şaron’un lehine çıkacağını gösteriyor.
Seçimlere 4 aydan kısa süre kala ortaya çıkan tabloda Kadima dışında tüm partilerin durumu karışık gözüküyor. Netanyahu Likud’un liderliğine çok yakın. Parti içinde gizliden gizliye yürütülen bir erken seçimleri erteleme mücadelesi var ama şimdilik bu çalışmaların sonuçsuz kalma ihtimali çok büyük. Tabi parti liderliği seçimleri sonrasında oluşacak küskünlere bir de seçim listesi küskünleri eklenince, Likud’un bugünleri mumla arayabileceği hissi artıyor. İşçi Partisi liderlik seçimini yaptı. Dolayısıyla Likud’a göre işler daha yolunda gözükebilir. Ancak Şimon Peres’in partiden ayrıldığı düşünelecek olursa, daha fazla ne olacaktı ki demek geliyor insanın içinden. Şimdi sırada seçim listesine ön sıralardan giremeyecek küskünlerin yaratacağı kriz var. Şimdiden parti içinde homurdanmalar arttı. Peretz’in Histadrut’tan (sendikalar birliği) yol arkadaşlarını partide önemli görevlere getirmeye hazırlanması, eski topları huzursuz ediyor. Parti içinde sözlerine yeterince itibar edilmemeye başlanmasından zaten hayli şikayetçi olan eski kuşak İşçi Partililer bir de seçim listesinde iyi yerlere yerleştirilmeyince sorun büyüyor. Değişim sancıları şüphesiz İşçi Partisi’ni de en az Likud kadar derinden etkiliyor.
Son olarak Netanyahu’nun liderlik yarışında sesini yükseltmesi, seçim sonrası koalisyon olasılıklarını da azaltıp, hem Likud, hem de İşçi Partisi’nin merkezde bir koalisyon kurma durumunu ortadan kaldırıyor. Zira Peretz, Histadrut’un başında grev üstüne grev yaparken, Ekonomi Bakanı olan Netanyahu, kendisine karşı büyük bir mücadele vermişti. Şimdi de Peretz’in politik felsefesine duyduğu öfkeyi sık sık dile getiriyor. Netanyahu-Peretz çekişmesi iki partiyi uçlara itmeye devam ederken, Şaron, Peres’in de anlamlı katılımıyla seçimlerin açık ara favorisi gibi gözüküyor.