Bir saatliğine öğrenci olmak

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Ajandama bir not düşerken, defterin sol tarafının ağırlık kazandığını, sağ tarafında da sadece Aralık ayına ait sayfalar kaldığını fark ettim. Doğrusu bu kez iç geçirmedim. Tam tersine; ‘bu yıl içinde yaşanacak otuz gün daha var’ diye düşündüm.
* * *
Geçtiğimiz perşembe günü Bilgi Üniversitesi’nin Medya Bölümü’ne konuk konuşmacı olarak davet edildim. Yrd. Doç. Dr. Okan Tanşu dersin teorik kısmının yanısıra pratik bölümünün de olmasını hedeflemiş. Böylelikle “kimlik” konusunun işlendiği gün, bir azınlık gazetesi olan Şalom’un Yayın Yönetmeni olarak kendimi çok keyifli bir ortamın içinde buldum. Üniversitenin kapısından içeri girdiğim andan çıkışıma dek, yanımdan ayrılmayan Rakel Eskinazi’yle beraber olmak gerçekten güzeldi.
* * *
Ara dönem bittiği için sınıfın yarı boş olacağını düşünüyordum. Oysa ki, Rakel önceden uyarmıştı: “Tansu Hoca’nın dersi hep dolu geçer” diye. Elli dakikalık dersin, son yirmi dakikası soru/cevap şeklinde gelişti.  Ardından, öğrencilerin arasına oturdum ve dersi izledim. Potansiyeli yüksek katılımcı sınıfları yanıtlamak bir o kadar zevkliydi. Konu ne olursa olsun, daha geniş bir bakış açısıyla yola çıkıp, önyargıları kaldıracak olan tek kitle, iyi eğitim alan gençlerdir.
* * *
Sonuçta, bir saatliğine öğrenci olmak çok hoştu. Diğer yandan, iki saatliğine konuşmacı olmak daha hoştu. Bu vesile ile, daha önce mailleştiğimiz, Asistan Itır Akdoğan’a önce sabrından, sonra da güleryüzü için; öğrencilerin ilgisini üst düzeyde tutabilen Okan Tanşu’ya -Fenerbahçeli olduğunu tahmin etmeliydim- gazetem adına beni konuk ettiği için ayrıca teşekkürler.
* * *
Telefonda, hiç tanımadığınız biriyle, önce kıssadan hisse, diye başlayıp, uzunca bir sohbete dönüşen bir konuşma sonrası, yeni bir dost edindiğiniz oldu mu? O halde, doğru zamanda, doğru sözcükler çabuk anlaşmak için iyi bir neden.
Arayan, Nepal Fahri Konsolosu Günseli Melkoç idi. Sohbet konularımızdan biri, doğal olarak, Doğu’nun büyülü kültürüne uzandı. Bu bağlamda Kurban Bayramı’nda bizzat Günseli Hanım’ın da katılacağı bir gezi düzenlendiğini öğrendim. Sıradışı güzelliklerin yaşandığı turda, gerçek bir sarayda gerçek bir raca ile yemek yemek gibi olaylar yaşanacak. Ben gidemiyorum. Sizleri cezbediyorsa (0216) 449 43 34 veya (0216) 363 31 99 no’ları arayabilirsiniz.
* * *
‘Almelek’ler ilginç bir aile. ‘Yaş’ları yok. Nesil farkı gözetmeksizin hepsi dostum. Biricik dayımın biricik gençlik arkadaşı Yakup Almelek en vazgeçilmezim. Geçen hafta, kendi deyimiyle, yaşlı bir dede oldu. Sibel Almelek İşman; benim gözbebeğim, hala olmanın sevincini: ‘Herşey Can için’ diye dile getiriyor.
Vedia  ve Alper Almelek’in oğulları Can, geçtiğimiz pazar günü Neve Şalom Sinagogu’nda sünnet oldu.
Birçok yönüyle takdir ettiğim Alper, Teva’da her baba gibi heyecanlıydı. Ancak o gün, onu konu mankeni gibi değil de, olayın bir parçası olarak görmek gurur vericiydi. Hazan Haraşi David Sivi’nin onayıyla Alper’in üç kutsamadan ikisini makamla okuması, kanımca bilinçli olmanın bir ifadesiydi. Babanın duaları seni hep korusun Yaakov Can.

Not: Elie Perahya, ‘La Huente’ ve Şalomcular sizi ayakta görmek istiyor.