Şaron`un siyasi ataği başarili olacak mi?

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail halkının belirgin olarak çok büyük bir çoğunluğu Şaron’un 32 yıl önce kurduğu partisinden ayrılışını ve  kendi önderliğinde ileri anlamına gelen "Kadima" adlı yeni bir parti kurma düşüncesini onaylıyor. Bu  parti büyük bir ihtimalle Likud’u etkileyerek onun küçülmesine yol açacak.Şaron’suz bir Likud gücünün %50 ila %60’nı yitirecek.
İşçi Partisi’ne gelince , tam tersine  bu parti yeni lideri Amir Peretz sayesinde  gücünü büyük bir oranda arttıracak ve Şaron’un partisinin ardından ikinci parti konumuna yükselecektir.Bu iki partinin bir yada birkaç  küçük partinin eklenmesiyle kuracağı koalisyon şüphesiz hükümeti kurmada hiç bir sorunla karşılaşmayacaktır.
İsrail’in üç büyük gazetesi olan Yediot,Maariv ve Haaretz gazetelerinin  gerçekleştirdiği kamuoyu yoklaması sonucu ortaya çıkan tablo  bu yöndedir.
Tabii her gazetenin yaptığı kamuoyu yoklamaları birbirlerinden biraz farklı, fakat sonuç olarak her gazete Şaron’un partisinin 30 ila 33 milletvekili çıkarabileceğini,İşçi Partisinin  26ᆯ milletvekilini meclise yollayabileceğini,Likud’un  meclisteki milletvekili sayısının ise şimdiki 40 kişiden 12ᆣ arasına düşüreceğini öngörüyor.
Likud’un sağ kanadında dini ve milliyetçi kesimlerin güçlerini birleştirmesi yönünde ilginç bir çaba görünüyor.Gerçi bu güç birliğinin seçim öncesi mi yoksa sonrası mı gerçekleşmesinin daha iyi olacağı konusunda henüz bir karara varmış değiller.Ama Likud’un böylesine acı bir şekilde küçülmesi,sağ kanada Şaron’un Kadima’sına ve Peretz’in İşçi Partisine tehdit unsuru oluşturabilecek bir cephe kurma fırsatı vermeyecektir.
Tabii ki seçimlere henüz 4 ay vardır ve İsrail’de bu süre içinde birçok şey değişebilir.İsrail’de yaşanan deneyimler yeni partilere desteğin zamanla azaldığını ve destekçilerin bir süre sonra eski partilerini tercih etme yolunda dönüş yaptıklarını göstermiştir.Gerçi bu kez durum değişiktir çünkü yepyeni bir faktör vardır.Yeni kurulan Kadima Partisi’nin lideri İsrail politikasında en deneyimli kişi olduğu gibi kararlı kişiliği ile terör olaylarının azalmasını,İsrail’in dünya gözünde itibar sahibi olmasını sağlamıştır.
Amir Peretz’e gelince, eski İşçi Parti’sine yeniden hayat vermiş, ve programındaki son konuşmalarında  her zamanki ateşli  sendikacı kimliğinden sıyrılarak,daha devlet adamı gibi davranmaya başlamıştır.
Bu nedenle özellikle Şaron ve yardımcısı Ehud Olmert’in düşüncesinde tıpkı Peretz’in önceliğinde olan  yoksulluğa karşı savaş olduğu için Peretz ile Şaron gibi iki kuvvetli kişiliğin bir araya gelip çalışmaları  çok büyük bir olasılık.
Peretz  pragmatik söylevi ile Tony Blair tipinde bir sosyal demokrat olduğunu kanıtlamaya çalıştı ve en önemli siyasal sorunlarda Şaron’a yakın görüşler savundu. Kudüs’ün bölünmeyeceğini, sonsuza dek İsrail’in egemenliği altında kalacağını, 1948 mültecilerinin İsrail sınırlarına dönemeyeceğini vurguladı. Bu durumda ülkenin en büyük iki partisi birlikte çalışabilecek.
Son gelişmelerden sonra İsrail’in siyasi yelpazesinin daha da belirginleştiği ortaya çıkıyor. Solda İşçi Partisi ile Meretz Partisi seçmenlerin % 30’nu temsil edecek. Merkezde Şaron’un yeni partisi ve Şinuy Partisi yer alacak. Ancak Şinuy Partisi milletvekillerinin bir kısmını yeni partiye kaptırabilir. Bu iki parti de seçmenlerin % 35’ni temsil edecek. Sağda ise birkaç dinci ve milliyetçi parti bulunuyor. Ayrıca, Rusya’dan gelen göçmenleri temsil eden Avigdor Liberman’ın "İsrail Evimiz" partisi var.
Amir Peretz Rus göçmenlere yakınlaşmak ve onları partiye çekmek üzere Rusça dersler almaya başladı. Ama çabaları başarılı olmayabilir. Çünkü Rus göçmenler Sosyalizm’e yakın görüşlerden uzak duruyorlar. Ayrıca Amir Peretz’in bıyığı onlara Stalin’i anımsatıyor.
Arap partileri ayrı bir blok oluşturuyor. Amir Peretz’in Arap seçmenleri kendi partisine çekme olasılığı var. Önümüzdeki seçimlerden sonra İsrail’in siyasi yelpazesinin bugünkünden daha belirgin olacağı belli oluyor.
Bugün İsrail basını, Başbakan Ariel Şaron’un basın toplantısında ne denli rahat göründüğünden söz ediyor. Belli ki Şaron eski partisi Likud’la bağını kestikten sonra kendini çok daha rahat hissediyor.Buna karşı başta Netanyahu olmak üzere Likud’da kalan milletvekilleri ise son derece sinirli ve kaygılı görünüyorlar.Netanyahu’nun başka kaygıları var. Şaron ayrıldıktan sonra onun yerine Likud’un başına kendisinin geçeceğini düşünürken şimdi Likud’un başına geçmek isteyen beş aday daha çıkmıştır.Bu adaylardan ikisi Dışişleri Bakanı Silvan Şalom ve Savunma Bakanı Şaul Mofaz onun için tehlike arz edebilir.Likud Partisi Aralık ayında Şaron’un yerine geçecek liderini seçecek.
Ama her kim gelecekse gelsin yapılacak seçimlerde Şaron ve Peretz’e karşı  kazanması çok zordur.

Lübnan sınırında hareketlenme
Bu pazartesi İsrail gündemi bir yandan Şaron’un yeni partisi ile  meşgulken öte yandan İsrail-Lübnan sınırında yaşananlarla çalkalandı.Hizbullah İsrail’e karşı şiddetli ateş açtı ve İsrail askerlerini kaçırmak girişiminde bulundu.Ancak buna hazırlıklı olan İsrail güvenlik güçleri dört Hizbullah  teröristini öldürdü.İki İsrail askeri ciddi, birkaç asker de hafif şekilde yaralandı.Sınıra yakın bölgede yaşayan 130.000 kişi sığınaklara inmek zorunda kaldı.
Yaptıkları basın toplantısında Savunma Bakanı Şaul Mofaz ile Genelkurmay Başkanı Dan Halutz İsrail’in tepkisinin şiddetli olduğunu ve Hizbullah’ın birçok stratejik noktalarının bombalandığını açıkladılar.
İsrail’e göre Hizbullah bu operasyonu Suriye ve İran’ın isteği üzerine gerçekleştirdi.Özellikle Suriye, dünya kamuoyunun dikkatini Harriri’nin öldürülmesinden  İsrail_Lübnan sınırına çekmeğe gayret ediyor.

Almanya’dan iki denizaltı siparişi
İsrail’in Almanya’dan iki denizaltı satın almasına ilişkin anlaşma Salı günü imzalandı.İsrail basını Dolphin tipi iki denizaltının alınması haberine geniş yer verdi.
Haaretz Gazetesinde yayınlanan bir habere göre bu satış ile İran’ın nükleer çalışmalarını denetleme çabaları arasında sıkı bir ilişki bulunduğu ifade ediliyor.
Amerika-Rusya soğuk savaşı sırasında bir nükleer savaşa engel olabilecek en etkili silahın  nükleer başlık taşıyabilen denizaltı  olduğu ortaya çıktı.Nükleer silahlara sahip ülkeler ilk saldırıyı gerçekleştirdiklerinde  düşmanın  nükleer silahlarını etkisiz hale getirebilirler.Oysa bu denizaltılar sayesinde her zaman karşı tarafın misilleme olanağı vardır.Dolphin tipindeki denizaltılar 4 tane cruise atom başlığı taşıyabilecek kapasiteye sahip. Bu nedenle hiçbir devlet adamı böyle bir misillemeyi göze alamayacak.Anlaşıldığı üzere Dolphin denizaltısı bir savaş silahı değil bir barış silahıdır.