Bush-Abbas görüşmesi ve BM Raporu

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Ekim ayı süresince yaşanan dini bayramlar bitmek üzere, bu ay sadece sekiz iş günü nedeniyle İsraillilerin büyük bir kısmı, tatili fırsat bilerek, Gazze’den çekilme travmasını ve terör eylemini unutmaya çalıştılar.
Antalya, Paris, New York ve Kuzey İtalya’nın yanı sıra  yurt içinde Kudüs, Kineret, Hayfa, Akko ve Golan’ı gezdiler.  Böylece kısa bir süre için siyasetten uzaklaşmış oldular.
Medya da bu süre içinde iki önemli gelişme yer aldı. BM Komisyonu’nun eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin ölümü ile ilgili raporu ve Bush- Mahmud Abbas görüşmesi. Bu hafta bunların üzerinde duracağım.

BM Raporu ve İsrail
Uzun yıllardan beri  İsrail, Suriye yönetiminin terörü destekleyen tutumu üzerine, dünya kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışmış ama pek de başarılı olamamıştı. Öyle ki;  iki yıl önce Suriye, BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesi olmasına rağmen terörü politik bir alet olarak kullanmaktan vazgeçmedi. Ancak Lübnan’ın en popüler devlet adamı olan Hariri’nin 20 kişi ile birlikte öldürülmesi bir "bumerang" etkisi gösterdi.  Bir milyon Lübnanlı, Suriye ve Lübnan’da ki müttefiklere karşı  gösteriler düzenledi.  BM, ABD, Fransa, İngiltere ve diğer devletlerin öncülüğünde kurulan araştırma komisyonu, dört aylık bir çalışmanın ardından ilk raporunu açıkladı.  54 sayfalık bu raporun sonuçlarına bakıldığında, Suriye’nin inkarlarına inanmak mümkün değil.  Başer Esad’ın yakınları, kardeşleri ve kayınbiraderleri Hariri suikastını hazırladılar ve suçu kayıp olan bir Lübnanlı gencin üstüne attılar.
BM raporu iki ay içinde verecek. Bu süre zarfında Başer Esad ve yakınları bir karar vermek zorundalar. Güvenlik Konseyi ile işbirliği yaparlarsa, uluslararası bir mahkemeye sevk edilmeyi göze almak zorundalar. Aksi takdirde Suriye’ye bir yaptırım uygulanabilir.  Sonuç nasıl olacak bunu kestirmek zor.  İsrail açısından olaya bakıldığında, onun bu olaya karışmaması gerekiyor. Çünkü, karışması yalnızca Suriye’nin işine yarayabilir.  Hiçbir devlet adamı konuyla ilgili   bir açıklama yapmadı.
 Ancak yorumcuların, medyanın ifade özgürlüğü var ve  onlara göre Esad’ın iktidardan düşmesi  İsrail için tehlike arz edebilir. Çünkü yerine geçecek kişi  ondan tehlikeli olabilir ve "Müslüman Kardeşlerin" Suriye’deki etkisini arttırabilir.
Öte yandan  Suriye’nin teröre verdiği desteğin zayıflaması, başta İsrail olmak üzere, bölgenin çıkarına hizmet eder. Bu gerçekleşinceye kadar, bir çok gelişme bekleniyor.  Lübnan, gerçekten özgürlüğüne kavuşursa, dış politikasını ülkenin gerçek çıkarlarını gözetecek şekilde uygularsa, Hizbullah’ın etkisi çok zayıflar ve Lübnan ordusu İsrail sınırına kadar inebilme şansına sahip olur. Bu da İsrail’in güvenliği açısından çok önemli bir gelişme olabilir.
Bir gün İsrail- Lübnan ilişkileri, İsrail-Ürdün  ilişkilerine benzeyebilir.

Bush- Abbas görüşmesi ve sonuçları
Bush- Abbas görüşmesi iki noktada önem taşıyor.  İlkinden  Şaron’un , ikincisinden  ise Abbas’ın çıkarı var.  Görüşmeden sonra  gerçekleşen basın konferansında Bush, kendisine sorulan bir soruyu: "Ben Beyaz sarayı terk ettikten sonra bir Filistin devleti kurulabilir" şeklinde yanıtladı. Oysa bir süre önce ABD başkanı bu konuda daha aceleci davranıyordu. Şaron ise  acele etmemek gerektiğini savunuyordu.  Şaron açısından Gazze’den çekilmenin  başlıca nedeni zaman kazanmaktı. Böyle davranmasaydı ABD dahil diğer büyük devletler geçtiğimiz günlerde kendilerince makul bir çözümü, İsrail ve Filistinlilere kabul ettirmeye çalışacaklardı. Şimdi  Filistinlilere, teröre karşı ciddi bir önlem almaları yönünde baskı uygulanıyor.  Yol Haritası Planı’na göz atıldığında  sadece Filistinlilerin terörle mücadelesi değil, İsrail’in de yasa dışı yerleşim birimlerini boşlatması isteniyor. Filistinliler, Bush yönetiminin İsrail’e zoraki baskı uyguladığını iddia ediyorlar.  Bir ABD yetkilisi, terör sorununun, yasa dışı yerleşim birimlerinin boşaltılmasından çok daha önemli olduğunu vurguladı.  Ancak yine de Şaron’dan özellikle Gazze’den çekilme ile ilgili bir çok sorulara acil cevaplar bekleniyor.  İsrail yanlısı  ABD Büyükelçisi  James Wolfensonn,  BM’ ye sunduğu bir raporda İsrail’i çok sert eleştirdi.
Wolfensonn raporunda İsrail’in Gazze’den geçiş noktaları hakkında karar verememesi  nedeniyle, Gazze’nin ekonomisini çöküntüye uğrattığını ve güçlü bir ekonomi olmadıkça güvenliğin de sağlanamayacağını belirtti.
Bu gecikmenin nedeni  İsrail Başbakan Yardımcısı Şimon Peres ile Savunma Bakanı Mofaz arasındaki anlaşmazlık.  Bu sorunun, Şaron’un başkanlığını yapacağı  bu iki bakanın da katılacağı bir komisyonda karara bağlanması bekleniyor.
Ayrıca önümüzde günlerde yapılması beklenen Şaron- Abbas görüşmesinde  tutukluların bırakılması ve Filistin kentlerinin kontrolünün geri verilmesi gibi konular görüşülecek.

Hamas FÖY seçimlerine katılabilir mi?
Mahmut Abbas Hamas’ın FÖY seçimlerine katılmasını "Onsuz demokratik bir seçim gerçekleşemez" sözleriyle onayladı.  Şaron ise demokratik seçime silahlı bir parti katılamaz gerekçesiyle buna karşı.
Bush -Abbas görüşmesinde, FÖY lideri " Hamas silahsızlandırılacaktır, ancak seçimlerden önce bunu gerçekleştirmek olanaksız. Parlamentoya siyasi bir parti olarak girmesinden sonra bu yapılabilir" sözleriyle ABD Başkanını ikna etmeyi başardı.
Abbas, ABD’nin tek bir otorite, tek bir ordu, tek bir yasa prensibini kabul etmekle birlikte bunun aşamalı bir şekilde yapılabileceğini savunuyor.  ABD Hamas’ın seçimlere katılmasını engellemenin imkansız olacağını kabul etti. İsrail’in bunu onaylamasını bekliyor.  Şaron yönetimi, Washington’a bu haberlerle ilgili  tepkisini iletmedi.  Başbakan Şaron, birkaç gün önce: " Biz Hamas’ın katılımına engel olmayacağız. Ama seçimlere de yardım etmeyeceğiz" açıklamasında bulundu. Oysa İsrail’in kontrolü altında bulunan Batı Şeria’da böyle bir yardım  büyük önem taşıyor.