BM başarisi sonrasi Şaron`un mücadelesi

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail Başbakanı Ariel Şaron geçtiğimiz hafta New-York BM’de  büyük beğeni toplayan bir konuşma yaptı, önemli temaslarda bulundu ve Pazartesi günü İsrail’e döndü.  Ama onu ülkesinde bambaşka bir ortam  hatta politik yaşamının en zor en dramatik mücadelesi bekliyor.
Önümüzdeki Pazar günü  3 bin kişilik Likud Partisi’nin Merkez Komitesi toplanacak ve tek bir soruya yanıt vermeye çalışacak: partinin yeni başkanı ne zaman seçilecek?  Ancak asıl sorun Şaron’un, partide kalıp kalmayacağı. Şayet komite üyelerinin çoğunluğu Netanyahu’yu dinleyerek seçimin Kasım ayı içinde yapılması kararını verirse, Şaron bu seçimi  beklemeden yeni genel seçimlere gidebilir.  Üstelik bu seçime  Likud başkanı olarak değil, yeni kurulacak bir merkez sağ  partinin lideri olarak girecek ve seçimden sonra  yeni bir koalisyon kurabilecek.  Böyle bir koalisyon Filistinlilerle – eğer Filistinliler  ocak ayı seçimlerinden sağlam bir hükümet çıkarabilirlerse- bazı yeni anlaşmalara varabilecek. Şaron’un yakın arkadaşı Dov Weisglass bir çok destekçisiyle birlikte böyle bir senaryoyu tercih ediyor. 
 

Şaron, Likud’u kolay kolay Netanyahu’ya bırakmayacak.  Son kamuoyu yoklamaları Netanyahu’nun, Şaron’a 2ile 6 puan arasında bir fark attığını gösteriyor. On gün kadar önce Şaron’un parti içindeki konumu daha iyiydi. BM’deki konuşmasını beğenmeyen partililer onu sola kaymakla suçladılar.
Parti üyelerini daha çok öfkelendiren Weisglass’ın New York’ta gazetecilere : " Şaron, kararını verdi. Likud’u terk ederek, yeni bir parti kuracak." açıklaması oldu. Bu söylem üzerine  partililer Şaron’dan umudu kestiler, Netanyahu’ya yaklaştılar.
 İsrail başbakanının önümüzdeki 4LJ gün içinde parti merkez üyeleriyle bir araya gelerek ve şu açıklamaları yapması bekleniyor: " BM’deki konuşmamda  Gazze’den sonra, Filistinlilerin teröre son vermeleri, Hamas’ı kontrol altına almaları koşuluyla  yeni ödünler verebileceğimizi söyledim. Ne ABD’nin ne de Avrupa’nın şimdi İsrail’den bir beklentisi yok. Şimdi top Filistinlilerde, uzun süreden beri hiç bu kadar avantajlı durumda değildik."
Şaron bu sözleri bazı partilileri ikna edebilir, ama onları ilgilendiren en önemli konu başbakanın partide kalıp kalmayacağı ve yeni bir parti kurma girişimleri.

Olay çıkaran davetiye
Geçtiğimiz pazartesi akşamı İsrail televizyonunun 10. Kanalı başbakanı zor durumda bırakan bir haber yayınladı. Habere göre Şaron, New York ziyaretinin son gecesinde akşam yemeğini Sears mağazalarının mirasçısı Nina Rosenwald’ın  evinde yemişti. Bu akşam yemeğinde ABD’nin en varlıklı onbeş çifti de davetliydi.
Aslında bu haberin şaşılacak bir tarafı yoktu, zira başbakanın niyeti ABD Yahudilerinden maddi destek sağlamaktı. 10. Kanalın haberine göre Şaron, söz konusu akşam yemeğinde 150. bin Dolarlık bir maddi kaynak sağladı. Ancak İsrail yasalarına göre, parti seçim kampanyalarında her bağışın 7.800  Doları aşmaması gerekiyor, böylece Şaron’un topladığı  bağışlar yasa dışı sayılabilir. 
Bu bağışların nasıl toplandığını daha iyi anlamak için Rosenwald’ın davetiyesine göz atmak gerekir: "Davetin amacı, Şaron’un Netanyahu’nun mücadelesine karşılık Likud’un liderliğini elinde tutmaya çalışması.  Şaron, Uluslar arası finans çevrelerinin Netanyahu’yu desteklemelerinden hoşnut değil.  Bu nedenle 10 bin dolarlık bağışlarınızın yerinde ve doğru organizasyonlarda halkın yararı doğrultusunda kullanılmasını istiyoruz.
Tüm bağışlar olaydan önce toplanmalıdır. Lütfen yardım edin. İsrail’ in geleceği  buna bağlı."
10. Kanal akşam yemeğinden sonra davetlilerden biri olan Larry Silverstein ile görüştü.   Kendisine, Şaron’un bağış için teşekkür edip etmediği soruldu. Silverstein ‘ Hayır ama teşekkür etmesine de gerek yok, biz onu destekliyoruz, müthiş bir enerjisi var, özel bir kişilik ve yaptıklarından dolayı onu alkışlıyoruz’ cevabını verdi.
Bu haberin ortaya çıkmasıyla olumsuz tepkiler gelmesine karşın, davetiyenin içeriği incelendiğinde Şaron’a pek zarar vermeyeceği anlaşılıyor. Davetiyeden de anlaşıldığına göre, bu bağış yeni bir parti kurmak için değil, parti bünyesinde başkanlık seçimi kampanyasında kullanılmak üzere talep edildi. Bu da merkez komite üyelerini rahatlatmalı. Ayrıca her çiftin verdiği bu 10 bin dolarlık bağış kişi başı  7.800 Dolarlık sınırı aşmıyor.
Bu pahallı akşam yemeği Şaron’un Merkez Komitesi’nde şansını azaltmıyor. Şaron’un şansını azaltan, dostlarının basına yaptığı  "Başbakan, yeni bir parti kurmaya karar vermiştir" açıklamalarıdır.
Bu yanlış bilgilendirmeyi ortadan kaldırmak için başbakan son günlerde her forumda partiyi terk etmeye niyeti olmadığını dile getiriyor. Ancak seçim sonuçları ne olursa olsun, Şaron partide kalacak mı?  Netanyahu’nun istediği gibi: " Netanyahu kazansa bile Likud’da kalacağım" demeyecek. Gerçekten Netanyahu kazanırsa Şaron, ya siyaseti bırakacak, ya da başka bir parti kuracak. Siyasi yorumcular, Şaron’un ikinci seçeneği tercih edeceğini belirtiyorlar.
 
Yargıtay’ın önemli kararı
İsrail’de Yargıtay  güvenlik duvarı ile ilgili önemli bir karar verdi. Uluslararası Hague  Mahkemesi’nin, güvenlik duvarının yasal olmadığı kararı üzerine, İsrail Yargıtay’ı  duvarın takip etiği yolun yasal olduğunu açıkladı. Aynı zamanda İsrail’in güvenlik kaygılarıyla Filistin halkının gereksinimleri arasında bir denge bulunması gerektiğine karar verdi. Bu karar uyarınca Yargıtay, Alfei Menase yerleşim biriminde inşa edilen duvarın 13km’lik bir bölümünün yıkılmasını doğru buldu. Böylece Yargıtay, beş Filistin köyünün halkının haklarını da korumuş oldu.