Turuncu kurdele, mavi kurdele

Viktor KUZU Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Ayrılık her zaman zordur. Gazze’nin İsrail nüfusundan boşaltılması da bu yüzden güçlü ayrılık hikayeleriyle dolu. Yerleşimci-İsrail Ordusu kavgalarından sıyrılmayı başarırsanız İsrail basını bu günlerde küçük küçük böyle bir sürü hikayeyle dolu.
Dromit Ben-Tzion’un ayrılık hikayesinin gazetelerde yer almasının ise farklı bir nedeni vardı. Dromit bundan 29 yıl önce 1975’te Gazze’de doğan ilk İsrailli olma ayrıcalığını taşıyor. O yüzden onun dönüş hikayesinin sembolik bir anlamı var. Ama tüm bu sembolleri bir kenara bırakıp olaya bir dönüş hikayesinin romantizmi içinde baktığınızda (eminim bu işi romantik baş yazarımız İvo Molinas çok daha iyi yapardı ama) ortaya çıkan hikaye bir o kadar güçlü.
Eşyalarını yükledikleri kamyonun ön koltuğunda, büyüdükleri sokakların arasından yavaş yavaş geçerken, çocukluklarının geçtiği bu sokaklara oldukça hüzünlü bakmış başta Dromit, Ben-Tzion ailesinin tüm çocukları.
Ama belli ki Dromit’e hamileyken kocasıyla bu topraklara yerleşen Rahel’in hüznü çok daha derin. Geldiklerinde burada kumdan başka hiçbir şeyin olmadığını söylüyor Rahel. Sadece toprak varmış. Hiçbir şey yeşermediği için Araplar buraya "lanetlik yer" adını takmış.
Aradan geçen yıllar buraları çok değiştirmiş. Şimdi medyada yayınlanan boy boy resimlere bakıldığında cennet gibi bahçelerin içinde gösterişli villaların boşaltıldığını görüyoruz. Ama işte hep öyle değilmiş oralar.
Büyük bir mütevazilikle bu çöl gibi yeri nasıl bu hale getirdiklerini anlatıyor Rahel. "Sadece suladık, çok suladık" diyor. "Bitkileri günde bir defa sulamak gerekiyorsa, biz beş defa suladık." Çok çok sulamışlar, ve sabretmişler. O yüzden Rahel için ayrılmanın ifade ettikleri çok daha derindir herhalde.
Rahel, bir şeyleri atmaktan hoşlanmayan insanlardan biri olduğu için taşınma duygusal anlamda Ben-Tzion ailesi için daha da zor olmuş. Eski eşyalar, eski oyuncaklar ortaya çıkmış. Geride bıraksalar mı, onları da taşıma kolilerinin birinin içine tıkıştırıp yeni hayatlarına taşısalar mı bilememişler. Belki de bu yüzden fazla eşya bağımlısı olmak iyi değil, insana her zaman bir sürü dert çıkartıyor.
Ben-Tzion ailesi bundan sonra hayatlarını Aşkelon’da 10 katlı bir apartmanın 9. ve 10. katlarında sürdürecekler. Evleri ferah, yeni ve deniz manzaralı. Kumsala da bayağı yakın.
Yine de, yeni hayatlarında şartlar ne kadar iyi olursa olsun, kimse doğup büyüdüğü, elleriyle yeşerttiği yerleri gönül rızasıyla bırakıp gitmez. Evini ilk terk edenin de, son güne kadar İsrail askerine direnenin de içinde farklı bir hüzün olduğunu düşünmüyorum.
Taşınmak zor şeydir. Eşyaları toplamak, yıllar önce kaybedip bir türlü bulamadığın oyuncağını bulmak, yıllardır yerinden kıpırdamamış büfenin ardından kalan sararmış boş duvarı görmek… Ama başlangıç yapmak, yeni bir hayata başlamak, değişiklik de bir o kadar iyidir. İnsana güç verir, zindeleştirir, yeniler.
Bundan yıllar önce ulusal politika nedeniyle bir fedakarlık yapıp Gazze’ye gelip yerleşenler, şimdi yine ulusal politika nedeniyle bir kez daha taşınmak zorunda bırakıldıklarında şüphesiz üzgündürler. Ama geçecek, belki daha mutlu olacaklar. Zaten asıl tehlike evlerini boşaltmak zorunda olan bir kaç bin yerleşimci değil, turuncu kurdele takanlar, mavi kurdele takanlar diye ikiye ayrılan İsrail halkı.