İyi anilmak bir erdem

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Apartman boşluğunda yankılanan bir ses. Pıt, pıt, pıt, pıt... Büyük olasılıkla  bir klimadan aşağı düşen damlaların sesi. O kadar ritmik ki... Bir süre sonra tempoya alışıyorsunuz. Saat 12:00’de 24 kez çalan saatler örneği, hipnoz gibi etki altında kalıyorsunuz. Ne bir hareket, ne bir tepki. Kımıldamamalıyım. Sessizce duruyorum. Hareket etmezsem, sanki tüm kötülükler bir anda son bulacak.
Su damlaları düşmeye devam ediyor...
* * *
Larnaka’dan Atina’ya gitmek üzere havalanan Boeing 737 tipi uçakta yolcular ve pilotlar donarak öldü. Havacılık tarihinin en garip kazalarından biri olarak kayda düşecek bu olayda 115’i yolcu, 6’sı mürettebat toplam 121 kişi hayatını kaybetti. Uzmanlar konuyu araştıradursunlar. Hiçbir teknik ekip, hiçbir sigorta şirketi uçakta bulunan 48 genç öğrenciyi geri getiremeyecek. Tabii ki, diğerleri için de üzülüyoruz. Ama, 48 genç ne demek! 48 yeni yaşam, bir o kadar geleceğe yönelik hayaller...
Hareket etmesek, kötülükler duracak mıydı?
Su damlaları bu kez donmuş.
* * *
Geçtiğimiz Perşembe günü rahmetli Hahambaşımız Rav David Asseo’yu ve Eşi Liza Asseo’yu mezarları başında andık. Benim için en güzel anma, Rav Adoni’nin yaptığı konuşmaydı. Zira sözleri gerçeği yansıtıyordu, dinleyenleri bilgilendiriyordu  ve en önemlisi yürekleri ısıtıyordu. Dolayısı ile akılda kalıcı idi.
Zaman zaman dalgın olduğum için, kaçırmış olabilirim. Ama o gün çevremde birkaç kişi minha duasının neden okunmadığına dair aralarında konuşuyorlardı. Doğru yanıt için Rav Haleva’yı veya Rav Adoni’yi arayacağım. Dolayısıyla, iyi niyet göstergesi olarak posta kutumu bu konuyla ilgili doldurmayın lütfen.
İyi anılabilmek ne büyük bir erdem.
* * *
‘Hoşgörü’ kelimesi çoğu kez tahammülümün dışına taşan bir kavramdır.
Oysa ki...
Birçok insan için Teşa - Be Av ‘denize girilmeyen’ ve ‘matem günü’ olarak tanımlanır. Yazın en sıcak günlerinden birine denk düşen 14 Ağustos’ta bir Teşa-Be Av yaşarken, yerine göre, hoşgörünün o kadar da tahammülsüz bir sözcük olmadığını farkettim. Yaşanan onca acılar varken, artık insanlarıma daha az kırılmam gerektiğini hissettim. Umarım başarırım.
* * *
Bu hafta ‘anma’lar içindi adeta.
Yıllarca gazetemizin muhasebe bölümünde çalışan, yüzünde hep kocaman bir gülücük, yüreğinde herkese verebilecek kadar sevgi taşıyan sevgili Lizet Cur. Bizi çok erken bırakan genç dostumuz. Her neredeysen kocaman gülüşünle, yine herkese sahipleniyorsundur. Eminim...