Bomba

Sibel ALMELEK İŞMAN Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
Çeşme`de bir kaç gün geçirdim ailemle birlikte. Uzanıp sere serpe kitap okumak, denize atlamak, sohbet etmek, eğlenmek, gezip tozmak, hayal kurmak...Tatilin anlamı, hoşluğu ve güzelliği böylesi keyifli eylemlerde aranır değil mi? Ancak güneşimiz gölgelendi hatta kana bulandı! Tatilimizin sonuna yaklaşırken, 10 Temmuz Pazar günü Çeşme Köyü` ne inelim dedik. Annem, dayım ve ben meydana yakın ancak yüzü denize dönük olan Bolulu Hasan Usta` da oturduk. Sonra dayımın bir arkadaşı, eşi ve iki küçük kızı bize katıldılar. Sütlü tatlılarımızı hoş bir sohbete katıp mutlu saatler geçiriyorduk ki, korkunç bir gürültü duyduk. Kudretli ve korkutucu bir ses kulaklarımızda, başımızda, bedenimizde çınladı. Bomba koyulmuştu meydandaki bir çöp kutusunun içine. Yaralılar var. Bir tanesi ağır. Ambülans sesleri duyuyoruz. Ancak görmüyoruz olan biteni. Çünkü bulunduğumuz nokta meydana bakmıyor. Yüreğimiz kaldırmıyor, başımızı çeviremiyoruz o yöne. Kalkıp, deniz kenarında yürümeye başlıyoruz. Keyfimizden değil. Meydandan geçmeden, ana caddeye çıkıp, minibüslere binmenin bir çaresini arıyoruz. Dayımın yanında, önde gidiyorum. Annem anlattı sonra bana. Çocuklardan biri sormuş: "Niye denizin kenarında yürüyoruz? Bomba patlarsa atlayacak mıyız?" Sonra elleriyle şeklini çizip, "Bomba yuvarlak mıdır?" diye başka bir soru üretmiş. Belki de aklına, Tom ve Jerry gibi kahramanların yaşadıkları gelmişti. Küçük, siyah ve yuvarlak bombalar, "bom" diye patlarlar hani çizgi dünyalarda. Gerçek hayatta da olması ne acı değil mi? O kadar sakin ve olgun davrandı ki o küçük kızlar, inanamadım. Nihayet bir yol bulduk kendimize, bu güzel aile ile vedalaştık ve minibüse bindik. Hepimiz şaşkınız, yorgunuz, tuhafız. 24 sene önce Viyana` da bir sinagog saldırısını birlikte yaşamıştık. Onu hatırlıyoruz. Başımız ağır. Babası sonra anneme anlatmış. Küçük kız, yatmadan önce onlarca soru sormuş büyüklerine. Merak etmiş. ` Neden`  demiştir, ` kim niye yaptı`  bunu demiştir. Haklı. İnsanların birbirlerini yok etme sevdaları nasıl açıklanır bir çocuğa? Bilmiyorum. Ne yazık ki, bu patlamaların listesi uzayıp gidiyor. Pek çok kent korku içinde. İnsanlar vahşi düşüncelerin avucunda. Nereye varacak bu yolun sonu? İnsanoğlunun mayasına katılmış, hem  iyi hem de kötü bir özellik var: Unutmak. Korku, sıkıntı ve gerginlikleri zihnimizin gerisine atıp yaşamaya devam ediyoruz. Ülkemizde ve dünyada, pek çok patlamanın gerçekleştiği bu günlerde tedirginliğimiz yüksek boyutlarda. Ben şahsen tüm çöp sepetlerine kuşkuyla yaklaşıyorum. Metroya binmek, yolda yürümek, parkta oturmak...Hepsi zor geliyor bana. Ne yapalım, ıssız bir adaya mı çekilelim? Rumeli Hisarı` nı çok severim. Enrico Macias` ı da öyle. Ekranlarda izlediğimiz acılar tazeyken, kalabalık bir konsere gitmek içime bir ürperti verdi. Sahnedeki uzun boylu esmer adamın güzel sesini duyunca, çevremdeki coşkuyu hissedince ve denize bakınca surların ötesinden yavaş yavaş rahatladım. Müziğini kaybetmiş bir dünyada, yaşadığımız anın kollarına bıraktık kendimizi.