Nur-u Ziya`da bir `Beyefendi`

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
Garip bir yaprak dökümü yaşadık bu sene. Sanatçı, yazar, araştırmacı, sevdiğimiz dostlar; hepsi de yaşamlarının en verimli çağlarında yitip gittiler. Hem de paylaşacağımız çok söz, daha verebilecekleri birçok eser varken... Stefanos Yerasimos da bu değerlerden biriydi. Prof. Yerasimos İstanbul`da doğmuş, burada eğitim görmüş, sonra da Fransa` ya giderek üniversiteyi bitirmiş, doçent ve profesör olmuş bir Osmanlı tarihi uzmanıydı. Yerasimos`la Fener-Balat projesi hakkında görüşmek için randevu almıştım. O dönemde (1994��) Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü`nün Müdürü idi. Nur-u Ziya Yokuşu` ndaki Fransız Sarayı` nın içinde bulunan Enstitü` ye ihtişamlı koruyu gezdikten sonra ulaştım. Profesör, yüksek tavanlı odada masasında tepeleme kağıt yığınları, üst üste duran kitaplar, not defterlerinin arasında duruyordu. Bütün o kalabalığın içinde bir dolmakalem de vardı. Her nedense dolmakalem/mürekkep benim için bir farklılıktır. Hal hatır sorulduktan sonra Fener-Balat projesine döndük. Yerasimos beni üniversitede ders verircesine bilgilendirdi. Ayrıntılarına inip anladığımdan iyice emin olana kadar... Doğrusunu söylemek gerekirse o gün Yerasimos` un yanından ayrılırken ` yürüyen kütüphane`  deyiminden biraz farklı, ama ne olduğunu da bilemediğim bir tanımlama havada kaldı. Tesadüf eseri yanıtını 26 Temmuz` da Sevin Okyay` ın Radikal` de yazdığı ` Unutulmaz Stefan`  başlıklı köşe yazısında buldum. (...) Türkmüş, Rummuş, Ermeniymiş, Kürtmüş, Fransızmış aldırmadı. Bunun sonucunda hem birer parça hepsinden oldu, hem de hepsinin dışında kaldı. (...) Yerasimos bir hoş sedadan fazlasını; araştırmalarını, kitaplarını, bir İstanbul beyefendisinin görgüsünü ve son olarak ?Sultan Sofraları; 15. ve 16. Yüzyılda  Osmanlı Saray Mutfağı? adlı kitabıyla hoş bir tat bıraktı bizlere. Ne yazık ki, tıbbi araştırmalar, tarih araştırmalarının hızına ulaşamıyor henüz... Kanser onu da aldı götürdü. * * * Bir olay bir diğer ismi çağrıştırır. Stefan Yerasimos` u yitirdiğimizi öğrendiğimde, aklıma Mariana Yerasimos geldi. Yıl 1999. Silvyo Ovadya ile ?Osmanlı` da Yahudi Kıyafetleri? konulu bir sergi hazırlıyor, aynı zamanda da sergiyi kitaplaştırıyorduk. Bu bağlamda birçok kişiye danıştık. Ama en çok yardımı, son derece bilgili ve bir o kadar da mütevazi olan Mariana Yerasimos ve yardımcısı Ayşe Yetişkin Kubilay` dan aldık. M. Yerasimos, İstanbul` un en önemli kurşun asker ve gravür galerisi ` Galeri Alfa` nın sahibidir. Dediğim gibi, görgü sonradan olmuyor. Mütevazilik de sanıldığı gibi aptallık kapsamına hiç girmiyor. * * *  Yerasimos Ailesi`ne saygılarımla.