İkinci kez COVID olur muyuz?

Ya da bu başlıktan sonra akla gelen ikinci soru: Aşı olduktan sonra ne kadar süre COVİD olmayız? Ne de olsa aşı ve hasta olmaya karşı vücudun yanıtı temelde aynı: Bağışıklık sisteminin hastalığı tanıması ve ikinci kez karşılaştığında beklenen savunmayı yapabilmesi. Ana akım medyadan tutun da alt komşunuzla yaptığınız kapı önü sohbetine kadar “İkinci kez COVİD olmuş” söylemine maruz kalmışsınızdır. Yazı çok uzun okuyamıyorum diyenler için spotta sadede geliyorum: İkinci kez hastalığa yakalananların sayısı çok çok az; dünyada 68 milyon vakada 26 teyit edilmiş hasta var.

Selin SEVİNDİREN Köşe Yazısı
9 Aralık 2020 Çarşamba

COVID bağışıklığı konusunda ilk deney sonuçlandı

16 Kasım’da, La Jolla Enstitüsünde 19-81 yaşları arasında COVID geçirmiş 185 hasta ile yapılan bilimsel deney, bugüne kadar bağışıklık konusunda yapılmış ilk ve en geniş çaplı çalışma oldu[1].  Sonuç şöyle: COVID-19 bağışıklığı altı aydan daha fazla, yıllarca belki de on yıllarca sürüyor. Araştırmanın yazarlarından immünolog Dr. Shane Crotty insanların, yıllar boyunca, COVID’den dolayı ikinci kez ciddi veya hastaneye yatırılacak şekilde rahatsızlanmayacağını düşünüyor.

Daha önce de burada yazdığımız gibi bağışıklık sistemi aşırı karmaşık bir sistem. Doğuştan Gelen Bağışıklık Sisteminden -gerekirse- bir süre sonra çalışmaya başlayan Edinilmiş Bağışıklık Sistemi yalnızca B hücrelerinin ürettiği antikorlardan değil, bellek B hücreleri, yardımcı T hücreler, öldürücü T hücreler, bellek T hücreleri ve daha fazlasından oluşur. Hep birlikte çalışan bu sistem hastalığı bir kez geçirmiş insanın aynı virüsle ikinci kez karşılaştığında onun hastalığı ya semptomsuz ya da hafif semptomlu şekilde atlatmasını sağlar. La Jolla çalışmasında bağışıklık sisteminin tüm unsurlarına bakıldı. Sekiz ay süren çalışmada ortalamada antikorlarda hafif düşüş tespit edildi. Ancak bazı denekler arasında 200 kat fark görüldüğü oldu; bu da deneklerin maruz kaldığı virüs miktarının farklı olması ile açıklanıyor. T hücrelerin çok az eksilme tespit edildi. Bellek B hücrelerinde ise çoğalma gözlemlendi. 

Çalışmaya katılmayan Yale Üniversitesinden imünolog Dr. Akiko Iwasaki söz konusu çalışmaya istinaden şu açıklamalarda bulundu:

“Uzun süren bağışıklık yanıtına sevindim ama şaşırmadım, çünkü olması gereken bu. Antikorlar enfeksiyondan belli bir zaman geçtikten sonra zaten düşer. Bellek hücrelerine gelince deneklerin bunlardan sağlam miktarda ürettikleri tespit edildi. Bunların aniden düşme gibi bir eğilimi olmaz. Yıllara yayılan bir eksilme söz konusudur.”

Dr. Iwasaki temkinli bir şekilde ekliyor: “Bu normalde böyledir ancak bazı insanların bağışıklık sistemi olması gerektiği gibi çalışmaz; bağışıklık yanıtı verilemez olur. O zaman bu hastalarda ikinci kez hastalığın daha ağır geçtiği gözlenir. Dünyada bu şekilde ikinci kez COVID hastalığına yakalanmış insanların sayısı çok çok az.” 

12 Kasım’da Nature dergisinde[2] yayınlanan Freiburg Üniversitesinin (Almanya) hazırladığı makale La Jolla çalışmasını destekler nitelikte. Bu deneye göre antikorlar gözlemlenmiyorken bile bunun dışında kalan bağışıklık hücrelerine bakıldığında hastaların yüzde 88’inde T hücrelerine rastlandı. 

Sterilize edici bağışıklık

Sterilize edici bağışıklık, tam da aşı ile ya da sürü bağışıklığı ile gerçekleşmesi arzu edilen bağışıklık çeşidi. Açıklaması şu: Enfeksiyon gelişmeden önce onu savuşturabilen bir bağışıklık. Böylece bulaşıcılık da söz konusu olmuyor ve hastalık yeryüzünden siliniyor. Ne yazık ki, korona virüsü gibi burun ve boğazdaki damlacıklar yoluyla bulaşan virüsler, normalde sterilize edici bağışıklığa neden olmaz. La Jolla çalışmasının diğer bir yazarı olan immünolog Dr. Alessandro Sette, genelde insanların ikinci kez aynı virüsle enfekte olduklarını, ancak bağışıklık sisteminin enfeksiyonu hemen söndürdüğünü, korona virüsünün yavaş ilerleyen bir virüs olduğundan yola çıkarak, bağışıklık sisteminin gereken süreye sahip olacağını söylüyor. Kısaca semptom göstermeden, hatta bulaştırmaya vakit bulamadan hastalığı yenebilirsiniz diyen Dr. Sette birçok kişinin sterilize edici bağışıklığa da erişeceğini düşünüyor.

İkinci kez COVID’e yakalananlar

Dünyada 68 milyon insan COVID geçirdi. İkinci kez enfekte olan teyit edilmiş yalnızca 26 kişi[3]. Buradaki kişilerin hepsinin yakalandığı ilk virüs ile ikinci virüsün birbirinin aynı olmadığı-yani bünyede birinci virüsün kalmadığı- genetik testlerle ispatlandı. 

Şüphelenilen ikinci kez enfekte sayısı 1,630[4] ve bunların 19’u hastalığa yenik düştü. Türkiye’de 3 Ekim’de 23 yaşında bir kadın şüpheli listesine girdi[5]. Kendisi bir hastane çalışanı. Nisandaki hastalığı on gün, ağustostaki hastalığı ise bir hafta sürdü. 

Dünyada teyit edilmiş ikinci kez enfekte olan ilk hasta tesadüfen Hong Kong’da havalimanında rutin test olduğunda ortaya çıktı. Neyse ki hasta asemptomatikti. Teyit edilmiş 26 hastanın beşi hastalığı ilk geçirdiklerinden daha ağır geçirdi ve aralarından yalnızca biri -Hollanda’da 89 yaşındaki kanser hastası- ikinci kez yakalandığı hastalığı yenemedi.

Buna benzer durumların çok nadir görüldüğünün bir kez daha altı çizelim. Bu konuyla ilgili medyada çıkan haberlerin çoğu asılsız. Mesela ülkemizden bir tablo:

Yılmaz Vural Ailesi'nden yapılan son açıklama:
“Babamız ilk kez COVID-19 nedeniyle tedavi altındadır ve ikinci kez yakalandığı haberleri asılsızdır.”

İkinci kez hastalananların farklı bir COVID virüsü ile enfekte olduğundan emin olunduğuna göre, bu durum aşılar için bir çelişki değil midir?

Gribe sebep olan enflüanza virüsünün her mevsim mutasyon geçirerek her yıl yeni bir aşı olunmasını gerekli kıldığını biliyoruz. İkinci kez hasta olanlarda farklı COVID virüslerine rastlandığına göre bu COVID aşısı için aynı mı olacak? Hayır. Nedenine gelince iki farklı virüs desek de bu bahsi geçen farklılık çok ufak; sadece kişinin ikinci kez öncekinden farklı bir enfeksiyon geçirdiğini anlamamızı sağlıyor. COVID virüsü çok çok yavaş[6] mutasyon geçirdiği için aşıların yeniden formüle edilmesi için bir gerekçe yok. 22 Eylül’de yayınlanan bu konudaki makale için 18 binden fazla virüsün genomu ile aşıların çoğunda temel alınan COVID virüsünün genomu karşılaştırıldı, sonuçta kayda değer bir farklılığa rastlanmadı[7]

Gelelim iyi habere: Aşının sağlayacağı bağışıklığının daha uzun sürmesi bekleniyor

Aşının bağışıklığı hastalıktan sonra gelişen bağışıklığa göre daha fazla sürecek.  Bazı insanların bağışıklık yanıtının diğerlerine göre daha kısa sürdüğünü biliyoruz. En basitinden aynı anda hastalığı geçiren iki kişinin antikorlarına aynı anda bakıldığında farklı seviyelerle karşılaşılabiliyor. Bunun nedenlerinden biri iki hastanın farklı miktarda virüse maruz kalmış olmaları olabilir. Aşıda böyle bir miktar farkı yok doğal olarak. Yaşlıların hastalığa karşı bağışıklık yanıtının gençler kadar kuvvetli olmadığını da biliyoruz, daha az B ve T hücreleri var. Üçüncü faz denemelerin sonucunda bazı aşılar yaşlılar üzerinde de aynı etkinlik oranlarını tutturduklarını açıkladı. Tüm bunlar toplum içinde bir homojenlik sağlayacak.

Aşının avantajlı olmasının bilimsel nedenine gelince… Lenfositler (B ve T hücreleri) hatırlamak ve saldırmak için mikropların tümünü değil de belirli ayrıntılarını hatırlamakla yetinirler. Bu eşleştirme süreci o ayrıntının lenfosite nasıl sunulduğu veya o ayrıntıyı tanıyacak hangi lenfositlerin orada olup olmadığına bağlıdır. Belki de sürecin sonunda gelecekte mikrobu en etkili şekilde yok etmenin yolu bulunmamış olabilir. 

Fakat aşıda durum farklı. Öyle bir aşı geliştirebilirsiniz ki hedeflemek için mikrobun en iyi kısımlarını seçersiniz, (gündemimizdeki aşılarda korona virüsünün dış çeperindeki spike proteinleri seçiliyor) öyle ki en etkili lenfosit yanıtlarını verdirtirsiniz, böylece daha iyi bellek hücreleri de oluşturtursunuz. 

Son söz

Lütfen gereğinden fazla endişelenmeyin. İnanın korku salan “İkinci kere COVID’e yakalandı” haberleri genelde rating amaçlı. Arkadaşınızın bir tanıdığının gerçekten ikinci kez COVID olduğuna inanmayı -teyitli bilgi değilse- reddedin. “İkinci kez COVID olunmaz” söylemi doğru değil fakat şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; ikinci kez COVID olanların çok büyük bir çoğunluğu COVID geçirdiklerini fark etmezler. Aşı karşıtı söylemlere ise katiyetle kulağınızı tıkayın. Herkes aşı olacak, olmalı, COVID geçirenler bile. Ve bu salgın da aynı eski salgınlar gibi tarihe gömülecek. Ta ki bir sonraki salgına kadar…

Yazımı, devamının çekileceğini haber veren beşinci sınıf korku filmi gibi bitirdiğim için sizlerden özür dilerim.

Kaynakça:

https://www.nytimes.com/2020/11/17/health/coronavirus-immunity.html

https://www.dropbox.com/s/pp3z8393ffs45kl/What%20do%20reinfections%20mean%20for%20COVID-19%3F.mp4?dl=0

https://www.sciencefriday.com/segments/covid-reinfection/