Kuş pisleyince

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
27 Haziran 2018 Çarşamba

Geçen hafta şehirdeydim. Hastane, pastane ve cafelerin yoğun olduğu bir semtteydim. Vakit öğlen olmuş, acıkmaya başlamıştım. Ayaküstü abur cubur atıştırmaktansa oturarak yemek yeme ihtiyacını hissettim. Kısa süre önce hizmete giren bir ‘resto’da karar kıldım. Kaldırıma kurulan masalardan hiç haz almam. Gelen geçen lokmalarımı sayacak hissine kapılırım. Ayrıca açı var, toku var…

Her nedense o gün açık havada olma ihtiyacını hissetmiş olacağım ki, sokak üstünde bir masaya oturdum. Yemeğimi yedim, hesabı ödedim. Tam ayağa kalktım ki arka masada oturan bayan; “Hanımefendi, hanımefendi, kuş pislemiş; sırtınızdan pantolonunuza doğru akıyor” diye seslendi. Dükkân yöneticisi pir-ü pak bir bey, elinde bir tomar ıslak mendille geldi, yardımcı olmaya çalıştı. Sırtımı göremediğim için durumu pek idrak edemiyordum. Sonunda yönetici, “İsterseniz alt kata inin, bir ablamız var, daha etkin olur” dedi. Alt kat dediği yer mutfaktı. İyi ki inmişim. Pırıl pırıl, tertemiz bir mutfaktı. Gerçekten takdir ettim. Bu arada ‘yetkin abla’ belimden dizime kadar olan bölgeyi elinden geldiğince sildi. Teşekkür edip çıktım.

Halk arasında ‘Kuş pisliği şans getirir, piyango bileti al’ denir. Her köşede bir tanesine rastladığım piyangoculardan o gün eser yoktu. Kısmet…

Beyaz pantolonum yeşil batik bir görünümdeydi. Eve gelir gelmez büyükçe bir leğende bolca leke sökücü ile bir gece bıraktım. Ertesi gün, makinede yıkadım ve ardından güneşte kuruttum. Sonuç; mis gibi oldu, lekeler çıkmıştı.

Keşke diyorum, hayatta da istenmeyen lekeler kolayca çıkıverse. Küçük lekelere ıslak/kolonyalı mendil, büyüklere de kimyasal leke söktürücüler…

*** 

Yaz başında Ada’ya gelişimde ilk uğradığım dükkân Ksidas Kitabevidir. Hem özlem giderir, hem de birkaç kitap alır, çıkarım. Bu sene de öyle yaptım. Ancak içeri girer girmez donup kaldım. Raflarda kitap yoktu. Onların yerini hediyelik eşyalar almıştı. Şaşkınlığımı gören Mihal Bey’in oğlu açıklama gereğini duydu, ‘Kitap satılmıyor, dükkânın dönmesi lazım. Halen Ada’da hediyelik eşya satan on dokuz dükkân var. Değişime ayak uydurmak zorundayız’. Haklıydı ama içimden bir şeyler koptu. Gene de dükkânın küçük bölümünde kitaplar var. Meri Çevik Simyonidis’in ‘İstanbul Tadım- Tuzum/Bir Varmış, Bir Yokmuş’ adlı kitabını alıp çıktım.