Trump’ın beklenen İran kararı

Trump, İran’ın nükleer programıyla ilgili yapılan anlaşmadan ABD’nin çekildiğini açıkladı. İmzacı AB ülkeleri bu karardan üzüntü duyduklarını açıklarken, İran kalan ülkelerle anlaşmaya devam edileceğini bildirdi hemen. Ancak ABD Başkanı anlaşmadan çekildiğini açıklamakla kalmayıp, İran’ın nükleer programına destek veren ülkelere de yaptırımlarda bulunacağı uyarısında bulundu.

Alber NASİ Köşe Yazısı
16 Mayıs 2018 Çarşamba

Herkesin heyecan ve endişeyle beklediği ABD Başkanı Donald Trump’ın İran ile ilgili kararı beklenenden daha önce açıklandı.

Trump, İran’ın nükleer programıyla ilgili yapılan anlaşmadan ABD’nin çekildiğini açıkladı. İmzacı AB ülkeleri bu karardan üzüntü duyduklarını açıklarken, İran kalan ülkelerle anlaşmaya devam edileceğini bildirdi hemen. Ancak ABD Başkanı anlaşmadan çekildiğini açıklamakla kalmayıp, İran’ın nükleer programına destek veren ülkelere de yaptırımlarda bulunacağı uyarısında bulundu.

Akıllara bir soru takılıyor. Bu anlaşma ABD’nin çekilmesini bir kenara bırakırsak ABD’nin muhalefetine rağmen devam edebilir mi? ABD ambargoları gerek İran’a gerek İran’a destek verdiği öne sürülen ülkelere peşi sıra uygulanmaya başlandığı zaman kim bu duruma dayanabilecek?

Öte yandan, birbirinden bağımsız gibi görünse de, Çin ile ticaret savaşı senaryosunda da, Rusya’ya uygulanan yeni yaptırımların arkasında da İran ile yapılan bu nükleer anlaşma yatıyor. İran anlaşmasını geçersiz hale getirmek için Rusya ve Çin’e karşı kozlarını sonuna kadar kullanan Trump, bu kozlarını diğer ülkelere karşı kullanmaktan da geri kalmayacaktır.

Ancak anlaşmanın arkasında sadece Rusya ve Çin de yok. Fransa, Almanya ve İngiltere anlaşmadan çekilmeye pek razı gibi görünmüyor. Aslında yüksek sesle dile getirmeseler de Avrupa, Rusya’ya getirilen yaptırımlardan oldukça rahatsız. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar Avrupa ekonomisini olumsuz bir şekilde etkiliyor. İran konusunda ise, Almanya’nın İran ile iyi ticari ilişkiler içinde olduğu zaten biliniyor. Bu nedenle yeni ambargolar Almanya’nın işine hiç gelmiyor.

Baştan İran ile yapılan bu anlaşmaya karşı çıkan ve engellemek için ABD Kongresinde bile konuşma yapan İsrail var bir de. Anlaşmanın rafa kalkması için elinden geleni ardına koymayan İsrail ve ABD, alışıldık politik hamlelerin yanı sıra ticari olarak da anlaşmayı baltalamaya başladılar. Şu günlerde Çin’e teknoloji içeren mikroçip ve ileri teknoloji ürünlerinin satışının engellenmesi üzerinde çalışıyorlar.

ABD bu konuyu bu kadar öncelikli hale getirdiğine göre, eninde sonunda bu anlaşma rafa kalkar. Bunun için bir bedel ödemeleri gerekebilir. Ancak daha önce yazdığım gibi matbaa kendilerinde oldukları müddetçe bedel ödemekten kaçan kim? 

Bazı çevreler ABD’nin İran’ı sadece daha fazla zorlamak istediğini ve eninde sonunda anlaşacaklarını iddia etse de Trump’ın açıklamalarından, ABD’nin İran’ın kendisinden ziyade İran’daki rejimle problem, olduğu zaten anlaşılıyor. Kaldı ki İsrail’e düşmanlığı anayasa edinmiş herhangi bir rejimden Trump’ın hazzetmesi pek de mümkün değil. Velhasıl kelam İran rejimi Trump’ın olası yeni koşullarına harfiyen uysa da, terörü desteklediği müddetçe Trump’ın gazabından kaçamaz.

İran meselesinin siyasi ayağının yanı sıra işin ekonomik boyutu da göz ardı edilemez. İran’ın daha rahat petrol ihraç etmesi petrol arzının artmasının ve fiyatların daha düşük seyretmesinin önemli sebeplerinden biri. ABD her geçen gün enerjide daha güçlü bir oyuncu olurken, düşük petrol fiyatlarından pek de memnun olduğu söylenemez. Varil fiyatı 55-60 dolar bandındaki petrol Amerikalı petrol ihracatçılarına kuyu kapattırırken, 75-80 dolar bandında seyredecek petrol fiyatları ABD ekonomisini iyice coşturur.