İran halkının tepkisi

Alber NASİ Köşe Yazısı
10 Ocak 2018 Çarşamba

Dünya 2018 yılına İran’daki rejim aleyhtarı gösterilerle girdi. Hatırlanacağı üzere İran, nükleer programı nedeniyle senelerce ambargo altında kalmış ve ülkedeki ekonomik durum iyice bozulmuştu. Obama sayesinde (!) ekonomik yaptırımlar azalınca, İran yönetiminin ilk yaptığı Ortadoğu’da gerek İsrail karşıtı gerek Suudi karşıtı öğeleri kışkırtmak oldu. Lübnan Hizbullah’ının en büyük destekçisi İran, petrol fiyatlarının yükselmesiyle iyice rahatladı. Ambargo sırasında sabırla molla yönetimine destek veren İran halkı ise eski olumsuz ekonomik koşulların azalmış olmasına rağmen durumlarında bir düzelme göremedi. Bu durum İran halkı için dayanamaz hale gelmiş olmalı ki isyan noktasına geldiler.

İnsanları isyan ettiren açlık ve yoksulluk değil başta adaletsizliklerdir. Doğal zenginliğin ülke refahı yerine sürekli olarak yaratılan düşmanlara karşı savaşmak için kullanılması İran halkına pes dedirtmiş olabilir. Öte yandan İran’da rejim değişikliğine heveslenenler unutmamalı ki mevcut İran rejiminin ülkedeki kanunlarla değişmesi mümkün değil.

Cumhurbaşkanı halk oylamasıyla başa gelse dahi kimin aday olacağına veya olmayacağına en önce mollalar karar verir. Yani tamamen rejim karşıtı biri Cumhurbaşkanlığına aday olamaz. Halk seçimi ise sadece göstermeliktir. Ülkede demokratik görünen yollardan biri olan halk oylamasıyla cumhurbaşkanı seçilse de, o cumhurbaşkanının son sözü söylemek gibi bir yetkisi yok. Son sözü her zaman dini lider söyler ve tabi ki dini lider kesinlikle halk oylamasıyla başa gelmez.

Devrim muhafızları ise hem devrimi hem de rejimi yani dini elitleri sıkı sıkıya korumakla yükümlüdür. İsyanları kanla bastırmaktan çekinmeyeceklerinden emin olabilirsiniz. Devrimin ilk yapıldığı yıllarda çok daha vahşi ve acımasız olan muhafızlar binlerce kişiyi öldürmekten çekinmemişti.

Halk ayaklanmalarına karşı İran çareyi bu günlerde İngilizce öğrenmeyi yasaklamak, interneti kapatmakta buldu. Bunlar gibi anlamsız ve panik içinde kararlar alsa da rejimin erozyona uğramaya başladığı da bir gerçek. İronik olarak İran rejimini ayakta tutan ve isyanları başarısızlığa uğratan daha doğrusu gölgeleyen en önemli unsurlar ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun İran halkını desteklediklerini belirten demeçleri. Bu iki liderin İran’daki isyancıların yanında olduğunu açıklaması, isyanın ABD ve İsrail tarafından örgütlendiği ve desteklendiği imajını yaratmakta. Oysa İran’daki isyanların kendi doğal akışı içinde gerçekleşmiş olması daha olası.

***

Geçen sene ABD Başkanı Donald Trump’ın başkanlık yapamamasına şahit olduk. Merkez Bankası başkanını gereksiz yere değiştirmekten ve ABD’nin İsrail büyükelçiliğini en büyük şehri olan Tel Aviv’den İsrail’in başkenti Yeruşalayim’e taşımaktan başka hiçbir şey yap(a)mayan Trump, ABD’deki sistemin baştaki başkana rağmen gayet iyi işlediğini göstermiş oldu. Trump kanunlarla bir ilerleme kaydedemediyse de attığı tweet'lerle hem ABD borsalarını yukarı taşımayı başardı, hem de ABD Dolarının zayıflamasına yardımcı oldu. Gerçi ABD Doları ne olursa olsun verdiği cari açıkla beraber zayıflama eğilimindeydi, ancak Trump sayesinde bu durum daha da kolaylaştı.

Bu sene içerisinde alternatif para birimlerinin özellikle Euro’nun Dolar karşısında daha da güçleneceğini, paritenin 1.3 seviyesini test etmesini ve hatta geçmesini görmek şaşırtıcı olmayacak. Ayrıca, önümüzdeki sene içerisinde kripto para birimlerinin geçen seneki kadar yükselmese de yerlerini daha da sağlamlaştıracağını ve hemen hemen her yatırımcının portföyüne gireceği öngörülebilir. Her yenilikte olduğu gibi, statükoya meydan okuyan kripto para birimleri ile ilgili olarak da, kasıtlı veya kasıtsız, arkalarında masonların, Rothschild’lerin, İngilizlerin vs. olduğu iddiaları ortaya atılıyor. Burada kasıt düşmanlık yaratmak mı yoksa gizli bir reklam mı? Göreceğiz…