Keşke’lerle dolu Türk Yahudileri

Mois GABAY Köşe Yazısı
27 Aralık 2017 Çarşamba

- (Payitaht’tan bu hafta doludizgin antisemitizm) Yahudi Casus Parvus: “İşte işimiz Türkleri bir araya getirmemek.”

- Gazete yazarı Yusuf Kaplan: “Dünyanın Tanrı’yı kıyamete zorlayan bir Yahudi sorunu var.”

- Helal Platform.com: “Yahudi’nin Tohum Oyunu: Gram altın değerinde tohum neden bedava dağıtılıyor?”         

- Burhan Kuzu: “Hristiyan Papa’nın üstünde de bir güç var. Siyonist Rothschild elini Papa’ya öptürüyor… İşte dünyayı yöneten güç budur. Üst akıl dediğimiz olay da bu. (İlgili fotoğrafta Papa’nın elini öptüğü kişinin bir Holokost kurtulanı olduğu kanıtlandı.)

- Taha Akyol: “Hitler Kavgam’da ‘Cermenlerin iki bin yıllık toprakları’ kavramını da çok kullanır. Netanyahu, İstihbarat Bakanı Yisrael Katz, Dışişleri Bakanı Emanuel Nahson ve Danny Danon ‘Kudüs üç bin yıldır başkentimiz’ diyor, Tevrat’a referans yapıyorlar.”

- O gün geldiğinde arkasına saklanacak ağaç bulamayacaksınız!

- Hilton İstanbul Bosphorus’ta Yıldız Tilbe’li bir Yılbaşı Gecesi sizleri bekliyor! 

Hadi gelin bu ülkede şu son iki haftada hayatınızı ‘Yahudi’ olarak sürdürmeyi deneyin. Hatta yazdığım cümlelerde ‘Yahudi’  kelimesi yerine kendi inancınızı yerleştirin ve tekrardan okuyun. Nefes almakta zorlanıyorsunuz değil mi? Sizlerin de hiç değiştirmeye gücünüz olmayan, müdahil olamadığınız bir durumda birincil muhatap görüldüğünüz oldu mu? Amerika’nın muğlak bir şekilde sebepleri ortadayken açıkladığı bir kararda, bırakın Amerikalı olmayı, İsrail vatandaşı bir Arap veya Yahudi bile değilken neden bir Türk Yahudi’sine Kudüs konusunda fikrini sorarsınız?

Keşke bu soruyu sormadan evvel karşınızdaki kişinin sizler gibi eşit haklara sahip olması gereken bir Türk vatandaşı olduğunu düşünseydiniz!

Keşke bu ülkenin bazı Yahudi olmayan vatandaşları Yahudiliği artık, İslamiyet, Hristiyanlık ya da aydınlanmacı evrensellikten daha düşük görmeseydi. Keşke Yahudiliğe bir bilgelik ve esinlenme kaynağı olarak saygı duysalardı!

Keşke ağzımıza her olumsuzlukta ‘Yahudi’ kelimesini almak yerine, hastalıklarla mücadele eden doktorların, haksızlıklarla mücadele eden avukatların, cehaletle mücadele eden eğitimcilerin, yoksullukla mücadele eden ekonomistler ve insan bilgisinin sınırlarını geliştiren bilimcilerin arasında Yahudilerin sayısının nüfuslarına göre orantısız olabildiğini görebilsek ve nedenlerini sorgulayabilseydik. Yahudilik büyük olabilmek için kalabalık, etkili olabilmek için de güçlü olmanın gerekli olmadığını dünya halklarına göstermiştir.

Keşke diğer azınlık toplumlarımız gibi özellikle bu zor dönemlerde Yahudi vatandaşlarımızın ülkemize, ülkemizin de Yahudi vatandaşlarımıza her zamandan daha fazla ihtiyacımız olduğunu görebilseydik. Kimliğimizi saklama ihtiyacı duymadan, kendimizi savunma zorunluluğumuzdan vazgeçip toplumun her kesimi ile samimi bir ilişki kurabilseydik.

Keşke yazımın başında söylenen sözleri hiç duymasak, birilerinin hedef göstermelerine maruz kalmadan, onlar kendi yarattıkları bir Yahudi sorununu tartışa dururken biz Türk Yahudi Toplumunun gözlerini korku ile geleceğe yöneltmiş, beraber gittiğimiz bu trende her durakta birer ikişer indiğimizi fark edebilseydik.

Canım ülkemde bazı Yahudi olmayanlar, Yahudiliklerinden ötürü ötekileştirmeye uğrayan, rahatsızlık duyan Yahudilerden rahatsız oluyor. Dünyada saygın bir yer edinmemiz için önce kendi içimizdeki farklılıklara saygı ve sevgi duymayı öğrenmeliyiz. ‘İyi ki’lerimizin ‘keşke’lerimizden kat kat fazla olacağı bir 2018 miladi yılı temennisiyle!

 

* Bu makalenin kaleme alınmasında Baş Haham Sir Jonathan Sacks’ın ‘Dünya İle İlişkide Bir Yahudilik’ kitabındaki görüşlerinden yararlanılmıştır.