İki Yahudi, üç fikir

Riva HAYİM Köşe Yazısı
29 Kasım 2017 Çarşamba

Yahudiler hakkında çıkan haberler pek pozitif değildir. Son zamanlarda uluslararası basında, Türkiye hakkında çıkan haberlerin de pek pozitif olduğu söylenemez.

Haliyle içinde hem Yahudi hem Türkiye kombinasyonu olan, Türkiye’nin Yahudileri için çıkacak haberler için pek de umutlu olmamakta fayda var. Son zamanlarda, Türkiye’de Yahudilerin ne kadar mutsuz, ne kadar göç verdiğiyle ilgili dosya dosya haber yapmak isteyenlerin, olay antisemitizme geldiğinde kalemini oynatmaya üşendiği gözüme çarpmaya başladı. İsrail’e göç sebeplerinin bile objektif olarak ele alındığını düşünmüyorum. 

Bence tam olarak Yahudi Cemaatini anlayabilen yok. Cemaat dinamiklerini anlayamayıp, bir türlü sıfat yapıştıramayan uluslararası ve yerli basın, Türkiye Yahudilerini nasıl yorumlayacağına karar da veremiyor. 

Bu sebeple, haberleri yazanlar durumdan pes edip,  genellikle cemaati yorumlarken kendi görüşlerini yansıtmaya başladılar. Mesela Türk Yahudileri için bir haberde laik denilirken, başka bir haberde çok tutucu diyene rastlamak mümkün. Aynı cemaat için çok dindar diyen, yine dinle alakası yok diyen, hükümet yanlısı diyen, İsrail karşıtı diyen, İsrail taraftarı diyen… Özetle atış serbest. Buna basının çoğu zaman bilinçli yaptığı genelleme hatası diyorum.  Çünkü gerçek anlamda herhangi bir azınlık cemaatini anlayıp, yorumlamak kolay bir iş değil.

Maalesef bu genelleme yapma hatası, azınlıklara gelince en cahilinden tutun en okumuşuna kadar, Ermeni ve Rumları da hedefine alarak, çok yaygın görülüyor.  Ermeniler böyle, Rumlar şöyle, Yahudiler öyle…

Benim için Türk Yahudileri veya Türkiye Yahudileri veya Türk Musevileri veya Türkiye Musevileri, dışarıya verdiği göçler sonucu, hasbelkader aynı dini, tarihi ve kaygıları paylaşan bir topluluktan öte bir toplum değil. Kendi adıma konuşmak gerekirse, cemaatte fikir olarak tam anlaşabildiğim birini bulabilmek çok kolay değil.

Bu sürekli tartışma, anlaşamama durumumuzu özetleyen “2 Yahudi,  3 fikir” deyimi bile vardır. Yaklaşık 15 bin nüfuslu Yahudi cemaatimizde, tek bir konu için kaç bin fikir üretiliyor, siz hesaplayın.  

Sıkça yapılan genelleme hatasını geçtim, bir de geniş toplumun muhalefet yaparken düştüğü üslup hatası gibi ikinci bir durum daha var.

Örnek vermek gerekirse bir parti başkanı, bir başbakan veya bir sanatçı Yahudi toplumuyla görüşse, o günkü muhalefetin işi bir şekilde kolaylaşıyor. “Vayyy efendim Yahudi cemaatiyle ne görüştü?!” Kimileri muhalefet yapacağım derken eleştirisini, ırkçılık boyutuna kadar getirip, pazarda sutyen don satar gibi “ikizlere takke” seviyesine kadar indirdiği oluyor.

Bütün bunları tek bir örnekle özetlemek isterim. Son günlerde, yabancı ve yerel basında hatalı haberi yapılan, üzücü bir durum gündem oldu. Haberlere göre, Türk Yahudilerinin, İstanbul İsrail Başkonsolosu Yossi Levi Sfari’ye cinsel yöneliminden dolayısıyla mesafe koyması. 

Ne mutlu ki bu garip ve ilginç haber, hem genelleme hem de üslup hatası yapmak isteyenleri tek bir çatı altında buluşturabildi. Buna birleştirici güç mü deriz akıl tutulması mı siz karar verin.

Dış haberlerden alınan bu haberi alanların, Türk Yahudilerini eleştireceği ilginç bir yarışa dönüştürmesi bana daha da ilginç geldi. Sosyal medyadan haberle ilgili farklı gruplara ait birkaç yorumu sizinle paylaşmak isterim:

            - ANTİSEMİTLER: “Yahudi cemaati yeni konsolosu dışladı!”

            - HOMOFOBİKLER: “Sevinin işte İsrail size yumuşak yüzünü gösteriyor!”

            - TÜRKİYE KARŞITLARI: “Türk Yahudiler Erdoğan’la kankalar, ruhları yok bunların!”

            - TÜRK YAHUDİLERİ KARŞITI OLAN YAHUDİLER: Orada Yahudi cemaatinin işi ne. Paraları var, akılları yok.

Bu saçma linç haberlerinin tez vakit bitmesini ve sevgili Yossi Levi Sfari’ye Türkiye’de her türlü azınlık olmayı ve ötekileştirmeyi birinci elden yaşayacağı için, çok çok kolaylar dilerim. Hakikaten işi kolay değil. 

Hoş geldi, sefa getirdi.