Şu üç günlük dünyada ‘insan’ olmak

Mois GABAY Köşe Yazısı
15 Kasım 2017 Çarşamba

- Museviler, gömülmeden önce ölen kişinin gözüne bir tutam toprak koyarlar. Anlamı; “gözünü toprak doyursun”muş. Anladınız siz onu…

- Kennedy ABD’de doların basımını Yahudi Bankası’ndan alarak devletin merkez bankasına verdi ve öldürüldü; faili meçhul. Yerine geçen Johnson ilk icraat olarak doların basımını tekrar Yahudi bankasına verdi. Suudi Arabistan’da yaşanan taht kavgaları böyle bitebilir.

- Varlık Vergisi Yahudilerin varoluşlarını garanti altına almak içindi.1942’de Hitler Türkiye’ye girerse diye Aşkale’ye gönderildiler. Vergi göstermelikti.

- Rüya’da Yahudi görmek, düşmana sinir ve hıyanet yapan, borcunu uzatan ve bahanelerle bunu ödemeyen hilekâr kimseye Yahudi ile dünyalık muamele yaptığını ve sohbet ettiğini görmek hakkı inkâr etmeye, Müslümanlığının sözden ibaret kalması demekmiş!

- Korkak, pısırık ve ne işe yaradığı bilinmeyen 500. Yıl Vakfımız bile “Yahudiliği kimseye kaptırmayız” diye nümayiş düzenler.

 

Canım ülkemdeki ‘Yahudi’ sevgisini kilometrelerce uzaktan incelediğim geçtiğimiz günlerde ne yazık ki dünya da boş durmamaktaydı. Cumartesi günü Polonya’da 60 bin Nazi yürüyüş düzenleyip Müslüman ve Yahudi’siz bir Avrupa için sloganlar atmışlardı. Almanya demiryolları trenlerinden birine ‘Anne Frank’ adını verirken, Alman futbolseverler rakipleriyle dalga geçmek için Anne Frank’ın fotoğraflarını kullanmışlardı. 

Yukarıda kaleme aldığım antisemit eylem ve sözlerin tek bir amacı var. Özellikle şu günlerde hepimizin bir şeyler yapması gerekiyor. Bunun için “Aman bu da benim işim mi, sanki ilk defa bu ülkede biri antisemitizm yapmış” demek, sorumluluktan kaçmaktan başka bir şey değildir. Büyük küçük herkesin ‘insan olmak’ adına büyük küçük yapabileceği birçok şey var. Her hafta O Ses Türkiye’de hakkında methiyeler dizilen Yıldız Tilbe’den özür dilemesini isteyerek başlayabilirsiniz. Bunu Türkiyeli Yahudiler için değil, yukarıda saydığım örneklerin artmaması için, kendi insanlığınız için yapın! Herhangi bir siyasi, entelektüel, antisemit, ırkçı bir söylem sarf ettiğinde görmezden gelmeyebilirsiniz. Sosyal medyadan kaleme alacağınız tek bir söz binlerce kişinin o yanlışı fark etmesine vesile olabilir.

Şalom’dan daha cesur olmasını beklemek yerine o ilk adımı önce siz atabilirsiniz. Bir toplumun kendisi ne kadar aktif ve cesur olabilirse, gazetesi de o derece toplumu yansıtabilir. Geçtiğimiz hafta Nazi propaganda dergisini, matah bir tarihi belgeymiş gibi müzayede yolu ile pazarlayan bir kurum toplumumuz bireylerinin tepki vermesi sonucu bu hareketinden geri döndü. Sosyal medyada alenen ırkçılık ve antisemitizm yapan bir bireyin çalıştığı kuruma bildirimde bulunmak sureti ile iş akdi sona erdirildi. Avrupa Yahudi Kültürü Günü’nün olumlu etkileri birçok medya kuruluşunda ve hatta uluslararası medyada yankı buldu.

Ülkemizde toplum yönetimi dışında geniş toplumda söz sahibi olan, kitleleri etkileyebilecek Yahudi dostlarımız “Yahudi olmaktan yorulduklarından mıdır?” bilinmez kamusal alanda Yahudi kimlikleri ile ön plana çıkmamayı veya Yahudi toplumunun yaşadığı sıkıntılarda açıklama yapmamayı tercih ederler. Şüphesiz bu durumda ülkemizdeki Yahudi algısının etkisi de büyüktür. Hatta bazılarımız maalesef topluma yaranabilmek adına kimliklerini ikinci plana atıp, bir düşünce belirtmeleri gerektiğinde “Bakın Yahudi ama böyle düşünüyor” dedirtecek fikirler beyan ederler. Sizce de Türkiyeli Yahudileri antisemitizme maruz kaldıklarında savunma işini toplum yönetimi ve sayıları azalan gönüllülere yüklemek ve her seferinde birilerinin sizden evvel harekete geçmesini beklemek haksızlık değil mi? Peki o zaman ne şu üç günlük dünyada insan olmak, haksızlıklara ses vermek için neden bekliyoruz?