İrma, gerçekler ve inançlar

ABD’nin Florida eyaletini mahvedeceği öngörülen ama Atlantik Okyanusundan gelip Küba’yı fena vurduktan sonra beklenilenin altında şiddet gösteren İrma kasırgası ve benzerlerinin nereden başladığını bilir miydiniz?

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
13 Eylül 2017 Çarşamba

ABD’nin Florida eyaletini mahvedeceği öngörülen ama Atlantik Okyanusundan gelip Küba’yı fena vurduktan sonra beklenilenin altında şiddet gösteren İrma kasırgası ve benzerlerinin nereden başladığını bilir miydiniz?

Amerika topraklarında saatte 250 kilometre hıza ulaşacağı tahmin edilen ama 160-170’lerde kalan tarihin en şiddetli kasırgası olan İrma’nın dünyanın en kuru bölgesi olan Batı Afrika’dan geldiğini söylersek şaşırmaz mısınız?

Batı Afrika’nın meşhur Cape Verde adalarının paralelindeki kıyılara Afrika’nın devasa ve uçsuz bucaksız Sahra Çöllerinden gelen sıcak ve kuru hava o kıyıların biraz güneyindeki okyanus kıyılarındaki nemli ve nispeten soğuk hava ile çarpışınca ortaya muazzam güçlü fırtınalar ve hava dalgaları oluşuyor.

Batı’ya ABD kıyılarına doğru yola çıkan bu yüksek enerjili ve çok sert rüzgârlı havanın yol boyunca ekvatorun sıcak sularıyla teması sonucu okyanustaki ılık ve aşırı nemli hava çoğalıyor ve bunun oluşturduğu sağanak yağış potansiyelli bulutların hareketleri de aşırı bir hızla artıyor. Hep batıya yönelen bu şiddetli rüzgârlı ve güçlü sağanak yağış potansiyelli hava akımı rastladığı ilk kara parçasında patlama yapıp gücüne göre bölgeye zararlar veriyor.

Evet, geçtiğimiz günlerde tüm dünyanın naklen izlediği ve beklenilen korkunç zararı vermemekle birlikte tarihin en büyük kasırgalarından biri olarak kabul edilen İrma’nın doğum hikâyesi böyle. Bu denli yağışlı ve nemli bir hava hareketinin kuru ve yağışsız çöl ikliminden kaynaklanması coğrafyanın ve tabiatın bize gösterdiği en ilginç ironik hadiselerden biri olsa gerek.

Bu arada gerçeği teslim etmek adına da bu şiddetli kasırgaların küresel ısınma ile veya Trump ve ona biat edenlerin isimlendirdiği gibi ‘iklim değişikliği’ dinamiklerinden kaynaklanmadığını söylemeliyiz. Buna karşın küresel ısınmanın havayı ısıttığı ve de okyanus sularının seviyesini yükselttiği gerçeğinden hareketle bunların söz konusu yıkıcı kasırgaların yarattığı olumsuz etkiyi arttırdığını da söylemek mümkün.

Deprem, kasırga gibi devasa olumsuz sonuçları olan tabiat olaylarını, oluşma nedenleriyle bilim insanoğluna anlatır, açıklar ve nedenleri üzerine kafa patlatıp alınabilecek gerçekçi önlemleri bize sunarken - tehlikeyi öngörüp 6 milyon Floridalı şehirlerini terk ettiği için kasırgada can kaybı minimumda oldu - kimilerimiz ise bu olayları ilahi nedenlere bağlamak konusunda hiç bir tereddüt göstermemeye devam ediyor.

Örneğin ünlü bir Amerikalı muhafazakâr, dünyamızda vuku bulan tüm olumsuz doğa olayların ve afetlerin tamamen insanoğlunun günahlarından kaynaklandığını ileri sürecek kadar meseleyi basitleştirecekti geçenlerde. “Tanrı bize böyle ceza veriyor” anlamında varılan toptancı ve aslında dinin ve Tanrı anlayışının özüne de aykırı bir yargıya karşı bizim de sormamız gereken, ‘adil’ bir Tanrı olarak kabul ettiğimiz Yaradan’ın nasıl olur da ayırt etmeden ‘günahlı, günahsız herkese ceza vermeyi düşünebiliyor olması gerekiyor.

Buna benzer bir şekilde, kasırgaların Afrika’dan kaynaklandığı için kimileri de kasırganın yarattığı ölümcül olayları, Afrika’yı köleleştiren Batı’dan Tanrı eliyle alınmış bir intikam veya ceza olarak göstermesi de bu toptancı söylemli insanlara aynı tür sorgulama yapmamıza neden oluyor. Kasırga ayırt etmeden herkese zarar verdiğine göre tüm zarar görenlerin kölelik sistemine ne gibi katkıda bulunduğunu sormak lazım.

Bu tür bilimsel hatta dinsel gerçeklerden uzak, toptancı, genelleyici ve giderek çocuksu gerekçeleri burada konuşmayı zül görüyorum. Lakin bu tür yaklaşım sahiplerinin konumu ve sayısı görüldüğünde buna karşı mücadele etmenin artık elzem olduğu anlaşılıyor. Dinsel inanışın da kendi içinde bir yolu, mantığı vardır. Eğer bu yolu kişiselleştirir, basitleştirir ve sıradanlaştırırsak dine ve felsefesine en büyük zararı vermiş oluruz.

Doğal afetlerin olmaması ve olumsuz sonuçlarından korunmak için dua edebiliriz ama bilimden ve doğanın gerçeklerinden de kaçmayalım.

Yoksa duvara toslama olasılığımız yüksek olur.