Kaşer kasapta yangın

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
20 Temmuz 2017 Perşembe

Büyükada’da başka neler oluyor, diye merak eden eski Adalı dostlar için yüzeysel de olsa emlak piyasasını irdeleyeyim. Bir dönemler oldukça prim yapan yalı ve benzeri evler son birkaç senedir satılamıyor. Fiyatların düşürülmesine karşın ‘satılık’ tabelaları bahçe duvarında bekliyor. Ve ne yazık ki evler içten içe çürüyor. Gerçi en ağırıma giden, orada yaşayan simaları artık görememek. Değişim her zaman en iyi çözüm değil.

Gelelim kiralık evlere... Burada çeşitlilik söz konusu. ‘Düzgün’ diye tabir edilen daha konforlu evlerin bedeli eskiden olduğu gibi şimdi de pahalı. Yok olmaya yüz tutmuş ‘orta sınıf’ın yaşadığı taş yığma ve küçük ahşap evler eski sahiplerini ararcasına bomboş. Belediye kahvesinde, Judeo-Espanyol sohbetler yok denecek, kadar az. Öğleden sonraları yardımcılarıyla birlikte kahveye gelen ‘tantika’ların hepsi mi terk-i diyar ettiler?

Son birkaç yıldır gençler arasında tümüyle farklı bir kiralık şekli yaşanıyor. Küçük çocuklu aileler bir ay için ev kiralamak istiyor. Geri kalan bir ayda ise Bodrum veya Çeşme’de ev tutuyorlar. Yaz mevsimini bu şekilde geçirmek herkese uyan bir tarz değil. Öte yanda üç ay için müşteri bulamayan ev sahipleri fiyatları indirmeye başlıyor. Kimine göre iyi kimine göre değil.

Yaklaşık dört yıl öncesine kadar hafta sonunda Ada’ya gelen günübirlikçiler hep Nizam tarafına pikniğe giderlerdi. Ada yan gitmeye başlayınca Belediye Maden’de bir halk plajı açtı. Böylece güruh bir sağa bir sola yürümeye başladı. Yerlere atılan çöpler, yuvarlanan boş su şişeleri, avaz avaz bağırtılar ve en ağırıma giden şaka niyetine birbirlerine ağır küfürler eden gençler... Başkalarına saygı göstermekten yoksun, çevreye her tür zarar veren kalabalık, Ada’nın dokusuna aykırı. Eski Adalılar bunlara tanık olmadı. Bu açıdan şanslılar. Ama hanımeliler hala bahçe çitlerinde mis gibi kokuyor, manolya ağaçları zarif çiçeklerini göğe doğru açıyor.

***

Tam bir yıl önce, bu köşede, Adalı bir grup okurumuzun bir sıkıntısını dile getirmiştim, kaşer et çok pahalıydı. Kimseden bir tepki gelmedi. İnsanlar en azından konuyla ilgili açıklama beklediler. Zaman geçti, bu kez farklı farklı duyumlar almaya başladım. İsyan pek doğru değilse de ‘kaşer’ kıymanın kilosunun altmış sekiz/yetmiş lira olması bütçeyi zorluyordu. Gerçi kaşer kasaptan alışveriş yapan herkes kaşerut’a bakanlar değil. Kimileri ailelerinden gördükleri bir alışkanlığı sürdürüyor, kimileri sadece bayramlarda kaşer kasaba uğruyor. Olay cebe dokunmaya başladığı anda akan sular duruyor. Diğer bir öngörü de bazılarının vejetaryen olmayı tercih edecekleri.

Yahidler dile getirdi, ben yazıya döktüm, gerisi bir bilenin...