Yevtuşenko’nun Babi Yar’ı

"Sovyet direnişinin neferleri olduklarından bu sona layık görülmüşlerdir. Sovyet sınırları içinde, ne Baltık ülkelerinde, ne Ukrayna’da ne de Rusya’nın kendisinde, o günleri yad eden ne bir anıt vardır ne de bir kanıt."

Marsel RUSSO Köşe Yazısı
13 Nisan 2017 Perşembe

Adolf Hitler 30 Nisan 1945’te sabaha karşı Berlin’deki Reich Şansölyelik binasının sığınağında intihar ettiğinde Sovyet öncü birlikleri, bulunduğu yerden yalnızca yüz metre mesafedeydiler. Hemen sonrasında, muzaffer Kızıl Ordu tarafından ele geçirilen iki yaverinin götürüldükleri Moskova’daki sorgulanmalarından Stalin için gizli bir dosya hazırlanır. Sovyet arşivlerine 462a sayılı dosya olarak giren bu çalışmanın içeriği “kendisine en yakın konumda olan yaverlerinin tanıklığı ile” Hitler’in ve Nasyonal Sosyalizmin yükselişi, gelişimi ve nihayetinde çöküşü ve yok oluşu ile ilgilidir. Bu gizli çalışma daha ileriki yıllarda “Hitler Kitabı” adı altında yayınlanır.1 

Bu dosyada ele alınan tanıklıklar tamamen Stalin’in beklentileri çerçevesinde şekillendirildiğinden bunlara tarihsel bir değer yüklemek elbette ki mümkün değildir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde, anlatımların, en ufak ayrıntıyı dahi atlamazken, Yahudi soykırımı hakkında tamamen sessiz kalmasını çok da yadırgamamak gerekir.

Stalin döneminin klasik söylemi ‘Tek Kurşuna Tek Yahudi’ şeklinde özetlenebilecek toplu mezarları ve onun ötesinde Holokost’u yok sayar. Kurşun kusan makineli tüfeklerin namlularının ucunda yitip gidenler, Yahudi olduklarından değil, Sovyet direnişinin neferleri olduklarından bu sona layık görülmüşlerdir. Sovyet sınırları içinde, ne Baltık ülkelerinde, ne Ukrayna’da ne de Rusya’nın kendisinde, o günleri yad eden ne bir anıt vardır ne de bir kanıt. Sovyet vatandaşlarının Yahudi oldukları gerekçesi ile öldürüldüklerinin kabulü, proleterya üzerinden kurgulanan ideolojinin iflası, Bolşevizm’den Stalinizm’e devşirilmiş düşünce yapısı içinde, değişik halkların, etnisitelerin, dinlerin, kısaca değişik unsurların varlığının onayı olacaktır ki bunu hükümsüz saymak, Sovyetlerin bekası için yaşamsaldır.

Stalin’in ölümünden sonra Kruçev dönemi göreceli bir rahatlamaya sahne olur. Aralarında birçok Yahudi’nin de bulunduğu muhalifler gulaglardan tahliye edilirken, siyasi ve sosyal alanda söylem rahatlamaya başlar. Geçtiğimiz günlerde vefat eden ünlü Rus şair Yevgeni Yevtuşenko, kendisini ünlü kılacak şiiri ‘Babi Yar’ı, 1961’de, işte bu ortamda kaleme alır...

Bu esasında Sovyet ideolojisinin her olayı kendine göre yorumlamasına, tarihe mal olan gerçekleri eğip bükmesine bir başkaldırıdır. Yalnızca Holokost’a değil, Rus toplumunun itilmek istendiği karanlığa karşı bir isyandır. Sadece Nazi kıyımına değil özellikle Stalin döneminde rejimin kendi vatandaşlarına uyguladığı baskıya karşı bir duruştur. 

“Hiç anıt yok Babi Yar'da. / Tek mezar taşı o dik yamaç. / Korkuyorum. / Yahudiler kadar yaşlıyım şimdi. / Şimdi bir Yahudi gibi görüyorum kendimi.

(…)

Yaban otları hışırdıyor Babi Yar'da. / Ağaçlar sert sert bakıyor, yargıçlar gibi. / Her şey sessizce çığlık atıyor. / Şapkamı çıkarıyorum, / anlıyorum, gittikçe yaşlanmışım. / Burada gömülü bu binlerce insanın, / bu binlerce insanın ardından koparılmış / sessiz bir çığlıktan başka neyim ki şimdi;

(…)

Kanımda Yahudi kanı yok, / ama öyleymişim gibi beni / hor görüyor, aşağılıyor Yahudi düşmanları. / Gerçek bir Rus'um bu yüzden.

Babi Yar, Nazilerin Sovyet etki alanında ve sınırlarının ötesinde giriştiği Yahudi kıyımının sembolü olarak kabul edilir... 1941 Eylül’ünün son günlerinde Kiev yakınlarında bir tepede, bir günde 33 bin Yahudi’nin katli ile ilgilidir. Sovyetler Birliği’nin çöküşünden ve özellikle Ukrayna’daki Turuncu Devrimden sonra, bölgede yaşamdan koparılanlar, yükselen anıtlarla, törenlerle yad edilir olmuşlardır.

 

 1 Hitler Kitabı – Editörler: Henrik Eberle – Matthias Uhl – NTV Yayınları