Şimdi birlik olma zamanı!

Mois GABAY Köşe Yazısı 0 yorum
5 Nisan 2017 Çarşamba

2007 yılı bu zamanlar… Türkiyeli Yahudiler Matsa (Hamursuz) adını verdikleri ve bayram boyunca sofralarında bulunması gereken özel mayasız ekmeklerini her yıl olduğu gibi yemeğe hazırlanırken beklenmeyen bir gelişme yaşanır. Bayrama az bir süre kala hamursuz fırınları arızalanır ve üretime geçilemez. Çözüm, toplumu matsasız bırakmamak için bir an evvel matsaları ithal etmek ve ilgili marketlere dağıtmaktır. Zaman daraldıkça yönetimi bir sürpriz daha beklemektedir. İthal edilen matsalar gümrüğe takılmıştır. İmdada Türk Yahudi Toplumu Onursal Başkanı Bensiyon Pinto yetişir. Nitekim Türkiyeli Yahudiler Pesah’ta matsa yiyemezlerse bu uluslararası bir kriz yaratabilir ve ülkemiz aleyhine fırsat kollayanlar da bunu farklı boyutlara taşıyabilir. Silvyo Başkan, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığından çağrılır, ardından Ankara ile bir telefon trafiği sonucu dönemin gümrük işlerinden sorumlu Bakanı Kürşat Tüzmen sorunu halleder. Matsalar gümrükten geçmiş, Türkiyeli Yahudiler her yıl olduğu gibi sorunsuz Pesah bayramlarını, Mısır esaretinden kurtuluşlarını kutlayabilmişlerdir. Devlet üzerine düşen görevi yapmış, Yahudi vatandaşlarının samimiyetine güvenmiş, toplum yöneticileri de uluslararası kriz yaratabilecek bir konuyu kimseler duymadan çözmüşlerdir.

Pesah arifesinde sizlere bu hikâyeyi anlatmamın nedeni kimi zaman yeterli bilgi sahibi olmadan eleştirebildiğimiz toplumumuz liderlerinin gerektiğinde her sorunu detaylıca aksettirmeden, bizlere zarar vermeyecek şekilde, risk almadan çözmeleridir. Lider mutlu zamanlarda değil, asıl işler yolunda gitmediğinde kendini göstermelidir. Önümüzdeki hafta Pesah Agadası’nda okuyacağımız Moşe Rabenu’nun (Hazreti Musa)’nın Pesah hikâyesinde gördüğümüz mucizelerinden biri de tüm Yahudi halkını arkasında kimseyi bırakmadan Mısır esaretinden alıp özgürlüğe taşıyabilmiş olmasıdır. Günümüz Yahudi toplumu liderlerinin görevlerinden biri de içerisinde dindar olsun ya da olmasın kimseye farklı bir muamele göstermeden toplumunu hep yukarıya taşımak olmalıdır. Uzun bir süredir Türk Yahudi Toplumu liderleri de ‘Damdaki Kemancı’ misali yürüttükleri denge politikası ile zor zamanlarda dahi en az hasarla gün yüzüne çıkmamızı sağlamışlardır. Nitekim bu hafta sonu üst üste yaşadığımız mutlu olaylar bir süredir üzerimizde gezen kara bulutları bir nebze olsun aydınlatmıştır. Önce cumartesi akşamı bizleri gururlandıran, on ikinci yılında 100 kişiyi aşkın kadrosu ile çıtayı her yıl biraz daha yükselten Şemeş Karmiel ekibinin muhteşem dans gösterisi ardından, pazar sabahı 60 yıl sonra kavuştuğumuz Hasköy Aburadam Sinagogu… Türk Yahudi Toplumuna Şemeş Karmiel dans gösterisi için salonu tahsis eden Beşiktaş Belediye Başkanı Avukat Murat Hazinedar’ın konuşmasında belirttiği cümle belki de uzun zamandır beklediğimiz bir temenni, bir tutam temiz havaydı: “Sizin bu topraklardaki geleceğiniz ve burada kalmanız sırf benim için değil çocuğumun geleceği için de önemlidir.” Keşke bu topraklardaki çoğunluğun Murat Başkan gibi düşündüğünü bilsek ve aralık ayındaki Hanuka kutlamamızda bizlere moral veren Başbakan Yardımcımız Veysi Kaynak’ın konuşmasındaki içten söylemleri hayata geçebilse, belki de her gün ağırlıklı olarak sosyal medyada rastladığımız nefret dolu mesajlara başımız dik, kendimizden emin cevap verebiliriz. Ancak bu günlerde ne yazık ki yaşadıklarımız sosyal medya ile de sınırlı değil. Devletin resmi kanalında, cuma akşamları yayına giren ve görevi aslında Osmanlı’nın çoğulculuğa bakış açısı, farklı renklere saygısını anlatması gereken Payitaht dizisinin biraz daha reyting uğruna antisemitizme kurban edilmesini bu ülkenin Yahudi bir vatandaşı olarak kabullenemiyorum. Canım ülkemde tarihi çarpıtarak nefret tohumları saçmak bu kadar ucuz olmamalı! Madem bu kadar Yahudilerden bahsetmek istiyoruz, o zaman dizi yapımcıları belki de Sultan Abdülhamit Han Dönemi’nde Osmanlı’ya elektrik tesisatını getiren Galatalı Aşkenaz Yahudilerini araştırsalar ya da İstanbul’da Sultan Abdülhamit’e şükran ifademiz olan yapılarımızı inceleseler belki de ne denli bir hata yaptıklarının farkına varabilirlerdi. Bazılarımız Cuma akşamının Şabat olmasından dolayı, televizyonun kapalı olması sayesinde bu kâbusu kısmen atlatırken, kulaktan kulağa yayılan, sosyal medyada, mahallede, kahvede kendini hissettiren bu antisemitizm dalgası önü alınamayacak bir tehlikeyi içten içe sızdırmaya devam ediyor. Toplumumuzun bir bölümü “Neden halen ses vermiyoruz?” diye yönetime serzenişte bulunurken, yöneticilerimiz yine her daim iyi niyetle yetkililerle yaptıkları temaslarla bu vahim yanlışa anlayış içerisinde bir dur denilmesini bekliyor. Bu zor günlerde bizlere düşen ise inancımızı kaybetmeden, en zayıf halkamızı dahi içimize alarak birlik olmaktır. Tüm aile coşkuyla Agada’mızı okuyacağımız mutlu bir bayram dilerim. Hag Pesah Sameah!

 

1 Yorum