Küreselleşme kazanır

Alber NASİ Köşe Yazısı
25 Ocak 2017 Çarşamba

ABD başkanlarıyla ilgili hep bir korku olagelmiştir. Obama 2008 yılında seçildikten sonra Obamacare’den bahsetmiş, yıllık geliri 40 bin Amerikan dolarının üzerindeki kesimi zengin kabul etmişti.  Bu durum bazı Amerikalılara “Komünizme mi kayıyoruz?” endişesi getirmişti. Şimdi Trump seçildi ve 20 Ocak’ta koltuğuna oturdu. Söylemleri oldukça sertti ve sert olmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu da yeni bir kaygı dalgası oluşturdu.

ABD halkı özellikle yüzde 50’lik kısmı kaygılarında bir yerde haklı. Ancak ABD’de bir başkanın görev süresi sınırlı ve rejimi değiştirmek pek o kadar kolay da değil. Ancak çok olağanüstü koşullarda çok olağanüstü kişilikler geniş kamuoyu desteğiyle bu kuralları değiştirebilirler. Olabilir mi? Trump’ın kişiliğinde bunu başarması oldukça zor.

Ancak yapabilecekleri biraz da insanlara bağlı. Sosyal medyayı çok iyi kullanan Trump, daha koltuğuna oturmadan kendisine biat edecek patronları, şirketleri bulmuş gibi görünüyor.

Hiç şüphe yok ki Trump haklarını sonuna kadar kullanmaktan çekinmeyecek, hatta haklarını belki daha önce hiçbir başkanın yapmadığı kadar esnetebilecek. Bu arada, yaptıkları hukuka aykırı olsa bile kendisini çok çok iyi savunacak avukatlar ordusu var. Daha önce görev yapmış başkanlar genellikle zengin olmadıkları gibi, başkanlık koltuğuna değişik sermaye gruplarının desteğiyle oturmuşlardı. Trump ise herhangi bir sermaye grubundan destek almadığı gibi daha önceki başkan adaylarına destek veren bir kişilik. Kısaca Trump sermaye grubunun ta kendisi.

Yıllarca başkanların kukla olduğu ve arkalarında sermaye gruplarının olduğu yazıldı çizildi ve bu konuda değişik komplo teorileri ortaya atıldı. Doğruluk payları varsa şu iddia yerinde olacaktır; bu sermaye grupları artık kendi içlerinden birini seçtiler ve resmen yönetime el koydular. Doğru değilse durum daha da ürkütücü bir hal alır. O zaman Trump tamamen başıboş.

Göreve gelmesini beklemeden bazı değişiklikler bölgede hissedilmeye başlamıştı bile. Rusya, Suriye’de daha da fazla özgüven kazanmışken İsrail, İran ile varılan anlaşmanın rafa kaldırılmasını istiyor. Bu arada İsrail, Doğu Kudüs’te yeni yerleşimler açılmasına karar verdi. Trump ile birlikte İsrail, bölgede çok daha güçlü ve daha yüksek sesle konuşan taraf haline gelebilir ki derinlemesine bakılırsa bu durum İsrail ve barış ve hatta süregelen mevcut ‘sessizlik’ için pek de hayra alamet olarak kabul edilmemeli.

Başkan Trump’ın ABD’deki Müslümanları kayıt altına alma, yani bir nevi sicilleme isteği hem saçma, hem tepki çekici, hem de ABD ruhuna aykırı. Buna ilk tepki koltuğa oturmasının hemen ertesi günü kadınlar yürüyüşündeki konuşmalarla da kendini belli etti; “Hepimizi Müslüman olarak kayıt edin!” deniyordu Trump’ın bu ayrıştırıcı söylemine karşı. 

Öte yandan böyle bir bilgiyi edinmek istiyorsa bile, dünyanın en gelişmiş haber alma ve bilgi işleme teknolojilerine sahip ABD’nin istediği kişinin etnik, dini sosyal ve hatta cinsel tercihlerini öğrenmek için vatandaşların vereceği bir sicilleme sistemine ihtiyaç duyduğunu da düşünmüyorum. Bu bilgiler ağırlıklı olarak zaten internette varken ve istendiği taktirde kolaylıkla elde edilebilecekken talep edilmesi tüm Amerikalıları tedirgin etmekten başka bir işe yaramaz. Ancak unutmamalı ki bu daha önce ABD’de hiç yapılmamış bir uygulama değil.

İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD daha da ileri giderek ülkede yaşayan Japon kökenli vatandaşlarını bir nevi toplama kampına kapatmıştı. Toplama kampları isminin çağrıştırdığı kadar kötü koşullara sahip olmasa bile, ABD rüyasıyla bu ülkeye gelen Japonlar için büyük hayal kırıklığı yaratmıştı.

Öte yandan kayıt etme uygulaması Müslümanlara karşı başlayıp Çinlilerle veya Meksikalılarla devam edebilir. Kaldı ki Trump kafayı Müslümanlara takmış gibi görünse de ister istemez esas derdi Çin ve Çinlilerledir.

Unutulmamalıdır ki gelir dağılımdaki eşitsizliğin temelinde vergi adaletsizliği değil ulus devletler ve milliyetçilik yatar. Ülkeler aslında düşman olmayan ülkeleri düşman olarak görerek (veya genellikle işine gelen bazı liderlerce o şekilde gösterilerek) olmayan düşmanla savaşmak için milyarlarca dolar para harcarlar. Bu bağlamda kontrollü küreselleşme ve ulus devletlerin AB gibi yapılar içerisinde entegre edilmesi, düzgün gelir dağılımı için kaçınılmaz olacak. Bu bağlamda Trump’ın bölücü girişimleri oldukça anlamsızlaşacak.

 

***************************