Cebim sıcak kaldı

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
18 Ocak 2017 Çarşamba

Sosyal medyaya bayılıyorum. Bazen bir konu atıyorlar ortaya, sonra da çekiliyorlar. Malum, kar ve soğuk havanın sertçe yaşandığı bir hafta geçirdik. ‘Sokak hayvanlarını donmaktan koruyun; aç bırakmayın’ şeklinde bir slogan atıldı çevreye. Hayret bir olay, insanlarımız genelde çağrılara çabuk tepki vermezler. Bu kez nasıl olduysa, yan sanayi gibi, evlerin, dükkânların önünde kimi kartondan, kimi plastikten ‘kedi evleri’ sıralanmaya başladı. Bir tas su, bir tas kedi maması… Gelip geçen hayvanseverler kedi evlerine bir avuç kuru mama bırakıyor. Hayvanlar soğuktan değil hazımsızlıktan gidecek… Bu sevgiyi ve korumacılığı takdir ediyorum. Öte yandan her sokak kapısı açıldığında şimşek hızı ile apartmanlara doluşan kedilerin girişte konuşlanmalarını ne doğru ne de sağlıklı buluyorum.

Nişantaşı’nda küçük bir park vardır. Her iki sokaktan giriş çıkışı bulunur. Onun için çoğumuz orasını kestirme yol olarak kullanırız. Girişinde de yıllardır kedi evleri yer alır. Konukları hiç aç kalmaz. Bu kez sadece onları değil, köpekleri ve kuşları da düşünen kimi vatandaşlar evlerinde ne kadar bayat ekmek varsa, getirip bırakmışlar. Ekmekler zaman geçince yağan karın ve yerdeki birikintilerin etkisiyle iyice kabarıp yerde kaygan bir zemin oluşturdu. Ne olduğunu anlamayıp üstüne basanların bazıları kaydı, bazıları yollarını değiştirdi. Hayvanseverliğin tanımı bu olmasa gerek. Ekmeklerin üstüne basıldığını gördükçe içim gitti. İnsanlar önce kendilerini eğitmeli.

***

Söz konusu hava durumu sürecinde, gecelik ve pijama satan mağazaya giren bir müşteri, malların üstünde kıvrılıp yatan kedileri görünce yetkili personele giderek durumu şikâyet etmiş. Bundan sonrası medyadan okuduğum üzere film gibi.

Yetkili, konuyu yumuşatmak yerine hayvanseverlikten atıp tutmaya başlamış…

Reklamın iyisi kötüsü yoktur, derler. Ama bu reklamın sonu pek iyi gelmemiş anlaşılan.

***

Haftanın konuyla ilgili diğer bir olayı da cadde üzerindeki bir dükkânda yapmak istediğim alışverişten ‘an itibariyle’ vazgeçmem oldu. Cam kapının iç tarafında kocaman bir paspas vardı. Kapıya yaklaşınca paspasın üstünde boylu boyunca uyuyan köpeği fark ettim.

Kulağında aşılı olduğunu gösteren işaretiyle bir sokak köpeğiydi. Belli ki dükkândakiler ısınsın diye içeri almışlar. Baktım, baktım, ‘iyisi mi uyandırmayayım’ dedim ve uzaklaştım. Cebim sıcacık kaldı.

Bu krizde her müşteri değerli. Tabii ki her canlı da değerli. Ama ortalamayı da doğru tutturmalı.

Güneşli günlere…

***

Ressam / şair Habib Gerez yıllardır sürdürdüğü takvim geleneğini devam ettirip bizleri bir kez daha sevindirdi. Gerez, her birini kendi resimleriyle tamamlar. Biz de hemen ilkini Şalom’un yazarlar odasındaki panoya asarız. Teşekkürler Üstad, sağlıklı yıllarınız olsun.