Fena mı olurdu?

Bugün Edirne Sinagogunun restorasyona ihtiyaç duyduğu noktada da kendimize “Keşke Edirne’de Yahudi toplumunu koruyabilseydik, o zaman zaten o sinagog da bakımsızlıktan bu hale gelmezdi” diyebilmeliyiz. Mesele sadece Vakıfların dini yapılarımızı restore etmesi değil, bu ülkedeki Yahudi toplumunun demografisini çok renklilik için koruyabilmektir.

Mois GABAY Köşe Yazısı
28 Aralık 2016 Çarşamba

Bu yıl Türkiyeli Yahudiler terörün yaratmış olduğu korku ve endişeye rağmen farklı kurum ve sinagoglarında Hanuka Bayramı’nı coşku içinde kutlamaktalar. Şüphesiz bu törenler içerisinde en önemlisi bu yıl ikinci kez topluma açık alanda düzenlenen Ortaköy Esma Sultan Yalısındaki Hanuka kutlamasıydı. Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın öncülüğünde gerçekleşen kutlamaya Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın da katılması bizler için önemliydi. Tıpkı hafta arası Fener Rum Erkek Lisesi’nde Laki Vingas’ın öncülüğü ile gerçekleşen etkinliğe Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın katılması gibi azınlık toplumlarının etkinliklerinin devletimiz tarafından desteklenmesi hepimizi sevindirmektedir.

Ancak tüm bu mutlu tabloya rağmen Veysi Kaynak’ın Türkiyeli Yahudiler için sarf ettiği olumlu cümlelerin yanında, anlamakta güçlük çektiğim bir konuya değinmek istiyorum. Sayın Kaynak güncele ağırlık verdiği konuşmasının bir bölümünde İsrail ile ilişkilerin düzelmesinde Türkiyeli Yahudilerin arabulucu gayretlerini belirttikten sonra, anlaşma ile birlikte Gazze’ye Ramazan Bayramı öncesi gönderilen yardım filosuna değindi. “Lady Leyla Gemisi ile Gazzeli kardeşlerimize yardım gönderdik, fena mı oldu?” sözleri ile devletimizin anlaşma sonrası Gazze’ye yaptığı yardımlara dikkat çeken Kaynak, Yahudi kardeşlerimizle problemlerinin olmadığının da altını çizdi. Ne Gazze’ye gönderilen yardım filosunun, ne de Mavi Marmara olayının Hanuka ile ilgili olmadığını düşünürsek Sayın Kaynak’ın böyle mutlu bir günümüzde neden konuşmasının bir bölümünde bu karanlık günlere değinme ihtiyacı duyduğunu anlamakta güçlük çekiyorum. Ne komşularımıza, ne de yöneticilerimize anlatabildiğimiz bu konu, 2009’dan bugüne gelinen süreçte iki ülke arasındaki gerilim bahane edilerek tavan yapan antisemitizmin hepimizde yarattığı ortak travmadır. Keşke Sayın Kaynak bir yandan göğsümüzü kabartan “Edirne Sinagogu’nu restore ettik” derken, birazdan bahsedeceğim konulara da değinseydi. Fena mı olurdu? 

Günümüzde Ortadoğu’daki birçok ülkenin geldiği noktada farklı zamanlarda Yahudi cemaatlerini, çok renkliliklerini kaybetmelerinin çöküş sebeplerinden biri olduğunu görmemiz gerekir. Tıpkı 1492’de Yahudilerini kaybeden İspanya’nın güçsüzleşmesi gibi, Libya, Irak, Mısır, Yemen, Kuzey Afrika ülkelerinin bir zamanlar yüz binlerle ifade edilen Yahudi toplumlarını Arap milliyetçiliğinin etkisi ile kaçırması hem ekonomik alanda gerilemelerine hem de sanattan bilime birçok değerini İsrail’e göç vermelerine sebep olmuştu. Bugün eğer Arap dünyası İsrail’in kurulması ile birlikte yaklaşık bir milyon Yahudi’yi ülkelerinden kovmasalardı, belki de bambaşka bir Ortadoğu tablosu ile karşılaşabilirdik. İsrail bu Yahudi mültecilere en zor şartlarda dahi sosyal olanakları sağlarken, aynı coğrafyadaki Arap ülkeleri bu değişim esnasında Filistinli mültecilere sahip çıkamadığı için bugün bir anlamda da ‘mülteci’ sorunu ile karşı karşıyayız. Şu an İsrail nüfusunun yarısını bu mülteci Yahudi ailelerinin çocukları oluşturmakta. Ortadoğu’da Yahudi toplumlarını kaybeden hiçbir ülke bir daha iflah olamamıştır.     

Bugün Edirne Sinagogunun restorasyona ihtiyaç duyduğu noktada da kendimize “Keşke Edirne’de Yahudi toplumunu koruyabilseydik, o zaman zaten o sinagog da bakımsızlıktan bu hale gelmezdi” diyebilmeliyiz. Mesele sadece Vakıfların dini yapılarımızı restore etmesi değil, bu ülkedeki Yahudi toplumunun demografisini çok renklilik için koruyabilmektir. Bu bağlamda Balat’ta, Hasköy’de, Anadolu’nun farklı şehirlerinde restore edilmeyi bekleyen sinagoglarımız bir neden değil, bir sonuçtur. Tarih boyu Yahudi toplumlarının bir ülkeden göçü bize kötüye giden bir ivmeyi göstermiştir. Dilerim devletimiz başta antisemitizm ve nefret suçları ile mücadelede göstereceği özverili çalışmaları ile Yahudi toplumunun geleceğe umutla bakabileceği bir ortamın sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Meydanlarda coşku içinde kutlayacağımız nice Hanuka Bayramlarına! Hag Hanuka Sameah!

 

 

********************************