Barış için enerji

Selin SÜAR ORAL Köşe Yazısı
2 Kasım 2016 Çarşamba

2011-2012 yılları arasında İsrail, Doğu Akdeniz havzasında çok önemli bir doğalgaz enerjisi kaynağının varlığını keşfetti. Söz konusu bu kaynağın, İsrail’in en az 50 yıllık enerji ihtiyacını kesintisiz bir şekilde karşılayacağı tahmin edilmekte. O yıllarda Mavi Marmara’dan sonra sekteye uğrayan İsrail-Türkiye ilişkileri aslında bu enerji kaynağının bulunmasından sonra kapalı kapılar ardında yeniden canlandı. Türkiye, bu noktada İsrail’in sahip olduğu enerjiyi pazarlayabilmesi ve Avrupa’ya gönderebilmesi için en güvenilir ülke pozisyonundadır.

Objektif olarak konuya bakılacak olursa Arap Baharı’nı yaşamış ve 1960’ların Türkiye’sine çok benzer siyasi bir görünüme sahip olan Mısır ve iç politik çalkantıların yaşanmaya başlandığı Ürdün, İsrail’in ihtiyaçlarına cevap veremeyecek ülkeler konumundadır. İsrail’in kuzeyinde yer alan Lübnan’la zaten herhangi bir diplomatik ilişkisi bulunmamakta. Güney Kıbrıs Rum kesimi ise Kıbrıs’ın güneyinde olduğundan, bu enerji hatlarının Avrupa’ya iletiminde İsrail’e yardımcı olamayacak pozisyondadır. Her türlü bakış açısıyla konuya yaklaştığımızda bu konuda İsrail’in ihtiyaçlarına cevap verebilecek olan tek ülke yine Türkiye’dir. Geçtiğimiz yaz aylarında çözülen Mavi Marmara krizinin çözüm sürecini hızlandıran en önemli ayaklardan biri de bu enerji konusudur. Ancak Ortadoğu’nun bu küçük, ama dünya siyasetinde etkili olan ülkesinde çok bilinenin aksine herhangi bir doğal enerji kaynağı bulunmamakta.

 Ekonomik gelişmesini tamamiyle bilimsel üretime ve tarımda yenilikçi buluşlara dayandıran bir ülke için Doğu Akdeniz havzasında bulunan enerji kaynağı büyük önem arz ediyor. Bu noktada hemen akıllara İsrail’in sahip olduğu nükleer enerji kaynakları gelecektir, ancak doğal bir enerji kaynağının hemen kullanıma hazır hale getirilmesi ve bir ülkenin enerji ihtiyacını gidermesi nükleer enerji kullanımına kıyasla en fazla tercih edilen bir yöntemdir. Türkiye’nin en önde gelen enerji kuruluşlarından biri, İsrail’de çok yakın bir zamanda en büyük doğalgaz çevrim santralini kurdu. Enerji güvenliğinin çok önemli olduğu günümüzde Türkiye-İsrail ilişkileri Mavi Marmara krizini hızla geride bırakarak enerji alanında ikili işbirliklerini ve ortak uygulamaya alacakları programları süratli bir şekilde hayata geçirmekte. Suriye ve Irak gibi geleceği şu an bile çok karanlık görülen iki Arap ülkesi ve her an için siyasi bir kaosa sürüklenebilecek Lübnan gibi bir ülkeyle komşu olmak İsrail için enerji konusunda atacağı adımları gözden geçirmesine sebep vermektedir.

Olaya hangi açıdan bakarsak bakalım her alanda Türkiye ve İsrail ilişkilerinin daha iyi olması bu iki ülkenin yararınadır. Komplo teorilerinden uzak, demokratik anlamda bilimsel üretime dayanan, ekonomik gelişmeyi hedeflemiş iki ülkenin birlikte çalışması kaçınılmaz olmakta. Belki de doğalgaz kaynağının bulunması, bu süreci hızlandıran ve her iki ülke için de önemli bir sorunu ortadan kaldıran güzel bir sebep olarak karşımızda durmakta.