Biz de demokrasi nöbetindeyiz!

Mois GABAY Köşe Yazısı
3 Ağustos 2016 Çarşamba

zamanları çok iyi hatırlıyorum. Saint-Michel’deki ortaokul günlerim,1990’lı yıllar. Toplumun farklı kesimlerinden gelip belli bir gelir düzeyine erişmiş ailelerin iddialı çocukları arasında onu ilk günlerden fark ediyorum. Ortak özelliklerimiz ikimizin de okula en erken gelen öğrenciler olmamız ve çalışkanlığımız. Annem babamı diyaliz için kliniğe götürmeden evvel mecburen sabahın köründe ilk iş beni Saint Michel’in kapısına bırakıyor. Kışın soğuğuna aldırış etmeden elinde o dershanenin klasörü, yüzünden eksik olmayan ciddiyet ve kazanma hırsı ile dikkatimi çekiyor. Her sabah kısa bir muhabbet sonrası saatin sekize yaklaşıp, arka bahçe kapısının açılmasını bekliyoruz. Zaman geçtikçe o çocukla ilgili daha çok bilgi öğreniyorum. Okulu benim gibi belli bir bursla kazandığını, o insanlardan yardım alıp yurtta kaldığını, ağabeylik, ablalık kavramlarını ve tabii ki onlara kendini her daim borçlu hissedeceğini. Yıl sonu geliyor, iki dost olduğumuzu düşünürken, dönem sonu sınıf birinciliğini onun yerine benim kazanmam arkadaşlığımıza son noktayı koyuyor. Ben tebrik etmesini beklerken, yanıma yaklaşıyor ve o bilindik “Siz Yahudiler” ile başlayan cümlelerini savuruyor. Hani hep sorarlar ya, “Yahudi kimliğiniz yüzünden hiç ayrımcılığa uğradığınız mı?” diye… Sanırım antisemitizmle hatırladığım ilk tanışmalarım da o ortaokul günlerine rastlamıştır. Geçtiğimiz hafta malum örgütün ilişkili olduğu tüm kurumların tek tek kapatıldığını öğrendiğimde aklıma ilk o geldi. Kim bilir okul bittiğinde ne yapmış, hangi kurumda çalışmaya başlamıştır? Okul yıllarında ona destek olan o ağabeyler, ablalar gün gelip kapısını çaldıklarında ne hissetmiştir? Peki ya darbe girişimi akşamı? Dilerim, aradan geçen yıllar ona doğru yolu göstermiş, bu işlere bulaşmamış ve başarıya saygıyı öğretmiş olsun.

Geride bıraktığımız iki haftada farklı günlerde önce Saraçhane, ardından da Taksim ve Beşiktaş meydanlarında düzenlenen demokrasi nöbetlerine katıldım. Beşiktaş’taki demokrasi nöbetinde sosyal medya üzerinden canlı yayında bulunup, ülkemizde yaşanan normalleşme sürecini yurtdışındaki dostlarımızla paylaştım. Şüphesiz o meydanlarda halkımızın coşkusuna katılıp, art arda okunan İstiklal Marşı, Mehter marşları, farklı sanatçıların besteledikleri şarkıları dinledikçe heyecanlanmamak mümkün değil. Uzun bir zamandan sonra hem Türk bayraklarını hem Atatürk fotoğraflarını tekrardan bu kadar bolca meydanlarda görmek hepimize yaşadığımız karanlık geceden sonra bolca ümit ve moral verdi. Gerek cemaat yöneticilerimizin gerekse de dini liderlerimizin demokrasi yürüyüşlerine aktif katılımı ve destekleri de duruşumuzun en net göstergesiydi. Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen halen kimi medya organlarının aradan geçen 17 günde 17 ayrı yazı ile darbe girişimini ‘Yahudi’  ve ‘İsrail’ ile ilişkilendirip, bağlantı kurmaya çalışmalarını ise anlamak mümkün değil. O kâbus gecesinde biz kısık sesler olarak “Yeter artık” diye haykırırken, beraberliğe en çok ihtiyacımız olan şu günlerde toplumun hiçbir kesimini dışlamamamız gerektiğini düşünüyorum. Her ne kadar meydanlardaki şarkılar birlik beraberliğimizi pekiştirse de şarkılar arasında geçen kimi sözler, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı’nın “Ermeni bunlardan daha değerlidir” gibi yaptığı talihsiz açıklamalar hepimizi üzmektedir. Toplum olarak hassasiyetimizin en yüksek düzeyde olduğu, aşırılıktan, fanatizmden her zamandan daha fazla uzak durmamız gereken bir dönemdeyiz. Bu toprakların farklı renklerini oluşturan bizler her zamandan daha kırılgan ve endişeliyiz. Gelin bu zor zamanlarda, içimizdeki çatlak sesleri susturmaya, en azından bu kez bu hain girişim sonrası faturayı komşularımız Yahudi ve Ermenileri rencide edecek şekilde kesmemeye özen gösterelim. Toplumdaki kutuplaşmayı en aza indirip, o meydanları hep beraber doldurabileceğimizi gösterelim. Hep birlikte kuvvetli bir demokrasi duruşunun etrafında kenetlenelim. Tarihin tanıklık ettiği bu büyük Türkiye koalisyonunda ortak sesimiz vicdanlarımızı aydınlatsın: “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.”