Talmud’dan süzülenler

Sevgili okurlarım, uzun bir süre sizlerle paylaştığım Yahudi öykülerinden sonra, şimdi de Talmud’da bahsi geçen ibret verici kısa öykülerden ve kıssalardan bir demet sunmak arzusundayım. Kıssalardan hisse çıkarmak size kalıyor... Keyifli okumalar.

Sara YANAROCAK Kavram
27 Temmuz 2016 Çarşamba

CENNETTEN GÖNDERİLEN HALA EKMEKLERİ

Rabi Hanina ben Dosa, çok yoksul bir adamdı. Her Şabat öncesi, zavallı karısı, ocakta neredeyse hiçbir şey pişiremezdi. Her cuma günü sabahı ocağının üzerine iki kömür tanesi koyardı. Duman yavaş yavaş bacadan tütmeye başladığı zaman, komşuları onun mutfakta bir şeyler pişirdiğini zannederlerdi.

Bir cuma günü edepsiz komşu kadınlardan biri, “Bence o evde hiçbir şey pişmiyor. Gelin bakalım, bu dumanın kaynağını bulalım” dedi. Kapıyı tıklattığı zaman, Rabi Hanina ben Dosa’nın karısı, utancından içerideki odaya gizlenmeye karar verdi. Meraklı komşu aralık duran kapıdan içeriye süzüldü. Bir mucize olmuştu, çünkü fırında pişen mis kokulu iki hala ekmeğinin yanı sıra, yanındaki toprak kase de ağzına kadar yoğurulmuş taze hamurla doluydu. Komşu kadın içeriye doğru seslendi, “Koş koş bana fırın küreğini ver. Ekmeklerin neredeyse yanmak üzere. Onları hemen dışarı çıkarmak gerekiyor” dedi. Rabi Hanina’nın karısı koşarak mutfağa girdi. “Diğer odada işe dalmışım…” dedi.

Din bilgeleri kadının doğru söylediğini iddia ederler. Çünkü aslında kadın mucizelere alışkındır. O yüzden kömürlerin hala ekmeği oluşlarına hiç şaşırmamıştır. O günün akşamı eşine dönerek, “Biz daha ne kadar süre bu yokluğa katlanacağız?” diye sorunca, eşi ona bakarak, “Sence ne yapmamız gerekiyor?” dedi. Kadın, “Dua et, bize de değerli bir şeyler verilsin” dedi.

Rabi bu konuda Tanrı’ya dua etti. Derhal cevabını aldı. Cennetin yüce katlarından aşağıya, rabinin kollarının arasında altından yapılmış bir masa ayağı fırlatıldı. Ayak saf altından yapılmıştı.

O gece uykuya daldığı zaman, Rabi bir rüya gördü. Rüyasında öldükten sonra cennete giden dürüst adamların (hasid), üç ayaklı masalarda yemek yediklerini gördü. O sırada kendisi ve karısı da iki ayaklı bir masada yemek yiyorlardı. Rüyasında karısına şöyle sordu, “Sence diğer dürüst insanlar, üç ayaklı masalarda yemek yerlerken, biz neden bir ayağı eksik olan masada yiyoruz?” dedi. Karısı, “Ne yapmak lazım?” dedikten sonra düşündü ve “O zaman tekrar dua et, sana yolladıkları masa ayağını geriye alsınlar” dedi.

Rabi dua etti ve altın masa ayağı ondan geri alındı.

Din bilgeleri, ikinci mucizenin ilkinden daha önemli olduğuna işaret ederler. Çünkü geleneğe göre Cennet sadece verir, ama geriye almaz.

Babil Talmud’u, Taanit 24 b-25 a

GEMİ

Bir grup insan hep birlikte, bir gemide seyahat ediyorlardı. Aralarından birisi bir matkap alarak kendi etrafında bir delik açmaya koyuldu. Yanındakiler dehşetle,

“Sen ne yapmaya çalışıyorsun?” diye sordular. Adam cevap verdi, “Size ne oluyor? Ben kendi etrafımda delik açıyorum…” Diğerleri, “Ama senin deliğin yüzünden, gemiye su dolacak ve hepimiz birden boğulacağız!” dediler.

Rabi Şimon bar Yohay’1ın dersleri: Midraş Rabba, Vayikra 4:6

AĞAÇ

Bir adam çölde yolculuk ediyordu. Son derece aç, susuz ve bitkindi. Aniden bir vaha gördü. Vahada, mükemmel bir gölge veren, nefis meyvelerle yüklü bir ağaç vardı. Yanında da pırıl pırıl suları çağıldayarak akan bir dere vardı.

Adam lezzetli meyvelerden çokça yedi. Derenin suyundan kana kana içti, sonra da ağacın serin gölgesinin altında harika bir uyku uyudu. İyice dinlendi. Gitmeye hazırlanırken, “Ey ağaç, sevgili ağaç, seni ne ile kutsamamı istersin?” diye sordu. Sonra devam etti: “Seni tatlı meyvelerin için, onların her zaman böylesine tatlı olmaları için kutsayabilir miyim? Yoksa muhteşem gölgen için, mesela derenin, köklerini her zaman sulaması için seni kutsayabilir miyim? Ve yahut seni çok daha iyi bir şey için kutsayabilirim. Tanrı senin ağacından saçılan meyvelerin çekirdekler ile daha birçok ağacın yetişip büyümesine neden olsun” dedi.

Talmud/ Taanit 5b

TİLKİ VE BALIKLAR

Bir zamanlar zalim Roma İmparatorluğu idaresi, Yahudi halkının Tora öğrenmesini yasaklamıştı. Bir gün Pappus ben Judah adlı bir Yahudi adam, Rabi Akiva’yı2 açıklık bir alanda öğrencileri ile birlikte Tora çalışırlarken gördü. Yanına yaklaşarak, “Akiva, hükümet iradesinden korkmuyor musun?” diye sordu. Rabi Akiva ona bakarak, “Sana kısa bir hikâye anlatmak isterim” dedi.

Bir gün tilki derenin kenarından giderken, balıkların korkuyla zıplaşıp derenin dibine daldıklarını gördü. Tilki bir balığa, “Neden korkup kaçıyorsunuz?” diye sordu. Balık, “İnsanlar dereye ağ attılar, bizi avlamak istiyorlar" dedi. Tilki, “Neden karaya çıkmıyorsunuz? Eski zamanlarda olduğu gibi yine hep birlikte yaşayabiliriz” dedi. Balık ona bakarak, “Senin hayvanların en zekisi ve kurnazı olduğunu söylerler, ama sen hiç de zeki değilsin. Hatta budalanın tekisin. Biz balıklar, hayatta kalabilmek için kendi ortamımızda kalmalı ve dış dünyadan gelebilecek ölüm tehlikesi için korunmalıyız” dedi. Akiva hikâyesini bitirdikten sonra adama, “Şimdi biz Yahudiler, aynı şartları kendimize uygulamak zorundayız. Şimdi hep birlikte oturup, Tora çalıştığımızda, Kutsal Kitap’ta dediği gibi (Tesniye 30:20)3 kendi hayatımızın ve günlerinin uzaması için sence bizler bu günkü durumumuz içinde, eğer Tora’yı ihmal edersek, ne kadar zamanımız kalır?”

Talmud, Berahot 61b

Öyküler hakkında notlar

1

Rabi Şimon bar Yohay: (MS 2. yüzyıl)Rabbi Akiva’nın önde gelen müritlerinden Galile’li Yahudi din adamıdır. Geleneksel olarak, Yahudi mistisizminin en önemli yapıtı Sefer ha Zohar’ın (Nur Kitabı) yazarı kabul edilir. Yaşamına ilişkin bilgi azdır. Şimon bar Yohay, Akiva’nın öldürülmesinden sonra, Romalılara karşı olduğunu açıkça ilan etti. İnanışa göre oğlu Elazar’la birlikte 13 yıl saklandığı mağarada hurma ve keçiboynuzu yiyerek yaşadı. Mağaradan çıktıktan sonra kurduğu okulun öğrencileri arasında, birçok özdeyişinin yer aldığı Mişna’yı derleyen Yehuda ha Nasi de vardı. Sanhedrin tarafından elçi olarak Roma’ya gönderilen Şimon, Yahudi ayinlerine getirilen bazı kısıtlamaların kaldırılmasını sağladı. Şimon bar Yohay’ın Meron’da bulunan mezarı, Doğu Yahudilerince ve Hasidi mistiklerince ziyaret edilen bir hac yeridir.

2

 Rabi Akiva ben Yosef: (MS 40-135) Caessaria, İsrail’de doğdu. Haham öğretilerine dayalı Yahudiliğin temellerini atan din adamıdır. Yahudi sözlü şeriatına (alaha) yeni bir yöntem getirerek, Tevrat sonrası ilk şeriat derlemesi olan Mişna’nın temelini atmış, inançları yüzünden Caessaria’da, Romalılar tarafından öldürülmüştür. Sayısız halk destanında Akiva’nın cahil bir çoban olduğu ve 40 yaşından sonra öğrenim görmeye başladığı anlatılır. Bir kaynağa göre,12 yıl yıl süren zorlu öğrenimi sırasında karısı Rahel’den büyük destek gördü. Bu günkü Tel Aviv yakınlarındaki Bene Barak’da bir okul kurdu. Başta Meir ve Şimon bar Yohay olmak üzere kendinden sonraki kuşağın önde gelen din bilginlerini yetiştirdi. Mişna’nın temellerini attı. Bu nedenle Mişna’nın babası olarak adlandırılır.

3

 Tesniye Kitabı: “Ta ki Tanrı’n Aşem’i sevmek, onun sözünü dinlemek, ve ona bağlanmak için, zürriyetinle sen yaşayasın; çünkü senin hayatının ve günlerinin uzunluğu odur; ta ki Rabbin senin atalarına Avraam, Yishak ve Yaakov’a, vermek üzere onlara vaat ettiği diyarda oturasın”. Bap 30:20