Holokost’un hafızasının sesi sustu

Elie Wiesel 1928 - 2016

Dünya
13 Temmuz 2016 Çarşamba

“İnsanlığın ve ahlakın sesi sustu”

 HOLOKOST kurtulanı, Nobel Barış Ödülü sahibi, hayatını 2. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybetmiş Yahudilerin hafızalardaki varlığını sürdürmeye adayan Elie Wiesel, 2 Temmuz Cumartesi günü hayatını kaybetti. Vefat ettiğinde 87 yaşında, New York’taydı. Pazar günü yüzlerce insan Manhattan’ın Yukarı Doğu Yakasındaki bir sinagogda cenazesi için toplandı.

 DÜNYA Yahudi Kongresi’nin Başkanı Ronald Lauder, sinagog dışında bekleyen muhabirlere “Yahudi toplumu için; insanlık için büyük bir kayıp. Çok özel bir insandı ve onu çok özleyeceğiz” dedi.

 

Hayatından kesitler

30 Eylül 1928

Romanya Sighet Marmetiei’de dindar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Elie Wiesel, anne tarafından dedesinden ve kendisine Kabala ile Tanrı’nın hayatın anlamındaki yerini öğreten, sinagoglarının hazanı Moshe Beadle’dan çok etkilendi.

1944 - Gettodan Auschwitz’e

Wiesel, 15 yaşındayken ailesi ile birlikte Sighet’teki bir gettoya gönderildi. Ardından kollarına numaraların kazındığı Auschwitz Birkenau’ya sevk edildi. Elie ve babası Auschwitz III’e bağlı Buna Çalışma Kampına yollandı.

18 Ocak 1945 - Buchenwald

Elie ile babası Shlomo, babasının dövüldüğü ve o ayın sonunda hayatını kaybettiği Buchenwald’e götürüldüler.

11 Nisan 1945 - Özgürlük

Amerikan ordusu Buchenwald’a girdiğinde Wiesel hastaydı. Hastanede birkaç hafta yattıktan sonra bir grup yetim çocukla birlikte Fransa’ya gönderilebildi.

1948-1951 - Paris

Wiesel Paris’te Sorbonne Üniversitesinde edebiyat, felsefe ve psikoloji eğitimi aldı. Burada gazetecilik ve yazarlığa büyük ilgi duydu.

1955 - New York’ta muhabirlik

Elie Wiesel ‘Gece’ adlı kitabında anılarını kaleme aldı. 1952 Nobel Edebiyat Ödüllü yazar François Mauriac tarafından yüreklendirilen Elie Wiesel, anılarını Yidiş dilinde yazdı. Daha sonra kitap kısaltılarak 1960 yılında ‘Gece’ adıyla yayınlandı.

1965 - Aktivist Wiesel

Wiesel, siyasi aktivist olarak Sovyetler Birliğine gitti. Oradaki deneyimlerini, Sovyet Yahudileri ile ilgili izlenimlerini, 1966 yılında yayınladığı kitabı ‘The Jews of Silence’ (Sessizliğin Yahudileri) adlı kitabında paylaştı.

1978 - Holokost’u Anma Komitesi

Elie Wiesel, Holokost Anma Komitesi’nin kurucu başkanı olarak altı yıl hizmet verdi.

1986 - Nobel Barış Ödülü ve İnsanlık İçin Elie Wiesel Vakfı

10 Aralık 1986’da Nobel Barış Ödülü’nü aldı. Ödülden kazandığı parayı kullanarak İnsanlık İçin Elie Wiesel Vakfı’nı (Elie Wiesel Foundation for Humanity) kurdu. Hümanist vakfı kurarken amacı etnik çatışmalar gerçekleştirmek ve nefret sorunlarını tespit etmekti.

6 Kasım 2006 - Wiesel’e şövalyelik

İngiltere tarafından Wiesel’e Holokost eğitimine katkılarından dolayı şövalyelik payesi verildi.

 

WIESEL neden  İsrail’de  yaşamadı?

Birçok Holokost  kurtulanı, o dönemde  yeni kurulan İsrail  Devleti’ne doğru yola  çıkarken, Elie Wiesel  neden bu yolu seçmedi?

Elie Wiesel, Buchenwald Kampının müttefiklerce kurtarılmasının ardından kamptan çıkarak Paris’te yaşamaya başladı. Kasım 1947’de Birleşmiş Milletler’in toprak taksimi yasa tasarısını benimsemesinin ardından Yahudi kardeşlerinin bir devlet kurmak için mücadele ettiği topraklardan daha fazla uzak kalamayacağını hissetti. Paris’te İsrail Devleti kurulmadan önce yer altında faaliyet gösteren Yahudi ordusu Hagana’ya kaydolmak istedi. Ancak başvurusu reddedildi.

14 Mayıs 1948’de, İsrail’de savaşan askerlere katılmak için gönüllü toplamak amacıyla kurulan Paris’teki İsrail askerlik şubesine başvurdu. Ancak Wiesel’i muayene eden doktor onu fiziksel olarak uygun bulmayarak başka zaman yeniden başvurmasını önerdi.

Wiesel, İsrail kurulmadan önce yer altı faaliyetlerinde bulunan İrgun örgütünün Paris’te yayınlanan haftalık gazetesinde tercüman ve editör olarak çalışıyordu. Wiesel anılarında gazetede çalışmaya başlayana kadar Yahudilerin İsrail’deki savaşı hakkında hiçbir şey bilmediğini dile getirmişti. 1948 senesinin haziran ayında, David Ben Gurion ve hükümetinin emriyle yeni oluşmakta olan İsrail Savunma Güçleri, silah ve yeni göçmenleri taşıyan bir Irgun gemisini batırdı. Bu olay tarihe Altalena Olayı olarak geçti. İşte 1948’in o haziran ayında, Elie Wiesel ilk makalesini yazdı: “Tüm Nehirler Denize Akar.” Makale akıl almaz Altalena trajedisi hakkında kurgusal bir eleştiri yazısıydı. “Bunu yalnızca bir trajedi olarak değil, bir suç, özellikle bir cinayet ve hıyanet suçu olarak gördük” diyordu makalede. Bu kanlı olay aynı zamanda Wiesel için bir dönüm noktası oldu, denilebilir. “Cehennemden kurtulup onlarla birlikte savaşmaya gelen kardeşlerine ateş eden iyi Yahudilere, doğrusunu söylemek gerekirse Yahudi askerlere, hatta Yahudi kahramanlara karşı bir öfke” oluştu.

İsrail’in kuruluşunun hemen akabinde Irgun’un Paris’te basılan gazetesinin yayını durduruldu. Bunun üzerine Wiesel, Fransız bir yayın grubu ile bağlantıya geçti. Bu yayın grubu da Wiesel’i muhabiri olarak İsrail’e gönderdi. Wiesel’in görevi Holokost’tan kurtulan yeni göçmenlerin İsrail’e varışları ve İsrail’de nasıl kabul gördükleri ilgili yazılar yazmaktı.

Wiesel’in yeni göçmenlerden dinledikleri çok acımasız hikâyelerdi. “İsrailliler bizi sevmiyor. Bizi kabul etmek istemiyor” demişti yeni gelenler. Lodz’dan bir öğretmen, “Biz buraya aşağılanmadan kaçma umuduyla gelmiştik” diye duygularını dile getirmişti. Radom’dan bir tüccar ise “İsraillilerin gözünde ben bir insan enkazıyım” demişti. Wiesel makalesinde İsrailli Yahudilerin ileri sürdüğü şu sözlere de yer vermişti: “600 binimiz altı tane donanımlı Arap ordusunu yendik. Altı milyonunuz sizi koyunlar gibi kurban etmelerine izin verdiniz?” Wiesel bu makalesini bir soruyla bitirmişti: “İsraillilere nasıl anlatabilirsiniz? Onlara anlamadıklarını ve hiçbir zaman anlayamayacaklarını nasıl söylersiniz?”