2015 yılının mart ayında Kudüs’teki onur yürüyüşüne bıçakla saldıran, bir kişiyi öldüren ve altı kişiyi yaralayan ultra-Ortodoks kişi, müebbet hapis ve para cezasına çarptırıldı. Mahkeme olayda polisi de ihmal ile suçlarken saldırgan mahkemeyi tanımadığını ve pişman olmadığını söyledi.
Geçen sene Kudüs’te yapılan LGBTT onur yürüyüşünde bir kişiyi öldüren ultra-Ortodoks İsraillinin davası sonuçlandı.
Yahşi Schlissel 2015 Mart’ında Kudüs’te yapılan yürüyüşe bıçakla saldırmış, 16 yaşındaki Shira Banki’nin ölümüne, altı kişinin daha yaralanmasına neden olmuştu. Bu vahşi saldırı İsrail’deki Ortodoks çevreler dâhil olmak üzere hem İsrail toplumunun birçok kesiminden hem dünya kamuoyundan büyük tepki aldı. Sanığın yine 2005’te yapılan Kudüs onur yürüyüşünde 3 kişiyi bıçakladığı ve yaralama suçundan 10 yıl hüküm giydiği, geçtiğimiz seneki saldırıdan hemen önce cezasının biterek salıverildiği ortaya çıktı.
Söz konusu davayı değerlendiren Hâkim Nava Ben-Or sanığın gaddar ve kalpsiz olduğunu ve ne Kudüs ne de başka bir yerin sokaklarında dolaşmasına artık izin verilmemesi gerektiğini belirtti.
Schlissel bir cinayet, altı cinayet teşebbüsü ve adam yaralama suçlamasından hüküm giydi. Ceza olarak müebbet habis, üzerine 31 yıl hapis cezası ve 2.064.000 İsrail Şekeli (Yaklaşık 1,55 milyon TL) para cezasına mahkûm oldu.
Mahkeme kararında İsrail polisinin de olayda ihmali olduğuna da değinerek İsrail polisini eleştirdi. Sanığın olay öncesinde Kudüs ve Modi’in Illit’te başka Ortodoks Yahudilerin de saldırıya katılmasını istediği ve olay günü 15cm’lik bir bıçak satın aldığı ortaya çıktı. Mahkeme, sanığın oluşturduğu tehdide rağmen hemen olaydan önce salıverilmesinde ve insanlara saldırabileceği bir noktaya kadar gelebilmesinde İsrail polisinin hatası olduğunu belirtti. Mahkeme belirli suçlardan hüküm giyen mahkûmların salıverilmelerinden sonra kontrol altında tutulabilmesi için bir kanun geçirilmesi için İsrail parlamentosu Knesset’e çağrı yaptı.
Schlissel hüküm giymesinin ardından pişman olmadığını beyan etti. Sanık duruşmalar sırasında da mahkemenin yetkisini tanımadığını, sadece Tanrı’nın otoritesini tanıdığını belirterek mahkemede ifade vermeyi ve bir avukat tarafından temsil edilmeyi reddetti.
