Kaybolan yıllarımı verseler

Bu hafta adada önemli bir halk oylaması var. Son anketlerde Avrupa Birliğinde kalalım diyenler öne geçtiği için pound, Japon Yeni, dolar, Euro’ya karşı pazartesi günü itibarı ile kaybettiği değerini yüzde 2’ler seviyesinde tekrar kazanmaya başladı. Euro/dolar paritesi tekrar 1,13 seviyelerinin üzerini gördü. Altın 1.300 doların altına indi.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
22 Haziran 2016 Çarşamba

Sezen “dönüşü yok beraberce karar verdik ayrılmaya” dediğinde kaybolan yılların hesabını şarkıyı dinleyen herkes yapmaya başlar. İngilizler içinse ayrılsalar da ayrılmasalar da kaybolan yılların hesabını çıkarmak zor. Her ne kadar Euro bölgesine dâhil olmasalar da, trafikte soldan gitseler de Londra’nın havası puslu. Kalsa sadece Yunanistan’ın borcu 300 milyar Euro’nun ve GSYİH’nın yüzde 177 üzerinde, gitse gümrük birliğini nasıl çözeceği meçhul, 33 milyar pounda yaklaşan cari açığını, 66 milyar pound dış borcunu nasıl kapatacak? Yani 150 milyar dolara yaklaşan bir dış borç bakiyesi ensesinde boza pişiriyor. İnsan sormadan edemiyor, güneş batmayan Birleşik Krallıkta, sanayi devrimini de başlatan, dünya müzik piyasasına ve Londra finans piyasası ile paraya yön veren bir ülke nasıl oldu da bu hale geldi?

İngiltere’de milletvekiline yapılan saldırı sonrası Brexit kampanyasını sona erdiren muhalefetin etkisi ile anketlerde durum tekrardan birliği tercih edenler lehine döndü. Perşembe günü akşamı itibarı ile ‘gitmek mi zor kalmak mı zor’ diyecek olan İngilizler, tüm dünya piyasalarına FED FOMC toplantıları gibi bir gece yaşatacak. İngiltere’de başta Hazine yetkililerinin “küçülürüz, daralırız, resesyona gireriz” gibi ‘Alacakaranlık Kuşağı’ hikâyeleri olmak üzere, “Türkiye birlik üyesi olacak, Avrupa ve İngiltere’yi Türkler işgal edecek” dâhil her türlü negatif söylem dile getirildi.

Peki, gerçekten ekonomik durum ne? Önce Türkiye ile İngiltere’yi karşılaştıralım.

GSYİH büyümesinde haziranda son üç çeyrekte Türkiye yüzde 08 (binde sekiz) ile İngiltere’nin iki katı büyümüş. Yıllık bazda Türkiye yüzde 4,8, İngiltere yüzde 2 büyümüş. İngiltere ekonomisi 3 trilyon dolar, Türkiye ekonomisi 800 milyar dolar seviyesinde. Kişi başına düşen milli gelir İngiltere’de 41 bin, Türkiye’de 9 bin dolar seviyelerinde. İngilizlerin nüfusu 65 milyon, Türkiye’nin 78 milyon seviyelerinde. Senaryo gereği Türkiye nüfusunun yüzde 20’sinin tamamı olası bir serbest dolaşım kararı ile İngiltere’ye gitse, İngiliz halkının ek 15 milyon nüfus ile kişi başına düşen milli geliri 32 bin dolara geriliyor ki, aradaki fark ile Türkiye’deki kişi başına düşen milli gelir kadar, halen Türkiye’dekinin dört katı. Yani, matematiğe biraz hâkim olan bir İngiliz vatandaşının sadece bu açıdan dahi korkması için bir gerek yok. İngiltere’de işsizlik oranı yüzde 5, Türkiye’de ise yüzde 10,1. Enflasyon oranı Türkiye’de yıllık yüzde 6,58, İngiltere’de ise yüzde 03. Kamu borcunun GSYİH’ya oranı İngiltere’de yüzde 89, Türkiye’de yüzde 33. Yani, bir gün İngiltere hükümeti “haydi bakalım değerli vatandaşlarım borcu sizlerden tahsil edip ödeyeceğiz” derse İngiltere’de kişi başına düşen milli gelir reelde yıllık 4 bin dolar altına inerken bir Türk vatandaşının aynı şekilde arındırılmış yıllık gelirine sahip olacaktır. Özetle, reel olarak aynı gelir seviyesine sahip Türk vatandaşlarının ekonomik olarak İngiltere’ye gitmemesi için bir sebep daha. Üstelik devamlı yağmur yağıyor ve sis var. Mis gibi Ege, Anadolu varken Sherwood Ormanlarında bir cazibe olsaydı, Didim ve Gümbet İngiliz vatandaşları ile dolmazdı. Döviz rezervleri her iki ülkenin de aynı seviyelerde, 140 milyar dolara yakın. Altında ise Türkiye’nin 479, İngiltere’nin 310 ton rezervi bulunuyor. Cari açığın GSYİH’ya oranı İngiltere’de –yüzde 5,2, Türkiye’de ise –yüzde 4,5. Devlet bütçesindeki açığın GSYİH’ya oranı –yüzde 4,4, Türkiye’de ise –yüzde 1,2. Yani, İngiliz halkını korkutan politikacıların kendi ekonomik başarısızlıklarını örtmek için AB’de kalmak istemesi ve Türkiye’yi bahane etmesi gibi bir durum var ortada. Fakat tüm bu gerçekler kaybolan yıllar içerisinde bir gün elbet hatırlanacak, o zaman İngiliz vatandaşları “dönüşü yok beraberce karar verdik” derken yapacakları bilanço hesaplarında Sezen’in büyüsünü anlayacaklar. Yani, müzikse burada da var.

Şimdi İngilizleri Avrupa Birliği’nin rakamları ile baş başa bırakalım

Euro bölgesinin işsizlik oranı Türkiye ile aynı yüzde 10,2. GSYİH büyüme oranı yüzde 1,7. Kişi başına düşen milli gelir 32 bin dolar (Avrupa Birliği genelinde ise 30 bin dolar). Enflasyon oranı –yüzde 0,1 ile negatif yani deflasyon var. Kamu borcunun GSYİH’ya oranı yüzde 91 seviyesinde (AB ortalaması yüzde 85). Genç işsizlik oranı yüde 21. Cari fazla 40 milyar dolar civarında. Devlet bütçesinin GSYİH’ya oranı –yüzde 2,1 (AB ortalaması –yüzde 2,4).

Bu rakamlar ışığında İngilizlerin işi gerçekten zor. Kalsalar Avrupa’daki işsizlik ve negatif büyüme ile yüzleşmek zorundalar, gitseler cari açıkla ve bütçe açığı ile boğuşmak zorundalar. AB’yi kurarken alınan Maastricht ekonomik kriterlerini tutturan kurucu üye ülke yok. Üzüm üzüme baka baka kararmış gibi bir birlik var ortada. Bir daha hatırlatmak lazım ki, bu kadar kötü ekonomik veri ile ortada tek bir gerçek var ki “alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste”. Belki Bodrum Gümbet’te vakit ayırıp Sanat Güneş’imizin evini ziyaret edenler, Sir Elton John kadar bizim de müzik yapabildiğimizi görür. Sezen’le “git, git, gitme dur ne olursun” diye söze başlayıp Zeki Müren ile “gitme sana muhtacım ve biz ayrılamayız” diyen AB’ye “elbet bir gün buluşacağımızı” ama ekonomik performans noktasında “şimdi çok uzaklarda” olduğumuzu anlatırlar.