Bankacılık, sigortacılık ve sermaye piyasası sektörlerimiz

Ülkemizde GSYİH’ya göre kıyaslandığında bankacılığın payı diğer finansal hizmetlere göre çok daha baskındır. Sonra sırası ile sermaye piyasaları ve sigortacılık gelir. Bankacılığın konsolide bilançosunun aktif büyüklüğünün GSYİH’ya oranı 2015 sonu itibarı ile yüzde 121 oldu. Son veriler ışığında bu üç sektörü kısaca özetlersek tasarrufların ve sermayenin tabana yayılmasının ve varlıklarımızın risklere karşı korunmasının önemine değinmiş oluruz.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
1 Haziran 2016 Çarşamba

Birçok finansal hizmetin yönetim merkezi İstanbul, güçlü ekonomimizin sürdürülebilirliğinin teminatı olarak aynı zamanda Finans Merkezi (adayı) olarak tasarruf, krediler, yatırımlar üzerinden sermayenin tabana yayılması ve risklerin yönetimi adına köprü, yabancı fonlar için bir cazibe noktasıdır. Tüketici finansmanı, factoring, leasing, operasyonel filo kiralama, portföy yönetimi, gayrimenkul yatırım ortaklığı, yatırım ortaklığı ve fonları, katılım bankacılığı, foreks ve aracı kurumlar,  bireysel emeklilik, sigortacılık, bankacılık finansal hizmetler olarak farklı finansal ürünler ile bu gelişimin bir parçasıdır. Ülkemizde bu çeşitliliğe rağmen GSYİH’ya göre kıyaslandığında bankacılığın payı hâlâ diğer finansal hizmetlere göre çok daha baskındır. Sonra sırası ile sermaye piyasaları ve sigortacılık gelmektedir. Bankacılığın konsolide bilançosunun aktif büyüklüğünün GSYİH’ya oranı 2015 sonu itibarı ile yüzde 121 olmuştur.

Son veriler ışığında bu üç sektörü bu yazımızda kısaca özetlersek tasarrufların ve sermayenin tabana yayılmasının ve varlıklarımızın risklere karşı korunmasının önemine değinmiş oluruz. *

OECD üye ülkeleri içinde tasarrufları en düşük ülke olduğundan, alınan önlem ve kararlar kapsamında Bireysel Emeklilikte ve Çeyiz Hesabında çeşitli katkı payları ile özendirici çalışmalar yapılıyor. Keza, ticarete doğrudan taraf olması ve finanse etmesi açısından katılım bankacılığının bankacılıktaki payının en az yüzde 15 olması hedeflendi. Cari açığın düşürülmesi adına kredi kartlarında 9 taksit ve elektronik eşyada 0 taksit uygulamaları ile tasarrufların desteklenmesi bankacılık sektörünün kârlılığı üzerinde ve ekonomik büyüme oranında bir yan etki yarattı.

Bankacılıkta 53 bankanın 12.276 şubesi ve 216.532 personeli bulunmakta. Kredilerin bilançodaki payı yüzde 63 iken mevduatların yüzde 53’dür. Mevduatların krediye dönüşüm oranı yüzde 119 olmuştur. Yıllardır bilançolarda süren mevduatların vade ve tutar uyumsuzluğu sorunu orta gelir tuzağındaki milli gelirin de bir sonucu şeklinde tasarrufların azlığından kaynaklanmaktadır. Bankalar bu farkı kendi banka bonoları ile giderme yoluna da gitmekteler.  Faiz dışı gelir kalemlerinde sektör uzun zamandır negatif bakiye arz etmekte. Yani, ağırlıklı finansal tüketicilerin şikâyet ettiği bankacılık hizmet geliri kalemlerinde, komisyon ve ücretlerde bankalar faiz dışı giderleri nedeni ile zarar etmekte. Bu farkı faizli ürünlerle kompanse ediyorlar. Buna rağmen sermaye kârlılığı ve aktif karlılığı Mart 2016’da hafif artmış olsa da genelde düşmeye devam ediyor. Kredilerde ticari ve kurumsal ölçekli kullanımların payı yüzde 48, KOBİ kredilerinin payı yüzde 26’dır. Bireysel krediler içerisinde konut kredisinin payı yüzde 38’dir. 2013 yılından bu yana cari açığa yönelik alınan taksit sınırlaması önlemi ile kredi kartlarının hacmi aynı seviyede kalmıştır. Kredilerde takibe dönüşüm oranı 2010’dan sonra ilk defa yüzde 3,29 ile yüzde 3’ün üzerine çıkmıştır. Sermaye yeterliliği oranı yüzde 15,49 seviyesinde, olması gerekenin iki katı seviyesindedir. TCMB’nin faizlerde sadeleşmeye gitmesi ve düşürme ihtimali ile krediler üzerinden aktif bazlı büyüme beklentisi sektöre ve ekonomiye canlılık verecektir. Öte yandan 80 milyar TL civarında olan bilanço içi döviz yükümlülükleri (açık pozisyonu) açısından faizlerin hızlı düşmesi halinde kurda yukarı doğru bir hareketlenme ile kârlılıkta yaratabileceği olumsuz senaryo durumunun sektör ve karar vericiler tarafından dikkatle ele alınması gerekecektir.

Sigortacılık sektöründe durum

Sigortacılık sektöründe ise bankacılık sektörünün mevduat vade yapısı ve mevduatın krediye dönüşüm oranı gibi bazı yapısal gelişim alanları bulunmakta. Öncelikle teknik kârlılık yani faaliyet kârlılığı daha çok finansal getiriler ile sağlanmakta. Elementer sigortacılık sektöründe ise kasko ve zorunlu trafik poliçelerinin prim üretimi neredeyse sektörün toplam prim üretiminin yarısı kadardır. 18 sigorta çeşidinden 5 tanesi sektörün poliçe prim üretiminin yüzde 90’ını oluşturuyor. Hukuksal koruma ve kredi sigortaları geçen seneye göre ciddi oranda düştü. Hayat poliçelerinde ilk 10 şirket sektörün prim üretiminin yüzde 85’ini, elementer sigortada ise yüzde 74’ünü gerçekleştirmekte. Hayat ve hayat dışında ilk 20 şirket 63 şirket arasında yüzde 85 pazar payına sahiptir. 53,6 milyon poliçe adedinden yaklaşık 4 milyon tanesi sağlık/hastalık poliçesidir. Hayat poliçelerinin sayısı ise 3 milyon adet seviyelerindedir. Bunun yaklaşık 2 milyon adedi krediler kapsamında yapılanlardır. Özetlersek, Türkiye’de sigortacılık sektörü açısından bu rakamlar bir fırsat sunmakla beraber yapısal olarak farklı yaklaşım ve stratejiler gerektirmekte. Maden çalışanları zorunlu ferdi kaza poliçe sayısı 2.247 adettir. Toplam kaza poliçe sayısı 5 milyon civarındadır. Yani, ülkemizde vefat ve kaza noktasında kadercilik anlayışının daha yüksek olduğunu iddia etmek zor olmaz. Buna rağmen, sektörde elementer sigortacılık zararda, hayat ve emeklilik şirketleri ise bu kısıtlı sayıdaki hayat poliçelerinden dolayı kârlı durumdadır. Ürün bazında bakıldığında ise sektördeki 5 poliçe tipinde de teknik kârlılık bulunmuyor.

Borsa İstanbul için gelişim alanları çok

Borsa İstanbul’a baktığımızda ise sermayenin tabana yayılması ve şirketlerin krediler dışında uzun vadeli fona kolay ulaşabilmesi açısından gelişim alanlarının çok olduğu görülmektedir.

Mayıs 2016’da BİST’in pay piyasası pazar değeri 206 milyar dolar oldu. Facebook 341 milyar dolar piyasa değeri ile yaklaşık 1,5 BİST büyüklüğünde. AT&T, Procter Gamble, Pfizer piyasa değerleri yaklaşık olarak BİST kadar. Bu şekilde endeks değişken olmakla birlikte GYSİH’nın yüzde 28’i civarında denk gelmektedir. Bu gelişmiş borsalarda yüzde 70’ler seviyesindedir. Fiyat kazanç oranı 11,69, temettü verim oranı yüzde 2,24’dür. Bu son iki oran niye küçük veya kurumsal yatırımcının uzun vadeli pay senedi yatırımı yapmadığının da aslında bir cevabıdır. Enflasyonun altında bir getiri oranı nedeni ile daha çok al-sat ile getiri maksimizasyonu hedeflenmekte. SPK’ya göre 416 şirket çeşitli piyasalarda işlem görmektedir. 461 adet kote şirket sayısı ile Tel Aviv Borsasının altındadır. 1 milyon yatırımcının yaklaşık 10 bin tanesi yabancıdır. Ancak yabancıların payı yüzde 63 seviyesindedir. 46 portföy yönetim şirketi, 92 aracı kurum bulunuyor. Bankalarla beraber aracı kurum sayısı 137 adet olmakta. 407 yatırım 250 tane emeklilik fonu bulunuyor. Pay senedi piyasası BİST’in içinde yüzde 80’in üzerinde payı olan Borçlanma Enstrümanları Piyasasından sonra geliyor.

Görüldüğü üzere, gelişim adına finansal hizmetler sektörünün bankacılık dışındaki alanlarında kat edilmesi gereken daha çok başlık (ürün, kanal) bulunuyor.

 

*http://www.bddk.gov.tr/WebSitesi/turkce/Raporlar/TBSGG/15178tbs_temel_gostergeler_mart_2016.pdf

*http://www.tsb.org.tr/resmi-istatistikler.aspx?pageID=909

*http://www.tsb.org.tr/gelir-tablosu.aspx?pageID=911

*http://www.borsaistanbul.com/veriler/verileralt/aylik-konsolide-veriler

*http://www.spk.gov.tr/apps/aylikbulten/index.aspx?submenuheader=-1