“İsmim Beni değil Bünyamin

“İsmim Beni değil Bünyamin

Gençlik - Eğitim 0 yorum
9 Mayıs 2016 Pazartesi

Beni YANAR

İnsana okul, dertlerinden kurtulması için verilmiştir” demiş Tolstoy. Güzel de söylemiş aslında. Fakat Türkiye’de bir Yahudi için okumak, okula gitmek ve okul seçmek başlı başına bir dert haline gelmiş durumda. Ülkemizin tek bir Yahudi Okulu var. Bu okulda sadece Yahudi cemaati mensupları bir arada okuyor. Cemaatin birbirini tanıması, yakınlaşması için önemli bir ortam olsa da, liseden sonra bu düşten uyanmakta güçlük çekiyor her Ulus Musevi Lisesi mezunu. Okul hayatı boyunca dini, geleneği, kafa yapısı birbirine benzeyen ve antisemitizmden uzak yaşayan gençler, üniversiteye adım attıkları anda afallıyor, deyim yerindeyse elini ayağını nereye koyacağını bilemiyor.

Özellikle devlet üniversitelerinde politik görüş ayrımı arkadaş gruplarında daha belirleyici oluyor. Yetmiş beş milyonu aşkın insanın içinde bir aile şeklinde yaşamaya alışık Yahudi gençlerinin zorlukları bu dönemde gitgide artıyor.

Avi’ler Ali’lere, David’ler Davut’lara dönüşüyor haliyle. “Liseyi nerede okudun?” soruları hep tedirginlikle karşılanıyor. Ya isteksizce bir Musevi Lisesi lafı çıkıyor sesi çok yükseltmeden ya da herhangi bir düz lise ismi uyduruluyor kafadan. ‘Vaziyo’ boş konuşan insan, ‘yabasta’ yetere evriliyor. Diliminiz ucuna gelen isimleri, Ladino kelimeleri hep kaygıyla geri itiyoruz.

Kendi adıma konuşacak olursam, üniversite derslerinde öğretmenin adımı sormaması için pek söz almamaya özen gösterir oldum. Her ne kadar kimliğimin en büyük hazinem, dinimin en büyük şansım olduğunu düşünsem de, bazı zamanlar kimliğimi gizlemek en doğrusu gibi geliyor. Bu sebepten ötürü Musevi Lisesindeki Beni artık yok. Ulus Lisesi mezunu Bünyamin var üniversite sınırları içinde.

Cemaat okulundan çıkıp devlet üniversitesine girdikten sonraki süreç benim için de bir hayli sancılı geçti. İlk olarak herkese karşı korumacı bir tavır sergiledim ve ilk aylarda pek arkadaş edinemedim. Fakat sonra kimliğimi gizleyerek yaşayamayacağımı, dinimle, kültürümle bir bütün olduğumu kavradım. Arkadaş ortamına girdikten sonra ismimin neden Beni olduğunu soranların önceki hal ve hareketlerinden bir portfolyolarını çıkartıp, ona göre cevap verdim.

Türkiye’de bir Yahudi olarak yaşamak çoğu zaman çift kartvizitle gezmek anlamına gelir. Gözünüzün tuttuklarına başka, tutmadıklarına başka bir kişi olarak yaklaşmak gerekiyor. Özel üniversitelerde bu zorunluluk yok mu? Tabi ki var. Fakat politik açıdan hem öğrenci hem de öğretmenler genelde özel üniversitelerde daha oluyor. Politikayla Türkiye Yahudi’si olmanın ne alakası var diyecek olursanız, bir kişinin dini ve etnik kökenini gizlemesinde, saklamasında politik nedenlerin etkili olması da elbet başka bir felakettir ve bu durumun bazı kişilerce ‘halkın desteğini alma’ uygulaması olması bir hayli üzücüdür.

Bu durumlarda her bireyin çözüm yolu farklıdır. Kimisi ne pahasına olursa olsun kimliğini gizler, kimisi sadece güvendiklerine açar geçmişini, hayatını. Bunu kişiliğinden ödün vermek olarak görmemek gerekir. Zira yaşam hakkı kutsaldır ve sizi bu hakkınızı rahatça yerine getiremeyecek durumlara sokacak insanlardan kaçınmak gerekir.

Geçim derdi, iş bulma sıkıntısı, açlık, insan için elbet çok önemli sorunlardır. Fakat birey kendi geleneği ve dogmaları doğrultusunda hareket etme konusunda ikilemlerde kalırsa bunalım kaçınılmazdır. Kişisel fikrim önyargısız, koşulsuz insanları tanımak ve kendini doğru bir biçimde tanıtmaktır. Eğer siz kendinizden emin ve güçlü olursanız, insanlarda sizi nereden geldiğinize, ‘kimlerden’ olduğunuza göre yargılamayacaktır eminim.

Öncelikle kendi kimliğimizi iyi bilmeliyiz ki bize önyargıyla yaklaşan insanlara en doğru cevabı verebilelim, kafalardaki putları kırabilelim, tekrardan Avi, Davit, Beni olabilelim. “Sizinkiler yine şunları bunları yapmış” diyerek İsrail’in dış politikadaki tüm hareketlerini bizim yönlendirdiğimizi sananlara karşı bir çift lafımız olsun. Bilinçlenelim, kenetlenelim ve Türkiye sınırları içerisinde eskiden olduğu gibi kardeş gibi yaşayabilelim.


2 Yorum