Fransız kaçağın İsrail macerasını anlatan film ortalığı karıştırdı

Doğup büyüdüğü Fransa´da pek çok tanınmış bankacı ve işadamını dolandıran Gilbert Chikli´nin hikayesi beyaz perdede

Rakela PALOMBO Dünya
16 Mart 2016 Çarşamba

Fransa'nın en meşhur suçlularından 50 yaşındaki Chikli, toplamda sekiz milyon dolardan fazla paralarını çarptığı düzinelerce kurbanını telefonla dolandırmaktan yargılandığı Paris mahkemesinde geçtiğimiz mayıs ayında yedi yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Telefonla kurbanlarını dolandırdığı 2005-2006 yılları arasında Chikli, İsrail'de yaşıyordu.

İsrail ve Fransa arasında suçluları iade etme konusunda bir anlaşma bulunmadığından, mahkeme hükmüne rağmen Chikli, İsrail'de hâlâ özgür bir adam olarak yaşamakta.

CHİKLİ’NİN HİKÂYESİ MERCEK ALTINDA

Günümüzde ise Chikli'nin hikâyesi, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın kız arkadaşı Julie Gayet'nin de rol aldığı  ‘Je Compte Sur Vous /Size Güveniyorum/ Thank You For Calling’ adlı Fransızca bir filmin çekilmesiyle yeniden mercek altına alınıyor. Film, Fransa'dan İsrail'e göçün yükselişe geçtiği bir dönemde, suç geçmişi veya cezaları olan Fransız Yahudilerinin temize çıkmak ve kaçmak için de İsrail'e göç ettikleri iddiasını gündeme getirerek adı geçen her iki ülkede de büyük ilgi uyandırıyor.

Chikli'nin kurbanlarını İsrail’deyken telefonla arayarak kendisini yardımına ihtiyacı olan bir gizli servis ajanı olarak veya kurbanların çalıştığı finans kuruluşunun yöneticisi olarak tanıtmıştı. Kurbanlarının güvenlerini kazanan, gerek zayıf noktalarından gerekse kibirlerinden faydalanan dolandırıcı, onları müşterilerine ait hesapları boşaltmaya ikna etmişti.

Kurbanlarından birini görmediği birine bir umumi tuvalette paravanın altından 400 bin dolar teslim etmeye dahi ikna etmeyi başaran Chikli, bu tekniklerin karşısındakini gizli ajan yalanına inandırmak için çok önemli olduklarını söyledi.

Diğer zamanların çoğunda kurbanlarını Fransız gizli servisinin paraları geçici bir hesaba toplayarak kontrol etmesi ve kayıt altına alması gerekliliğine ikna eden Chikli, paraların daha sonra sahiplerine iade edileceğini söylüyordu. Gerçekte ise Chikli, sahte hesapları boşaltarak kendi hesabına aktarıyordu.

Uzun boylu ve yakışıklı bir adam olan Chikli, 2009’da Fransa'dan kaçarak bir başka ülke üzerinden gittiği İsrail'e yerleştiği sırada Fransız polisi kendisini hakkında delil toplayarak tutuklamaya hazırlanmaktaydı. Daha önce mahkeme kararı beklediği sürede üç yılını hapiste geçirmiş olan Chikli, delil yetersizliğinden serbest bırakılmış, savcılık kendisi hakkında yeterli delili ancak 2011 yılında toplayabilmişti. Chikli, 2015 yılında mahkemenin verdiği karara itiraz etme zahmetine dahi katlanmayarak, tam tersine medyada kullandığı teknikleri övmüş, kendi deyimiyle "başkanlara yaraşır bir dümen" hakkında i24 TV’ye verdiği röportajda adeta böbürlenerek, "İşe yaradığı zaman keyif alıyorsunuz. Paris'ten beş bin kilometre ötede bir telefon ve yüz Euroluk bir telefon kontör kartıyla on milyon Euro kazanabiliyorsunuz" diye konuşmuştu. Chikli, daha önce röportaj yaptığı France 2 kanalına da dolandırıcı değil bir oyuncu olduğunu ve bütün bunların kendisine göre bir oyun olduğunu söylemişti.

CHİKLİ’NİN FRANSA’YA İADESİ İSTENİYOR

Fransa ve İsrail'in adalet bakanlıkları yetkilileri, Chikli'nin Fransa'ya iadesi konusunda görüşmelerin sürdüğünü, bu süreç boyunca Chikli'nin İsrail polisi tarafından pek çok kereler sorguya çekildiğini ve geçtiğimiz eylül ayında karıştığı bir kavga yüzünden kısa bir süre gözaltında tutulduğunu belirttiler.

İsrail'de son derece iyi bir hayatı olduğunu söyleyen Chikli, emlakçılıkla uğraşıyor. En son tam olarak belirtmese de birkaç bin Euroluk bir anlaşma karşılığında da, çekeceği kendisi hakkında gerçek hikâyeye dayalı film için Fransız Yahudi’si yönetmen Pascal Elbe'ye danışmanlık servisi verdi.

Fransa'da aralık ayında vizyona giren film, Chikli'nin medyada daha önce eşi benzerini görmediği bir ilgi toplamasına yol açtı. İki devlet arasında anlaşma olmadığı için Fransız yetkililerin ellerinin ulaşmadığı, İsrail-Fransa arası yeraltı dünyasının adeta sembolü haline gelen Chikli sayesinde, aynı zamanda İsrailli suçluların da Fransa'dan iade edilemeyeceği ve Fransa'nın sadece BM’ye üye ülkelere suçlu iadesi yapması gündeme geldi.

 

FRANSIZ YAHUDİLERİ STRESTE 

Bu ilgi ve alaka Fransız Yahudilerini gereksiz stres ve baskı altına soktu. Bu konuda konuşan ve Fransız göçmenlerin İsrail'e adapte olmalarına yardımcı olan, kâr amacı gütmeyen Ami İsrael adlı derneğin başkanı Avi Zana, konuya gösterilen ilginin orantısız olduğunu, giden çeşitli kesimlerden binlerce Fransız Yahudi’sinin içinde birkaç düzine suçlunun bulunmasının son derece doğal olduğunu ve bunun suça eğilimli bir toplumu işaret edemeyeceğini belirtti. Zana, göç dalgasının içinde çıkan birkaç suçlunun kendilerine ve İsrail'e leke sürdüğünü ve kendilerinin bu insanlardan hazzetmediklerini de ekleyerek, Elbe'nin çektiği filmin zaten antisemit saldırıların arttığı bir dönemde Fransız Yahudilerini daha da zor bir duruma soktuğunu ve endişeleri arttırdığını da söyledi.

Kendisi de Yahudi olan Elbe, filmin Fransız Yahudileri arasında bölücü bir etkisi olmasını zaten beklediğini fakat yine de filmi yapmaya karar verdiğini, konunun büyüleyici olduğunu ve antisemitlerin tehditlerine boyun eğerek oto sansür uygulamaya razı olmayacağını bildirdi.

Geçtiğimiz yıl içinde, İsrailli savcılar Fransa'dan göç etmiş ve kurbanlarının tamamı Fransız olan on kişiyi telefon dolandırıcılığı, bilgisayar suçları ve emlak dolandırıcılığından tutuklamış, Fransa bu olaylarla ilgili İsrail'e en az 70 resmi kanun desteği mektubu yollamıştı. Dolandırılan Fransa vatandaşlarının sayısı tam olarak açıklanmazken, dolandırıcıların büyük çoğunluğunun her iki ülkenin de vatandaşı olduğu söyleniyor. 

Geçmişte, aralarında 2015 yılında bir kişinin hayatına mal olan bir kundaklama olayında yakalanan ve suçlu bulunan bir sigorta dolandırıcısının da bulunduğu bazı suçluların iadesi gerçekleştirilmişti. Fransa'da uzun yıllar komiserlik görevini yürüten ve geçen yıl İsrail'e taşınan Sammy Ghozlan, yine de İsrail'in iade konusunun tek taraflı kalacağı endişesiyle buna çok istekli olmadığını söylüyor. 

Ghozlan buna örnek olarak Fransa'nın, İsrail'de 25 yaşında Lee Zeitouni adlı bir spor eğitmenine çarpıp kaçarak ölümüne yol açan iki Fransız vatandaşını iade etmeyi kabul etmemesini gösteriyor. 

İsrail'in tüm iade taleplerine rağmen, çarptıktan sonra Zeitouni'yi ölüme terk eden ve sonrasında İsrail'den kaçan Eric Robic ve Claude Khayat adlı iki zanlıyı geri vermeyen Fransa'da 2014 yılında Paris'te bir mahkeme suçlulara sırasıyla beş yıl ve 15 ay hapis cezası verdi.

Diğer yandan JTA'ya konuşan Adalet Bakanlığı yetkilisi, İsrail kanun yetkililerinin Fransa ile suç önleme konusunda son derece sıkı bir işbirliği içinde olduklarını vurguladılar.

Ghozlan, yine de iade anlaşması olmamasının bazı sahtekârlar tarafından aliya yapmanın Fransız kanunlarından kaçma ve gözden kaybolma yolu olarak görülebileceğini fakat sadece geçtiğimiz yıl içerisinde İsrail'de yapılan on tutuklamanın, tüm pürüzlere rağmen İsrail ve Fransa yetkililerinin işbirliği yapmayı öğrendiklerinin ve bilgi alışverişinde bulunmaya başladıklarının ispatı olduğunu da söyledi.

Bununla paralel olarak, İsrailli yetkililer yabancı ülke vatandaşlarının İsrail bankalarında hesap açmalarını daha zor hale getiren yeni kurallar koyarak, 2010 yılında gündeme gelen para aklama ile mücadelede bir adım daha atmış oldular.

Fransa'dan İsrail'e göç son yıllarda düzenli olarak artıyor. 2014 yılında 7.238 kişi göç ederek, rakam 2013 yılının üç katına ulaşmıştı. 2015 yılında sekiz bin kişinin aliya yapmasının ardından, uzmanlar Fransa'daki antisemit saldırılar sürdükçe ve ekonomik koşullar kötüleşmeye devam ettikçe bu rakamların her yıl artacağını tahmin ediyorlar.