Kayıp on İsrail kabilesi

İki bölüm halinde vereceğimiz bu yazının bu haftaki bölümünde kaybolan on kabilenin tarihçelerinden, nerelerde yerleşmiş olduklarından ve varlıklarıyla ilgili değişik bilgelerin çıkarımlarından bahsedeceğiz.

Yusuf BESALEL Perspektif
16 Mart 2016 Çarşamba

Kaybolan’ on kabile: Reuven, Simon, Dan, Naftali, Gad, Aşer, Zevulun, Yisahar, Efraim ve Menaşe’nin yarısıdır. Bunlar kuzeydeki İsrail Krallığını oluşturuyorlardı ve bu krallık Kral Şelomo’nun ölümünden sonra Yeuda Krallığından ayrılmıştı. 722’de İsrail Krallığı Kral Şalmaneser önderliğindeki Asurluların eline geçti. Bu kral, birçok İsrailoğlu’nu  Gozan Nehri kıyılarındaki Halah ve Habor’a  ve Med’in kentlerine sürdü (İkinci Krallar, 17:6;18:1). Ancak bütün İsrail vatandaşları sürülmemişti. (ikinci tarihler, 35: 17-19)

Kaybolan on kabile varlığını sürdürdü mü?

Her ne kadar bu İsrailoğulları’nın Asur topraklarına sürülünce (ikinci Krallar,17:6;18:1) asimile edildiği genel bir kanı ise de; Birinci Tarihler 5:26’daki bir bölüm, kaybolan kabilelerin ‘bugüne dek’ süregeldiğini ima etmektedir. Bu inanç, peygamberler tarafından tanrının ‘İsrail’in artanlarını’ dünyanın köşelerinden toplayacağı şeklindeki (İşaya,11,12) kehanetlerle de canlı tutulmuştur. Zeharya İsrail ve Yeuda’nın bir araya gelişi ve Mesianik dönemlerde Tanrı’nın kutsamalarını alacağı konusundaki vizyonlarından (Zeharya,8:13) bahsetmiştir. ‘Kaybolan’ on kabilenin varlığının devam ettiğine dair duyulan inanç, Talmudik ve Midraşik edebiyatta da yaşanmıştır. Bu kabilelerin genellikle Sambatyon Nehrinin öte yanında yaşadığına inanılırdı. Bu nehrin suları hafta içi günlerinde düzgün fakat güçlü akardı ve Şabat günleri de dinlenirdi. Rabiler, ‘On Kabile’nin gönderildiği mekânların yerini saptamaya çalışmışlardır. Yeruşalayim  Talmud’unda  Sambatyon nehrinin öte yanında sürgünlerin yalnız  üçte birinin yaşadığı fakat bunların eninde sonunda geri dönecekleri (Sanhedrin, 10:6) ifade olunur.

Özellikle Mesianik dönemlerde fasılalı dahi olsa günümüze dek kaybolan kabilelerin bulunduğuna dair duyumlar alınmıştır. Dokuzuncu yüzyıl seyyahlarından Eldad a Dani Dan  kabilesinin bir ferdi olduğunu iddia etmiştir. Genellikle bu kişinin Habeşistan’dan geldiğine inanılır. Bazı bilginler ise, onu Çin gibi uzak ülkelerin halkı ile dahi bağdaştırmışlardır.

 On ikinci yüzyılın ikinci yarısında İspanyalı seyyah Tudelalı Benjamin Gozan Nehri yanında yaşayan  Dan, Aşer, Zebulun ve Naftali kabilelerini tarif etmiştir. Tudela, ayrıca Yemen’deki Khaibar’da yaşayan Reuben, Gad ve Menaşe kabilesinin yarısından da bahsetmektedir. Aynı şekilde benzer değinmelere efsanevi Hıristiyan şahsiyetlerden Prester John ‘un mektuplarında da rastlanmaktadır. Prester John'un Sambatyon Nehrine ve kaybolan kabilelerle ilgili değinmelerine 1488’de R. Obadia Di Bartenura’nın bir mektubunda da rastlanmaktadır. 16. yüzyılda David Reuveni, Kral Şelomo’nun ve Reuben kabilesinin, Gad kabilesinin ve Menaşe kabilesinin yarısının soyundan gelenlerin, Kral Jozef’in kardeşinin soyundan geldiğini ileri sürmüştür. Adı geçen kabileler, Arabistan’daki Habor Çölünde yaşamaktaydı. Reuveni, ‘kaybolmuş’ İsrailoğulları’nın kralı tarafından manevi kurtuluş döneminin süratlendirilmesi için Roma’ya görevli olarak gönderildiğini iddia etmiştir.

 

On kabile hakkındaki efsaneler

1644’te ise Aaron Levi Almozlinos Amsterdam’daki Menaşe Ben Yisrael’e Güney Amerika’daki yerlilerin kaybolmuş kabileler olduğunu bildirdi. Ben İsrael, bunu ve dünyaya dağılmış başka Yahudilerin benzeri duyumlarını, Oliver Cromwell’e İngiltere’de Yahudilere yaşama izni vermesi için yaptığı müracaatta malzeme olarak kullandı. Ben Yisrael, tartışmasında Yahudilerin tümü dünyaya dağılmış olmasının, Yahudilerin kutsal toprağa dönüşü ile gerçekleşecek Mesianik dönemi sağlayacağını savunuyordu. ‘Hope Israel’ adlı kitabında 1650 yılında Ben Yisrael, on iki kabilenin Mesianik çağda bir araya geleceği fikrini yaydı. Nitekim 19. yüzyılda birçok Yahudi misyoner, Erets Yisrael’in uzak bölgelerine ‘kaybolmuş’ kabilelerini aramak için gittiler. Bu kişiler arasında dikkat çekenlerden Yakov Sapir (1882-1888),Yemen ve Hindistan’ı ziyaret etmiş ve ‘kaybolmuş’ kabilelerin bu ülkelerde dağıldığını bildirmiştir. Benjamin II.(1818-1864) ise, Ortaçağ seyyahı Benjamin (Tudelalı) gibi bir yaşam sürmüştür.

 Günümüzde kaybolmuş on kabile hakkındaki efsaneler devam etmektedir. Kürt Yahudileri, Boharan ve Hindistan (Bney Yisrael) cemaatleri, atalarının İsrail Krallığından sürgüne gönderildiğini iddia etmişlerdir.

İsrail Başhahamlığı  ise, Habeşistan Yahudilerinin kökeninin Dan kabilesi olduğuna karar vermiştir, ayrıca Yahudi  olmayan kabilelerden  ve gruplardan oluşan  geniş bir yelpaze insan da  bu kaybolmuş kabilelerden gelmiş olduğunu savunmakta. Bunların arasında Nijeryalı Yoruba kabilesi ve kuzeydoğu Hindistan’daki Manipur Yahudileri vardır ve de bunlar, Menaşe kabilesinden olduklarını ileri sürmekteler Öte yandan Afganistan, Pakistan ve Kaşmir’e yayılmış on beş milyon Patan; Reubeni (Ruben), Eridar (Efraim) ve Aşuri (Aşer) gibi alt gruplara ayrılmış olup; bu isimler onların ‘kaybolmuş’ kabilelere mensup olabileceğini düşündürmektedir. İngiltere’deki Yisraelliler ise, ‘British’ sözcüğünün ‘berit-ish’(Ahit’in adamı) İbranice kökünden türediğini ifade etmişlerdir.1

Hindistan’da Yahudi Cemaati

 Bunlardan Bney Yisrael, eski devirlerden beri Hindistan’da yaşayan bir Yahudi Cemaatidir. Bir kurama göre, bu cemaatin kökü ‘Aseret Haşvatim’e (kaybolan on İsrail aşireti) dayanmaktadır. Büyük bir çoğunluğun İsrail’e göç ettiği bu cemaatin üyelerinin sayısı,1970’li yılların sonunda 18.000 kadardı. Batı Hindistan’da özellikle Mumbai ve çevresinde yaşayan bu kabilenin ataları, başka bir söylentiye göre ise I. Bet Amikdaş’ı yıkan (587) Babillilerin baskısından kurtulmak için yurtlarından ayrılıp Hindistan’a sığındılar. Bney Yisrael arasında biraz değişime uğramış koyu bir Musevilik hâkimdir. Erkekleri şakak sakalı bırakır, takke ve entari giyerler, kadınları örtünür, yolda kocaları bile olsa bir erkekle yan yana yürümezler. Bu kabile mensupları domuz eti yemez, Şabat’ı kutsal gün sayar ve çocuklarını sünnet ettirirler. Kabilenin okumuş olanları İbranice bilirse de halk Marathi dilini konuşur, genelde zeytincilikle uğraşan Bney Yisrael kabilesinin kendine özgü sinagogları, kitapları ve yetimhaneleri vardır. Marathi dilinde gazete ve dergiler çıkarırlar, kitaplar yayınlarlar. Din ve yönetim birbirinden ayrılmıştır. Yönetsel işlere ‘mukkadam’ denilen bir yönetici, dinsel işlere de hahambaşının gözetiminde hahamlar bakar.1990’ların başı itibarı ile kabilenin nüfusu 25.000 kadardı. Bney Yisrael’e Hindistan’ın ‘Koşin Yahudileri’ adı da verilir.

Tanah’ın 2’inci Krallar,17:6 babına göre; “Hoşea’nın dokuzuncu yılında, Asur Kralı, Samaria’yı zapt etti. İsrailoğullarını Asur’a nakletti ve onları Halah’da Habor’da, Gozan Nehrinde ve Media kentlerinde yerleştirdi”. Sürgüne gönderilen kabilelerin akıbeti herhalde tarihin en popüler çözümlenmemiş sırları arasında yer almakta. Bu kabilelerden geldikleri iddia edilen ve Bney İsrael’den başka halklar arasında yer alan toplumlar hakkında başka bir yazımızda söz edeceğiz.2

Kaynakça:

(1): Yahudilik Ansiklopedisi, Cilt I, Yusuf Besalel, Gözlem Yayıncılık,2001,s.457-458 - (2):Aynı Eser, Cilt II, S.126