Bir kültür festivalinin izdüşümleri, GKD Kültür Festivali 2016

Toplum
9 Mart 2016 Çarşamba

Feride Petilon


Koş koş koş... Telefon, sosyal medya, internet, değişik gruplara ulaşmak... Her türlü tanıdığın ile iletişime geçmek... Saatleri ayarlamak... Programı bulmak... Konuları dengelemek... Kısaca tüm detayları ayrı ayrı, ince ince düşünürken detaylarda kaybolmamak...  İşte 12 aylık uzun bir maratonun sonunda varılan GKD 2016 Kültür Festivali’nin izdüşümleri...

Keşfediyorduk geçtiğimiz yıl, keşfetmeye devam ettik bu yıl; lakin keşfetmenin ucu bucağı açık...

Tiyatro salonu bir sanatçıyı konuk ediyor, kişisel sergisi renklerin uyumu ile dikkati çekerken figürler düşünmenin yolunu açıyor.

Rayka Kumru, sıcak ve samimi tavırları ile interaktif bir söyleşi gerçekleştirdi. Konu başlığının ‘Çocuğuma Cinselliği Nasıl Anlatırım’ değil ‘Çocuğum İle Cinselliği Nasıl Konuşurum’ olması gerekliliğinden yola çıkarak sadece çocuklar ile değil herkes için bu konunun tabu olmaktan çıkması gerektiğini savundu.

Genç kuşak temsilcisi Natali Yeşilbahar, e-ticaretin altın kurallarını açıklarken yenilikçi tavrı ile gençlerin gönlünü fethetti.

Dr. Niso Benalkabes, sosyal danışman doktor olarak devam eden görevinin yanı sıra Talmud Tora Caddebostan bünyesinde yaptığı söyleşiler ile de dikkat çekiyor. Talmud’un tartışmalarındaki gerçeklik anlayışı ve farkındalık konuşmasının ana temaları arasında yer aldı.

Levent Üzümcü, teatral kariyerinin zirvesinde, ayakları yere sağlam basan bir konuşma yaptı. Sanatı doğuran dinamiklerin ışığında kişilerin kararlarının sanata olan etkilerini anlatan Üzümcü izleyiciyi kalbinden vurdu.

İkinci seansa geçildiğinde tüm katılımcılar Gazeteci/ Yazar Ertuğrul Özkök’ü dinlemek için tiyatro salonuna toplandı. Önce kendi yaşam hikâyesi ile sunumuna başlayan Özkök ilerleyen dakikalarda iki erkek çocuğun babaları ile olan ilişki ve başarı öyküsünden Türkiye’nin demografik analizine vardı. Azınlık psikolojinin dünyada artık var olan bir olgu olduğunu ve bu psikoloji ile baş etmenin zorluklarını anlattı. Özkök, “Kör bir kuyuda iseniz sadece karanlığı görürsünüz ancak başınızı yukarı kaldırdığınızda ışık var ise umut vardır. Bu ışığa varmak için çalışmak gerek” dedi.

Öğlen yemeğinin yendiği Yoel Ülçer Spor Salonu adeta bir kitap şenliğine ev sahipliği yapar gibiydi. Meir Gaon, ‘Seherde Gül Aydın’ adlı şiir kitabını imzalarken, Renata Sibel Yolak’ın ‘Yahudi Hikâyeleri’ adlı kitabı stantlarında yer aldı. Golden Age grubunun uzun çalışmaları ile hazırlanan ‘Altın Değerinde Hikâyeler’ kitabı da ilgi gördü. GKD hanımlarının hazırladıkları mini kermesin yanı sıra leziz açık büfe konsepti ile hazırlanan öğlen yemeğinde paylaşımlar devam etti.

Karen Gerson Şarhon, Anna Eskenazi ve Süzet Herman üçlüsü, ‘Ketana por Sehora’ adlı Judeo-Espanyol sunumlarıyla izleyicileri gülmekten kırıp geçirdi. Amaç her ne kadar biraz eğlenmek olsa da verilmek istenen mesaj bu lisanın yaşaması gerekliliği idi.

Eş zamanlı olarak bir atölyenin sahibeliğini üstlenen İlona Levi mandala yapımında katılımcıların iç dünyalarının renk, motif ve figürlerle dışa vurgularını sağladı.

İsrail’den gelen Hay E. Yanarocak içinde büyüdüğü derneğe bu kez misafir oldu; tarih alanında yaptığı başarılı çalışmaları paylaştı. Kimlik kavramının kısaca incelenmesinin ardından Yanarocak konuyu Türk Yahudi Cemaati perspektifinden ele aldı.

Yurt dışı üniversite başvuruları herkesin hayatının bir döneminde kafasını kurcalayan bir konudur. Bu konudaki soruları uzman birine sormanın önemi aşikar. Bu noktada Debbi Antebi, katılımcılara yardımcı oldu.

Yemek yemeyi sever misiniz? Ya pişirmeyi? Pink Ladies bu soruların cevabını verdiler. Yedi yakın arkadaş, 25 yıllık dostluklarını, bir yemek kitabı ile taçlandırdılar, sevgi ile hazırladıkları tariflerini bir araya topladılar. Serüvenlerini de GKD Festival katılımcıları ile paylaştılar.

Linet Kazado ile nefes alıp vermenin önemi bir kez daha vurgulandı. Kazado, “Elinizdeki bardak dolu değil ise kimseye bir şey veremezsiniz” diyerek önce kendini sevmenin mutluluğa atılan bir adım olduğunu belirtti. Sonrasında meditasyon çalışmasında herkes kendi hayal dünyası ve gerçeği ile baş başa kaldı.

Yard. Doç. Dr. Nevin Dölek öğrencilerin becerilerini kişilik özellikleri ve isteklerine uygun olarak yollarını tanımlamalarını, ebeveynlerin de bu yolda eşlik etmek adına bilgilendirilmelerini öngördü. Hayat başarısı kavramının düşünülmesini amaçlayan konuşma ilgi gördü.

Jess Molho yıllardır içinde bulunduğu medya dünyasındaki deneyimlerini paylaşırken duygu ve düşünceleri doğru kelime ve cümlelerle ifade edebilmenin ipuçları hakkında bilgi verdi.

Evlilik, boşanma sebepleri, birlikte yaşamak gibi kavramların bolca kullanıldığı sunumda Prof. Dr. Mehmet Sungur esprili ve akıcı dili ile herkesi büyüledi. “Umarım espri anlayışım sizin tolerans sınırları içindedir” diyerek start verdiği konuşmasında “Evlilik tüm kötü sonuçları ile katastrofik bir olgu olmasına rağmen tüm dünyada binlerce gönüllüsünün bulunduğu bir durumdur” dedi. Kadın-erkek farklılıklarının yanı sıra eşitliğini fırsat eşitliği olarak tanımlayan Sungur uyum içinde ilişkiyi sürdürmenin önemini vurguladı.

Festival süresince tüm güzel anılarımızı ölümsüzleştiren Jak Arditi de deklanşörü elinden bırakmadı.

Bir festivalin sonuna gelindiğinde kazanan sepetine bir şeyler katanlar oldu.

Bakış açılarında pencere açanlar, bilgi dağarcıklarını büyütenler… Ve bu festival için çalışanlar…