Alatlı, benim kendisini ‘ırkçılık´la suçlamama, ‘Yahudilik, bir ırk değildir!´ diye cevap verdi. Demek istediği basit mantıkla şuydu: “Chomsky´ye ‘Yahudi´ dedim/ Oysa, Yahudilik bir ırk değildir/ Öyleyse ben ‘ırkçı´ değilim!” Alatlı´ya şunu hatırlatayım: Irkçılık, ideolojik, bir söylem meselesidir. Eğer öyle olmasaydı, Hitler´in Nazi Almanya´sında milyonlarca Yahudi´yi gaz odalarında yok etme soykırımını, ‘ırkçılık´ saymamamız gerekir; hatta, Alatlı´nın aynı basit mantığıyla şöyle diyebilirdik: “Hitler milyonlarca Yahudi´yi öldürttü/Oysa, Yahudilik bir ırk değildir/ Öyleyse Hitler de ırkçı değildir.” Alev Alatlı, bu basit mantıksal kurnazlıkla kurtulduğunu zannediyor: Oysa farkında değil [veya, daha vahimi, farkında!]: Antisemitizmi, ırkçılık saymıyor! o Hilmi Yavuz - Zaman
İran’ın nükleer programından çok bölgesel düzeydeki hegemonya ihtirası Sünni çoğunluklu Arap ülkeleriyle İsrail’i rahatsız ediyor.
Obama yönetimi İran açılımıyla önemli bir stratejik viraj almış oldu. Gerek Suudi Arabistan’a yönelik tavrı, gerekse İsrail’e yönelik eleştirileriyle İran devriminden beri sürdürülen Ortadoğu politikasından çark etmekte olduğu görüşünü güçlendirdi. Ancak nükleer anlaşmanın Washington ve Tahran’ın Şah döneminin eski güzel günlerindeki gibi çok yakın bir ilişki kurmalarını kimse beklemiyor. Yani henüz ve orta vadede bir stratejik ortaklıktan bahsetmek söz konusu değil. İlişkilerin bundan sonraki gidişatını İran’ın giderek artan gücünü nasıl kullanacağı belirleyecek.
Suudi Arabistan önderliğinde Sünni Arap dünyasının direnişi ve bunu engellemeye yönelik şiddetli savaşının da süreceğini sanıyorum. Bu durumda Suriye’de ya da Irak’ta suların daha çok uzun süre durulmasını beklememek gerekir.
Şimdilik söylenebilecek olan İran’ın dünyaya açık yüzünün bir diplomasi şöleni sergileyerek İslam Cumhuriyeti’nin yalnızlığını kırdığıdır. Bundan sonrası içteki kavganın sonucu ve bölgesel tepkilerle belirlenecektir.
Soli Özel
http://www.haberturk.com/yazarlar/soli-ozel/1183460-iranla-yeni-donem-baslarken
Cenaze henüz soğumamışken etrafa gönderilen çirkefliklerle, iftiralarla, kin ve nefret ile dolu haysiyetsizliklerle dolu ifadelere cevap vermek bile vakit kaybıdır ama aslında seneler önce ortaya atılan bu iddianın nasıl bir yalan olduğunun bilinmesi için doğruları yazmak şart oluyor...
Ortaya atılan palavra, şöyle: Vehbi Koç ile ortağı Bernar Nahum’un babaları Osmanlı İmparatorluğu’nun 1909 ile 1920 seneleri arasında Hahambaşısı olan Haim Nahum imiş; Haim Nahum 19. asrın sonlarında ortaya çıkan siyonist hareketin liderlerindenmiş, Lozan görüşmelerinde İsmet Paşa’nın danışmanlarından olmasının sebebi de siyonistliği imiş ve Koç ailesinin sermayesi Vehbi Bey’in “babası” Haim Nahum’un Osmanlı Bankası’dan çaldığı altınlarmış!
Haim Nahum, Bernar Nahum ve Koç ailesi hakkındaki karalamalardaki yalanların doğrusunu aşağıda maddeler halinde sıralıyorum:
-Hahambaşı Haim Nahum siyonist değil, aksine, antisiyonisttir ve bunu Türkiye’nin son dönem tarihi ile ciddî şekilde uğraşan hemen herkes bilir! Nahum Efendi Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması çabalarına karşı çıkanların başında geldiği için siyonistler tarafından düşman görülmüş ve ayağının kaydırılması için elden gelen herşey yapılmıştır. Hahambaşı’nın siyonizm ile mücadele maksadıyla kurduğu cemiyetlerin yayınları ve yazdığı dünya kadar yazı ortadadır ama kendi yalanlarına önce kendileri inanan ve etrafa düşmanlık tohumları ekmekten başka bir işe yaramayan zavallılar desteksiz atıp “üstad” diye ortalarda dolaşmak dururken neden okusunlar ki?
-Antisiyonizmin önde gelen isimlerinden olan Nahum Efendi’nin Lozan’da “gayrıresmî” danışman olarak bulunmasının sebebi de iddia edilen ama vârolmayan siyonistliği falan değil Millî Mücadele’ye verdiği destek, Avrupa’daki geniş çevresi ve engin Fransızcasıdır.
-Vehbi Koç ile ortağı Bernar Nahum’un Hahambaşı Haim Nahum ile hiçbir alâkaları yoktur. Vehbi Bey’in kimin oğlu olduğu zaten belli: Ankaralı Koçzade Hacı Mustafa Efendi’nin oğlu, Bernar Nahum ise Haliç taraflarının sâkinlerinden ve İstanbul’un Musevî cemaatinden orta halli bir esnafın çocuğudur ve ailesi Adrian Streather’in yayınladığı “Monsieur Bernar Nahum” isimli biyografide detayları ile anlatılmıştır. Ama dedim ya, soyadı benzerliğinden bile bu kadar palavra atıp ortalıkta “üstad” diye dolaşmak varken işin doğrusunu öğrenmek için araştırmaya ne gerek var?
-Ben, Vehbi Koç ile ortağı Bernar Nahum’un babaları olduğu yalanına maruz bırakılan Hahambaşı Haim Nahum’un asıl oğlu Jojo Nahum’u, bundan seneler önce Paris’te tanımıştım. Şimdi hayatta olmayan Jojo Bey öyle Fransız yahut Yahudi mösyösü falan değil, bir Osmanlı beyefendisi idi ve babasının Fransızca olarak kaleme aldığı hatıralarının yayınlanmamış tam metni onda bulunuyordu. İmparatorluğun son seneleri bakımından gayet önemli olan hatıralar inşaallah günün birinde yayınlanır...
Murat Bardakçı
Alatlı, benim kendisini ‘ırkçılık'la suçlamama, ‘Yahudilik, bir ırk değildir!' diye cevap verdi. Demek istediği basit mantıkla şuydu:
“Chomsky'ye ‘Yahudi' dedim/ Oysa, Yahudilik bir ırk değildir/ Öyleyse ben ‘ırkçı' değilim!” Alatlı'ya şunu hatırlatayım: Irkçılık, ideolojik, bir söylem meselesidir. Eğer öyle olmasaydı, Hitler'in Nazi Almanya'sında milyonlarca Yahudi'yi gaz odalarında yok etme soykırımını, ‘ırkçılık' saymamamız gerekir; hatta, Alatlı'nın aynı basit mantığıyla şöyle diyebilirdik:
“Hitler milyonlarca Yahudi'yi öldürttü/Oysa, Yahudilik bir ırk değildir/ Öyleyse Hitler de ırkçı değildir.”
Alev Alatlı, bu basit mantıksal kurnazlıkla kurtulduğunu zannediyor: Oysa farkında değil [veya, daha vahimi, farkında!]: Antisemitizmi, ırkçılık saymıyor!
Hilmi Yavuz
http://www.zaman.com.tr/yazarlar/hilmi-yavuz/alev-alatlinin-bittiginin-resmidir_2340034.html
Birkaç neslin bilinçaltını inşa eden Yeşilçam filmlerinde de zenginlerin tümü alçak, tümü zalimdir. Patron erkekler gerektiğinde öz evlatlarının dahi gözünün yaşına bakmaz.
Çalışanlarını ezer, hizmetçiye tecavüz eder, çıkarı için kızını istemediği birine verir, oğlunun alt tabakadan biriyle evlenmesine izin vermez. Zengin kadınlar cırlak sesli ve sarı saçlıdır. Kucaklarındaki tüylü köpekleri okşarken kötülük kahkahaları atarlar hiç durmadan. (Köpeklere merhamet etmeyişimizin temel nedenlerinden biri de bu görüntü olabilir.)
Gençleri, çılgın partilerde ahlaksızlığın dibine vurmuştur. Bu zenginlerin çocukları da kalpsizdir. Sezercik’in açık arttırmaya çıkarılmış eşeği Fıstık’ı satın alıp kırbaçlayacağını söyleyen şişman çocuğun “Ohhh canıma değsin” sözleri hangi masum zihinde kapanmaz yaralar açmamıştır? En babacan Hulusi Kentmen bile fabrikatör olarak acımasızdır ancak bir fakir kızın rehberliğinde içindeki iyiyi keşfeder.
Sınıf çatışmasının solcu film yapımcıların diliyle anlatımıyla kalmaz zengin imajımız. Bu resme Müslümanlar da fırça darbeleri ile katkıda bulunur. Tüm zenginler gizli Yahudi’dir.
Mason’dur. Mesela; onlardan alacağınız her mal Siyonizm’e destek vermektir. Bu bilinçle alışveriş yapıp belli marka otomobile asla binmeyen, belli beyaz eşyaları evine sokmayan, onların marketlerinden içeri adım atmayanlar vardır.
Turgay Oğur
http://www.meydangazetesi.com.tr/zengin-dusmanligi-makale,2458.html
İsrail açısından İran’ın neden en büyük düşman olduğu, bu iki ülkenin doğrudan neyi paylaşamadıkları pek açık olmasa da ortada ilan edilen bir baş düşman varsa, öngörülerin bunun üzerine inşa edilmesi gerekiyor.
İsrail, İran’a uygulanan ambargoların kaldırılmasıyla ekonomik olarak rahatlayacağını, güçleneceğini ve kazandığı parayı da silaha ve “alan genişletme” faaliyetlerine yatıracağını ileri sürüyor. BAE, Kuveyt ve Suudi Arabistan’ın da benzer bir kaygı içinde olduğunu ima eden İsrail, aslında bu çıkışıyla ABD’ye bir şeyler söylemeye çalışıyor.
Denilen şu: ABD, ısrarla İran’ın sisteme çekilmesine çabalıyor ve bu yolla İran-Rusya yakınlığını gevşeteceğini hesaplıyor.
Oysa, İran’ı sisteme çeken ABD olmayacak, Rusya’nın izin verdiği ölçüde bazı Avrupa ülkeleri olacak. Avrupa, “radikal İslami” örgütlerle mücadelede İran’a güvendiği gibi piyasalarına, enerji olanaklarına da ihtiyaç duyuyor. Hatta İran’ın daha da güçlenmesi halinde Suriye krizinin sonlanmasında daha büyük rol üstlenebileceğini, bu yolla göç baskısının azalacağını hesaplıyor.
İran’ın göçün durdurulmasına yol açacak Suriye politikaları etkili olursa, konuyu Türkiye ile görüşmeye de gerek kalmayacak, Türkiye-AB ilişkilerini konu etmeye de.Kısacası İsrail ABD’ye yanlış yaptığını, Avrupa’nın Türkiye’yi by-pass ederek Ortadoğu açılımını İran ile yapacağını ve bunun da Rusya’yı asla zayıflatmayacağını söylüyor.
Bu koşulların İsrail’i Filistin konusunda radikal adımlar atmaya zorladığına da kuşku yok. Bundan rahatsız olan İsrail, Filistin devletine karşı çıkıp Kürdistan devletinin kurulmasını savunarak epeyce çelişkili bir pozisyonda kalıyor.
Ancak tüm çelişkilere rağmen, İsrail kendisinin doğrudan, Türkiye’nin ise dolaylı olarak “batı” tarafından ötelendiğine işaret ediyor.
Açıklamalardan görülemiyor ama belki İsrail kurulacak Kürdistan’ı Barzani yönetiminde düşünüyor ve Türkiye ile bu ülkenin çok yakın bir ortaklık kurmasıyla İran önünde bir güç dengesi oluşturulabileceğini tasarlıyordur.
İran’ın güçlenme senaryosu, İsrail’den çok Türkiye’yi ilgilendiriyor. Dolayısıyla bu tür açıklamaların Türkiye’nin kendi lehine farklı senaryolar hazırlamasında dikkate alınmasında yarar bulunuyor.
Beril Dedeoğlu
http://haber.star.com.tr/yazar/israilin-iran-karsitligi/yazi-1084056
Aydın olmanın koşullarını hiç ama hiç yerine getirmeyenlerin zamanın ruhuna “tamamen duygusal nedenlerle” katılı vermeleri kendimizi teselli edecek nedenler bulsak da insanı üzer. Bu savruk yazının kısaca söylemek istediği de izninizle işte bu kadardır. Yüzlerce, binlerce imzayla kaygılarını ileten, söz söyleme haklarını savunanların, ayak seslerini duyduğumuz savaşa, gözlerimizi kapatamayacağımız ölümlere karşı çıkışına itirazların kalitesi düşükse buna üzülmek gerekmez mi?
Evet, bir kalite sorunu var. Binlerce aydının, ki sayı sürekli artıyor, pek çok ülkeden aydın desteği çığ gibi büyüyor, ölümlere karşı çıkan bildirisine karşı yükselen sesler ne yazık ki verimli bir tartışmayı, üzerinde durulabilir itirazları içermiyor. Günümüzün önde gelen dilbilimcilerinden, insan hakları savunucusu Chomsky için bir “romancı”nın söyleyebildiği, “o zaten Yahudi” türünden bir “laf”sa biz üzülmeyelim mi? Tüm bu eşitsiz tartışma kaliteyi aşağılara çekiyorsa ne yapalım; kendi içimizden kaliteli yandaşlar mı uyduralım?
Bunu yapamayacağız; ama otoriter rejim ısrarı, aydınlar arasından bir Heidegger çıkarmayı başarırsa buna hayret etmekten de kendimizi alamayacağız...
Güray Öz
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/468107/Bir_Heidegger_Araniyor.html
2015’te birtakım tabular yıkılmış olsa da Türkiye Cumhuriyeti antisemitizmde hâlâ şampiyon. 2014’te benzer bir araştırmayı toplam 102 ülkeyi kapsayacak şekilde yaparak antisemitizm oranlarını ilk kez bilimsel verilerle ortaya koyan ADL (İftira ve İnkâr ile Mücadele Birliği) geçen yıl sadece 19 ülkeyi araştırma kapsamına aldı.
Amerika, Arjantin, Batı ve Doğu Avrupa’nın önemli ülkeleri ile İran’ın da yer aldığı sıralamada Türkiye en yüksek antisemitizm oranına sahip çıktı. Onu yüzde 67 ile Yunanistan, yüzde 60 ile İran takip ediyor. Rapora göre, Türkiye’de antisemitizm, geçen yıl yüzde 69 seviyesindeyken bu yıl iki puan artmış durumda. İki yılın oranlarının karşılaştırmasına göre, antisemitizmin önemli ölçüde artış gösterdiği diğer ülkeler şunlar: Romanya (yüzde 35’ten 47’ye), İtalya (yüzde 20’den 29’a), Hollanda (yüzde 5’ten 11’e), İran (yüzde 56’dan 60’a) ve İngiltere (yüzde 8’den 12’ye).
Araştırmanın nasıl yapıldığı da ayrıca dikkat çekici. Bir kişiyi ‘antisemit’ olarak nitelendirmek için ankete katılan kişinin Yahudilerle ilgili on bir adet kalıplaşmış yargının yarıdan fazlasına ‘büyük ihtimalle doğru’ cevabı verip vermediğine bakıldı. Yargılar arasında, “Yahudiler İsrail’e yaşadıkları ülkeden daha bağlıdır. Yahudiler iş dünyasında çok fazla güce sahiptir. Yahudiler kendilerini diğer insanlardan üstün görür. Yahudiler dünyadaki savaşların çoğundan sorumludur” gibi ifadeler yer alıyor.
Elif Ordukaya
http://www.aksiyon.com.tr/dosyalar/2015-turkiyesinde-yahudi-olmak_553665
Netten okumalar
http://www.haberturk.com/yasam/haber/1182119-beni-hayata-baglayan-piyano-tutkum-oldu
http://www.felsefetasi.org/ayna-ve-iyi-ismin-ustadi-baal-sem-tov/
http://ankarali-50.blogspot.co.il/2016/01/la-furtuna.html
http://www.aylakkarga.com/muzik-yaparak-hitlere-baskaldiran-edelvays-genclerinin-hazin-oykusu/
http://odatv.com/israil-turkiye-uzerinden-suriyeyi-nasil-vurdu-2401161200.html
http://www.sozcu.com.tr/2016/gunun-icinden/haim-nahum-kimdir-1059690/
Haftanın tavsiyesi
Takılan tweetler
Prof.Dr. Gazi Çağlar @GaziCaglar 24 Oca
"Sol artığı bir Yahudi" - bu bile Alev Alatlı'nın bunamış bir antisemit olduğunun açık belgesi...
Roni Margulies @RoniMargulies 20 Oca
"Ermeni piçleri", "Yahudi Chomsky" gibi laflar dünyanın her yerinde edilir, yazılır. Elbette. Ama bunu yapmak çoğu yerde suçtur. Bizde ne?
Karel Valansi @karelvalansi 22 Oca
İsrail'de yaşayan Türk Yahudileri ilişkilerde normalleşmeye hazırlar anlaşılan :)
Vatandaşlık soruları: 'What is Spain's tallest mountain?' and 'Who is Penelope Cruz?'
Alev Alatlı Holokost inkarını da tanıttı millete.Ama tüm dünyada olduğu gibi 27 Ocak'ta Türk Devleti de resmi olarak Holokost'u anacak...
Cengiz Aktar @AktarCengiz 23 Oca
"İftira ve İnkârla Mücadele Birliği'nin (ADL) en antisemit ülke sıralamasında Türkiye ne yazık ki birinci" http://bianet.org/biamag/toplum/171410-yahudi-dusmani-oldugunuzu-dusunuyor-musunuz
İhsan YılmazOnaylanmış hesap @ihsanylmz 20 Oca
Holokost'tan 5 yaşında iken sağ kurtulmuş ama bütün ailesini kaybetmiş Martin Stern'i dinliyoruz.O yaşta tutuklanmış