Çatışmalar

PSI Ekibinin bir uzmanı olan Klinik Psikolog Mine Kayraklı’ya aile iç ebeveyn ve çocuk çatışmalarıyla ilgili sorular yönelttik. Kayraklı, konuya farklı bir bakış acısı getirdi.

Raquel AŞKANER HABİB Çocuk-Aile
16 Aralık 2015 Çarşamba

 Ebeveyn ve çocuk arasındaki en büyük çatışmalar nelerdir? Bunları yaş gruplarına göre ayırarak başlıca olanlarını anlatır mısınız?

Çatışma ilk etapta kulağa kötü gelen yani bizde çoğu zaman olumsuz çağrışımlar yapan bir kelimedir. Seanslarda da anne babaların çocuk hangi yaşta olursa olsun ilk sorusu çatışmaları nasıl önleyebilecekleri oluyor. Hâlbuki çatışma büyümenin önkoşuludur. Nasıl ki bir roket dünyadan ayrılmak için arkasından bir ateş çıkarıyorsa çocuğun da büyümek için bir parça çatışmaya ihtiyacı var ki anne babadan ayrışabilsin.

Tam da bu nedenle çatışmalar en belirgin olarak iki yaş döneminde ve ergenlikte yaşanır, çünkü bu dönemler bireyselleşme meselesinin temel oluşturduğu yaşlardır. Hepimiz belli bir düzeyde anne babamızın dediğine karşı çıkarak büyümedik mi? Her ‘hayır’ın ardında ‘ben farklı düşünüyorum’ duygusu ve beraberinde getirdiği bir benlik duygusu var.

Çocuğun büyümesi kadar çatışmanın varlığı çocuğun anne baba ile yakın bir ilişki geliştirebildiğinin de göstergesidir. Yakınlığın olduğu her ilişkide bir miktar çatışma vardır. Aksi takdirde belki daha ideal ama aynı zamanda ‘daha az gerçek’ bir ilişki kurulmuş olur.

 Çocuklar kendilerini bu durumda nasıl hissediyor olabilirler?

Hepimiz dünyaya kendi penceremizden bakarız. Çocuğun farklı algısı ve anne babanın reaksiyonunun ortak bir sonucu çatışmalar ortaya çıkar. Seanslarda görüyorum ki bir çocuk iç dünyasında, gayet ılımlı bir anne babayı sert ve cezalandırıcı bir yere koyabilirken, diğer bir çocuk sertlik derecesinde otoriter bir anne baba ile gayet rahat baş ediyor.

Ancak her çocuk için geçerli olan tek gerçeklik anne babanın çocuktan daha kızgın, çaresiz, üzgün olduğu durumlarda çocuğun kaygısının yükseldiğidir. Çünkü anne babanın yetişkin olarak birçok kaynağı varken çocuğun tüm bu duygular karşısında sırtını yaslayabileceği tek yer anne babasıdır. Bu nedenle anne babanın sakin ve sağlam durması ve çocuğun rüzgârına kapılmaması önemli.

 Çatışma sırasında ebeveyn çocuğunu nasıl algılar ve kendilerini bu durumlarda nasıl hissediyor olabilirler?

Anne baba için de durum kolay değil. Onların da durumla ilgili algısı çocuğun tepkisi kadar kendi ebeveynleriyle olan ilişkilerine, kendi çocukluk yaşantılarına, kardeş ilişkilerine dayanır. Örneğin; çocukluğunda sert bir baba tarfından yetiştirilmiş bir ebeveyn çocuğuna kızdığında kendini suçlu hissederken, ona tanınmayan bir ifade özgürlüğünü şimdi çocuğu deneyimleyebildiği için aynı zamanda çocuğun bağırıp çağırmasından hatta vurmasından gizli bir keyif duyabilir. Kısacası herbirimizin anne baba olarak verdiği reaksiyon kadar bir de içimizdeki çocuğun ne yaşadığı da durum üzerindeki algımızı etkiler.

 Çatışmaları nasıl yönetmeliyiz? Nelere dikkat etmeliyiz?

Çatışmaları önlemek değil yönetmeyi ve onarmayı bilmek önemli. Bunun da ilk koşulu çocukla yakın bir bağ kurabilmektir. Çünkü çocuk ile bağ güçlü olduğunda ilişkide en büyük fırtınaları bile kolaylıkla atlatıp yeniden yakınlık sağlanabilir. Bunun da en kolay yolu çocukla kaliteli zaman geçirmek, birlikte oyun oynamak ve ilişkide karşılıklı keyfi arttırmaktır.

Çatışmadan korkmamalıyız. Her krizin içinde saklı bir fırsat vardır. Bizim zihnimiz birçok şeyi iyi ve kötü diye kategorize eder. Yani sanki bir şey ya siyah ya beyazdır.  Hâlbuki gri alanlar da vardır. Mesela çocuklar ebeveynle olan çatışmalar sayesinde ileride arkadaşları ile nasıl uzlaşacaklarını deneyimleme fırsatını bulurlar.

 Şimdi bunu bildikten sonra evde çatışma olmamalı diyebilir miyiz?

Bir çatışma olduğunda ilk once bunu anlamaya çalışmak önemlidir. Yani ‘bu çocuğa ne oluyor, esas sıkıntısı nedir?’ diye merak edebilmek gerekir. Çocuklar duygularını söze dökemedikleri için çoğu zaman duygularını filtresiz, hissettikleri gibi yansıtırlar. Örneğin; anne babasına kızgın olan bir çocuk bunu anlatmak için bile bile onların kızdığı şeyleri yapmaya başlayabilir. Burada anne babanın çocuğun rüzgârına kapılıp kızmak yerine, durup ne oluyor diye düşünmesi ve anlamaya çalışması önemli. Belki bir kaç gündür anne baba yoğundu ve çocuk ihmal edilmiş hissetti, belki istediği bir şey yapılmadığı için kızdı. Anne baba bunu anlamaya çalışmalı, duyguya alan açıp ifade etmeli ama doğru bulmadıkları eylemi de sınırlamalı. Örneğin ‘sen istediğini yapmadığımız için kızdın ama vurmak yok’ denebilir.

 Ailede olmazsa olmaz kurallar var mıdır?

Her ailede kurallar farklı olabilir. Mesela bir ailede akşam yemeğine birlikte oturmak önemli iken, diğer bir ailede bu kural geçerli olmayabilir. Önemli olan ailede nesil farkının sağlanmasıdır. Yani kurallar değişkenlik gösterse de çocuk, anne babanın gücünü ve otoritesini hissetmek ister. Sınırların varlığı güven verir. Bir anlamda çocuk eğer annem babam gerektiğinde beni engelleyebilecek kadar güçlü ise dışarıdan bana gelebilecek zararlardan da beni koruyabilir diye süşünür.

 Ebeveynin kurallarla ilgili duruşu nasıl olmalı? Ebeveynlerden birinin daha ön planda olması gerekir mi?

Kadın, doğasında duyguyu ifade eden, kabul veren, akışa uyabilendir. Erkek zihni ise analitiktir, sorun çözmeyi sever. Bu nedenle kuralların babadan gelmesi daha doğrudur. Elbette bu annenin kural koymayacağı anlamına gelmez. Anne de bu kuralları evde temsil etmeye devam eder. Geçmişte sadece babanın kural koyduğu annenin ise baba üzerinden çocuğa sınır koyduğu aile modeli yaygındı. Çocuk kurala uymadığında anne ‘babana söylerim veya baban kızar’ gibi yaklaşabiliyordu. Şimdi ise annenin de kuralları temsil etmesi ile babaya da çocuk ile daha yakın ve oyuncu bir ilişki kurma fırsatı sağlıyor.

 Çocuk ile çatışma sırasında eşler birbirine müdahale etmeli mi? Böyle bir durumda anne babanın duruşu nasıl olmalı?

Eğer ebeveynlerden biri çocukla çatışırken diğeri müdahale ediyorsa burda öncelikle çift ilişkisinin sorgulanması gerek. Bazen ebeveynler bilerek ya da bilmeden birbirlerine duydukları kızgınlığı çocuk üzerinden ifade edebiliyorlar. Örneğin, kadın erkeği eş olarak yetersiz bulurken, bunu dolaylı yoldan babalığını eleştirerek hissettirebilir. Erkek eşine bir sebeple kızgınsa çocuk ile koalisyona girerek kadını yaralamaya çalışabilir. Bunlar kimi zaman bilinçli kimi zaman bilinçdışı verilen tepkilerdir.

Hâlbuki anne veya baba hatalı olsa dahi çocuğun yanında birbirini eleştirmemeli. Bu eleştirilen ebeveynin otoritesini sarstığı gibi çocuğun iç dünyasında da yaralara yol açar. Her çocuk biraz annesi biraz da babası gibidir. Anne babanın suçlanması onun içindeki anne veya baba parçasını da suçlanmış hissettirebilir.