13 Kasım’ın ardından: “Korkmuyoruz”

13 Kasım Cuma akşamı, Paris Stade de France’da düzenlenen Fransa-Almanya dostluk maçını evde izlerken, maçın 10. dakikasında yükselen bir patlama sesi ile ne olduğumuzu şaşırdık.

Dünya
16 Kasım 2015 Pazartesi

Pınar Kılavuz Ekebiçer/Paris

 

Daha sonra Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın stattan dışarı çıkarıldığını öğrendik fakat maçın heyecanı ile ne biz ne de statta o anda tribünlerde bulunan insanlar olayın farkına varamadı. Maç esnasında facebook ve twitter’a göz atarken yaşanan saldırılardan haberdar olduk.

Sosyal medya ve televizyonda gördüklerim oldukça korkutucu ve üzücüydü. Charlie Hebdo saldırılarının üzerinden daha bir yıl geçmemişken, Avrupa’nın önemli başkentlerinden Paris’te bir cuma akşamı yaşanan bu saldırı hepimizi şok etti.

OHAL ilan edilmesi ve ‘mecbur kalmadıkça sokağa çıkmayın’ çağrıları üzerine, Paris’in içinde yaşayan arkadaşlarımı arayıp, hepsinin iyi olduğunu öğrenmekten başka bir şey yapamadım. 14 Kasım akşamı televizyonda birçok insanın Bataclan’a çok yakın olan République Meydanında toplandıklarını görünce, insanlarla sessiz kalarak da olsa acıyı paylaşmak, “Biz korkmuyoruz” demek, bir demet çiçek bırakıp, bir mum yakmak için oraya gitmeye karar verdik. Evden çıktığım andan itibaren, bir cumartesi akşamı son derece kalabalık olan sokaklarda tabiri caiz ise in-cin top oynuyordu. Metrolarda ve trenlerde insanların yüzlerinde acı, hüzün, endişe vardı. République Meydanına çıkan sokaklarda olağan kalabalığın yerinde kocaman bir sessizlik hâkimdi.

République Meydanında bulunan heykelin üzerinde hâlâ “Nous sommes Charlie / Hepimiz Charlie’yiz” afişleri bulunurken, heykelin altında ve meydanda bu kez “Nous n’avons pas peur / Korkmuyoruz” pankartları, mumlar ve çiçekler bulunuyordu. Bunun yani sıra dua edenler, küçük notlar bırakanlar ve birçok kanalın kameraları ve canlı yayın arabaları vardı.

République Meydanı

Oradan yürüyerek Bataclan Gösteri Merkezinin bulunduğu Voltaire Caddesine ulaştık. Sokak başından kapalıydı ve insanlar orada da çiçekler, mumlar ve notlar bırakarak acılarını paylaşıp başsağlığı dileklerinde bulunuyordu. Sosyal medyadan izlediğimiz kaçış anı videoları ya da salonun içindeki fotoğraflar elbette ki içimize dokundu ama gidip görmek bambaşka bir hissiyattı. Oraya giden ben, çevrem, ailem, tanıdıklarım da olabilirdi, çünkü her zaman geçebileceğimiz, oturup bir şeyler içebileceğimiz bir sokak... Hayatın içinde, savaşın olmadığı bir yere yapılmış bu saldırılar, terörün acımasız yüzünü bir kere daha gösterdi bizlere.

Günlük yaşama, spora, sanata, eğlenceye, müziğe yapılan bu saldırı ile insanları korkutmak, sindirmek bu teröristlerin en büyük gayeleri. Fransızlar ise korkarak, evlere hapsolarak, eğlenceden, spordan, yaşamdan ödün vererek terörist eylemleri hazırlayanlara istediklerini vermemek konusunda kararlılar. Charlie Hebdo saldırıları sonrasında olduğu gibi “Nous n’avons même pas peur / Korkmuyoruz” diyerek hayata devam etmeli…