Un çuvalı

Kavram
19 Ekim 2015 Pazartesi

Luiza Uçki

 

Luna, sabah erkenden kalkar, mutfağa girip çocukları için iki ekmek pişirir. Ev mis gibi kokmuştur. Birden kapı çok şiddetli çalmaya başlar. Kapıda benzi atmış bir adam vardır, “Açım” der yalvaran bakışlarla. Luna hiç düşünmeden yeni pişen ekmeklerden birini ona verir. Adam bir anda ekmeği bitirip teşekkür ederek uzaklaşır. Luna yeniden mutfağa girer, çocuklara nohut pişirecekken yeniden kapı çalınır hızlı hızlı. Bu sefer kapıda yaşlı bir kadıncağız vardır, “Kızım çok açım” der ama Luna'nın dört çocuğu vardır ve bir ekmeği kalmıştır. Ekmeği ona verir. Kadın dualarda bulunur ve gider. Luna, “Şimdi ne yapacağım? Gerçi kilerde bir çuval buğday var ama değirmende öğütülmesi lazım. Kocam da işte ve geç gelecek. Ben götüreyim de çok ağır nasıl kaldıracağım” diye düşünerek kilere gider. Gerçekten çuval çok ağırdır ama o güçlü bir annedir. Çocukları için bunu yapmalıdır. Çuvalı kaldırır ve yavaş yavaş değirmene gider, işini bitirir. Mutlu ve huzurludur; çünkü iki fakire yardım etmiştir ve veren aslında alandır diye düşünmüştür hep. Ayrıca bu kadar yoksulken bile yardım edebilmiş olabilmenin ne ayrıcalıklı olduğunun bilincindedir. Tsedaka vermek aslında kat kat almaktan ibarettir.

Tam değirmenden çıkarken bir anda hava döner ve fırtına çıkar. Luna ağır ağır yoluna devam ederken bir köprüden geçmelidir. Tam o sırada fırtına kuvvetlenir ve bir anda rüzgâr tam onun çuvalına isabet edermişçesine etkisini gösterir ve çuval köprüden aşağı düşer. Nehirde kaybolur. Luna gözlerine inanamaz. Çılgına döner. Koşarak Rabi'nin kapısını çalar, durumu anlatır: “Rabi o un bizim üç aylık ekmeğimizdi. Ne yapacağım şimdi? Tek yaptığım iyilikti. Neden iyilik yaparken kötülük buluyorum? Mahvoldum, yıkıldım; dört çocuğum var” diyerek haykırmaya başlar.

Rabi, “Tanrı’nın planlarına akıl sır erdiremeyiz. Neyin iyi neyin kötü olduğunu da bilemeyiz? Belki bu olay senin hayrınadır. Bazen felaket dediğimiz olaylar aslında iyiliğimiz içindir. Tanrı’nın mucizelerine inan. İnancını asla kaybetme. Pusulanın ne zaman nereye döneceğini tahmin bile edemeyiz. Filmin ilk on dakikasına bakarak karar veremeyiz, devamının nasıl olacağını bilemeyiz. Tanrı istemezse yaprak bile düşmezmiş. Bekle ve gör. Mucizelere inan” der demez kapı aynen sabahki gibi hızlı hızlı çalınmaya başlar. Luna, “Sabah bana gelen aç insanlardan biri daha herhalde” diye düşünür; ancak aksine gelen çok şık giyimli takım elbiseli iki adamdır. “Bu yörenin Rabi'si siz misiniz? Biz bir bağışta bulunmak istiyoruz. Bu iki kese altını vereceğiz” diye açıklayınca Rabi onları içeri alır: “Ne oldu? Neden bu kadar yüklü bir yardım yapmaya karar verdiniz diye sorabilir miyim?” diye meraklanır.

Adamlardan biri, “Biz başarılı ve varlıklı iki iş adamıyız. Gemimizle bir yerden bir yere mal taşıyorduk ki; aniden bir fırtına çıktı. Gemimiz bir kayaya çarptı ve büyük bir delik açıldı. Gemi su alıyordu. Hayatımız tehlikedeydi ve mallarımız çok değerliydi. İnanmayacaksınız ama çok ilginç bir şey oldu. Ellerimi açıp Tanrı’ya dua ederken bizi kurtarırsa bu işteki tüm kazancımızı en yakın sinagoga bağışlayacağımızı söyledim. Ortağım geminin su aldığını, kurtulma şansımızın olmadığını söyledi. Bense ona Tanrı'nın mucizelerine güvenmesi gerektiğini, bizi bu durumdan sadece O’nun kurtarabileceğini söylerken bir sesle irkildik. Bir şeye daha çarpmış olduğumuzu düşündük. Güverteye çıkınca gözlerimize inanamadık. Söylersem çok şaşıracaksınız. Delik kapanmıştı. Sanki bir tıpa girmişti deliğe. Fırtına bitince limana yanaştık ve orayı kapatanın ne olduğunu merak ettik. Bir de baktık ki; bir çuval unmuş bizi kurtaran. İnanılması güç. Orada o un çuvalının ne aradığı ise çok  ilginç. Bu Tanrı'nın mucizelerinden biri. Biz yaşadık. Söz verdiğimiz gibi bu parayı bağışlıyoruz” diye açıklar.

Luna ile Rabi bakışırlar. Adamlar oradan ayrılınca Rabi: “Gördünüz mü Tanrı'nın büyüklüğünü? Bir kese altın sizin. Bir kese de yardıma ihtiyacı olanlara dağıtılacak. Yaptığın iyiliklerle birçok yuvada sevinç yaşanacak ve mucize onların evine de ulaşacak diye açıklar.

İşte sevgili okuyucularım iyi ve kötü olay nedir? Tanrı bizi seviyor, bizi bir BABA gibi sürekli kolluyor yeter ki ona olan inancımızı asla yitirmeyelim. Yarının ne getireceğini bilemeyiz. Her anın, sevdiklerimizin, bizim yanımızda oluşlarının, elimizdeki her şeyin mucize olduğunu fark edelim.

Hepinize mucizeleri yaşayacağınız, Tanrı inancınızın her sınavdan başarı ile geçeceği, birbirinden keyif ve haz dolu günler diliyorum.