Canlı bomba

İyilik bombalana bombalana bitirilemez. Çok büyük acılar ve çok fazla gözyaşının ardından yine yardımsever, iyi insanlar çıkacak, yine iyilik kazanacak bir gün.

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
22 Temmuz 2015 Çarşamba

İşinizden, okulunuzdan, günlük koşuşturmacanızdan dönüp, İstanbul trafiğinden de sinir küpü olmamışsanız eğer, bir ayaklarınızı uzatmak istersiniz ya, bazı gün yapamazsınız.  Ya tatlı veya mecburi bir koşturmanız vardır, gününüz devam ediyordur, ya da bir üzüntünüz.  Bayram sonrası kötü haber almaya alışık bir milletiz. Trafik canavarları, sabırsız insanlar ve bozuk, ışıksız yollar her bayram sonrası ölüm ve yaralanmalara sebep oluyor.  Biz de bunu çok doğal bir olaymış gibi kabulleniyoruz.  Gazetelerin ‘Bayram Bilançosu’ başlıklı yazılarını okurken… “Trafik canavarı… Şu kadar ölü, şu kadar yaralı” diye yazıyor gazetenin ana sayfası.  “Çok yazık” diyoruz ve birkaç saniye sonra sayfayı çeviriyoruz.

***

Geçtiğimiz pazartesi günü öğle yemeğimi yerken sosyal medyada  ‘Terörü lanetliyoruz’ yorumlarına rastlayınca haber sitelerine girdim.  Kobani’ye yardım götürmek üzere Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde buluşan gençlerden otuz bir tanesi canlı bombanın patlaması ile hayatını kaybetmişti.  Eğitimli, yardımsever, örnek gençler belki bir kütüphane yapacaklardı, belki güzel bir çocuk parkı. Çocukları sevince boğacak oyuncak torbalarını basına göstermişlerdi bile.  Sonra canlı bir bombacı fünyeyi mi çekti, yoksa bir düğmeye mi bastı, ne yaptıysa kültür merkezini bombaladı. (Bu yazıyı kaleme aldığım sırada) otuz bir genç hayatını kaybetti, yüzden fazla genç yaralandı.  İyilik bombalandı…

Ünlü yazar Aldous Huxley “Belki bu dünya, başka bir gezegenin cehennemidir” demişti çok uzun yıllar önce hayattayken.  Canlı bombalar, terör, içi iyi genç insanların birkaç saniyede yaşamını yitirmesi bana onu hatırlatıyor.  Ülkeyi yasa boğan terör saldırısının ardından naifçe düşünüyorum; “İnsan hayatına son vermek bu kadar kolay mıdır?”  İyilik bombalanınca kötülük mü kazanır?  Belki geçici bir süre.  İyilik bombalana bombalana bitirilemez.  Çok büyük acılar ve çok fazla gözyaşının ardından yine yardımsever, iyi insanlar çıkacak, yine iyilik kazanacak bir gün. 

***

Yıllar önce New Scientist Dergisi’nde suikast bombacıları ya da kullandığımız tabiri ile canlı bombalar hakkında bir makale yayınlanmıştı.  Yazar, hem canlı bombalar, hem de bu bombalı saldırıları organize edenlerle röportaj yapmış ve eriştiği sonuçlardan biri, canlı bomba olmaya razı olan insanların çoğunun otoriteye hayır diyememesi olmuştu.  Canlı bombalar daha genç yaşta, çevresindeki insanların ve halkın fikrinden etkilenen, otoriteye boyun eğen ama bazen de son anda görevini tamamlayamayan insanlardı.  Organizatörler ise yaşça daha büyük ve daha eğitimliydiler.  Aralarında üniversite mezunları da vardı ve yaş ortalamaları yirmi yedi idi. 

Bir ülke veya dinin ardına sığınıp hem genç insanları ölüme yollayanlar, hem de kendi canı pahasına olsa bile kendi gibi olmayanı gözünü kırpmadan öldüren insanlarla aynı dünyada yaşıyoruz. Anlaması çok zor, kabullenmesi imkânsız.  Belki de gerçekten başka bir gezegenin cehennemidir dünya, kim bilir…