Barok müziğin tutkulu elçisi Şef-Klavsen Emmanuelle Haïm

43. İstanbul Müzik Festivali kapsamında, klasik müzik dünyasının sayılı kadın şeflerinden Klavsen Emmanuelle Haïm, topluluğu Le Concert d’Astrée ve Mezzosoprano Magdalena Kozena eşliğinde, Aya İrini’de eşsiz bir Barok müziği konseri verdi. Dinleti öncesinde Emmanuelle Haim ile Çırağan Oteli’nde bir araya gelerek sıcak bir sohbet gerçekleştirdik

Tamara PUR Sanat
1 Temmuz 2015 Çarşamba

“Tek bir yaratıcı eylem, koskoca bir kıtayı besleme potansiyeli taşır. Yaratıcı bir eylem, taşları sürükleyecek bir sele yol açabilir.” Kendini gerçekleştirmek de yaratıların en kutsalı en büyülüsü değil midir? Yola çıkıldı mı dönüşü olmayan sürekli değişimi tetikleyen bir maceradır artık ‘yaratıcılık.’

Bir süre önce “bir kadın orkestra şefiyle söyleşi yapar mısın?” dendiğinde hiç düşünmeden “evet” demiştim. Çok ilgimi çekmişti. Nasıl bir duyguydu bir kadın olarak uyum içinde bir orkestrayı yönetmek, yönetirken yaratmak, dönüşmek…

Emmanuelle Haïm ile konuşmaya başladığımızda kendimizi giderek bir aile ortamında bulduk.

 İstanbul’a ilk gelişiniz mi?

Yirmi beş sene önce gelmiştim. Burada Sefarad kökenli akrabalarım var. Azarya ve Haïm aileleri. Büyük babamlar 1920’de Türkiye’den Fransa’ya göç etmişler. Bir daha da buraya dönmediler. Taksim’de yaşayan bir teyzem, şimdi Büyükada’da olan akrabalarım var. Belki büyükbabamlar Fransa’ya gitmeseydi, burada doğacaktım. Fransa’da doğdum. Paris’i çok seviyorum. Bu gelişimde İstanbul’da yapılanmanın hızla ilerlediğini gördüm. Gökdelenler her tarafta. Yıllar önce yalılara imrenirdim, şimdi ise yol geçiyor önlerinden. Tabii bu gördüklerim üzücü.

 Orkestra şefi olmaya nasıl karar verdiniz? Ailede müziğe ilgi var mıydı?

Annem doktor, babam reklamcıydı. Ama her ikisi de müziği çok severdi. Büyükbabam keman çalardı. Babam da piyano. Burada doğan akrabam Marica Haïm, şimdi Paris’te Lazar Levi ile evli, piyanistti. Annem dokuz çocuklu bir ailenin ilk kızıydı. İkinci kardeş viyolonseli sevdi ve mesleği oldu. Bretagne’da yaşayan kuzenlerimin arasında kompozitör, orkestra şefi, organizatörler var. Biz dört kardeş, müzik yaptık. Kimimiz profesyonel kimimiz değil ama hepimiz ilgiliyiz. Bizim ailede müzik eğitimi sorgulanmazdı. Annem okuldaki genel derslerin zaten iyi olması gerektiğine inanır bizi kontrol etmezdi. İşten geç gelirdi ve geldiğinde hepimizi yanına çağırırdı. Dört kişi için bir piyano vardı ve hepimizin organize olması gerekiyordu. Tek tek bizi dinlerdi. Başka müzik aleti çalanımız da vardı ama piyano ön şarttı. Dokuz yaşında bir kızım var. Piyano ve viyolonsel çalıyor. Annemin bize yaptığının aynısını ben ona yapıyorum şimdi.

 2013 yılında Ion Bostridge, Gramafon dergisinde sizin için şöyle demiş:  “Genelde çok az şef Emmanuelle gibi, zekâsı, güveni ve diriliği sayesinde bilgelik ve ustalıkla, gururuna yenilmeden bir orkestrayı yönetebilir.’’ Hatta sizin için ‘Fransız Barok’unun Bayan Dinamiti’ diyorlar. Bir orkestrayı yönetmek her enstrümanın en ufak sesini algılayıp, her müzisyene cesaret, şefkat ve yön verirken biraz da annelik yapmak gibi değil mi?

Ben dediğiniz gibi her birine annelik yapmak gibi görmüyorum işimi. İyi ki de öyle değil. Orkestra ile kolektif bir vizyon oluşturmak ve bunu sürdürebilmek çok önemli. Diğer müzisyenleri inandırmak için önce kendine, yaptıklarına inanman gerekir. O zaman seninle beraber devam edip etmeyeceklerine karar verirler. 2000’li yıllarda kurmuş olduğum Le Concert d’Astrée topluluğu ile gayet uyumlu çalışmalarımız oluyor. Orkestram Lille’de yerleşik. Bürom da orada. Havaalanına yakın bir yerde. Çok sık turnelere çıktığımız için bu ev bizim için çok müsait. Bana çok sık çalışmaya gelirler. Oysa şarkıcılar için durum başka. Onlarla aynı yönde gitmek lazım. Bir rolün vizyonunu beraber geliştirmek gerekir. Magdalena Kozena’yı çok duymuş, Bach’tan çok başarılı bir CD’sini dinlemiştim. Duyularının çok yoğun olduğunu ve belirgin bir derinliği olduğunu sezmiştim. Onunla çalışmak istiyordum. Fransız ve İtalyan repertuarında iyi olduğunu biliyordum. İlk yaptığımız program Monteverdi üzerine bir çalışmaydı. Ses renginin dışında, dramaturgi ve tekstle de çok ilgili oluşu beni çekti. Bu konulara çok önem veririm.

 Bir program hazırladığınız zaman kompozitörü siz mi seçersiniz? Neye göre karar verirsiniz?

Bazen opera evinden bana teklif getirirler, “bu orkestra’yı yönetir misiniz?” gibi.  Bazı opera evlerinde ise mevsimin dengesine göre bir program düşünürüz birlikte. Festival seçkilerimde istediğim konuyu, kompozitörü söylerim ve bunun üzerine tartışırız. Kendim bir turne gerçekleştireceğim zaman, çok arzu ettiğim bir eseri öne çıkartırım. Bazen “bunun için daha çok erken, vakti gelmedi henüz” derim. Ama yine de seslendiririm. Bazı eserler için hiçbir zaman hazır olmadığınızı zannedersiniz. Oysa çoktan hazırsınızdır.

 Bu söyleşi ne yazık ki, konser gerçekleştikten sonra yayınlanacak. Yine de bizi bu akşamın repertuarı hakkında bilgilendirir misiniz?

Magdalena Kozena, Marc-Antoine Charpentier’nin ‘Medea’ parçasını yorumlayacak. 17. yüzyıla uzanan bu Fransızca şiir, oldukça depresif ve hüzünlü. Bu eser bilindiği gibi bir Grek tragedyasıdır. Grek tragedyasında korkunç, hüzünlü kaderler vardır. Jason, Medea’yı aldatınca Medea, ondan intikam almak için müşterek çocuklarını öldürür.

Bunlar genelde erkeklerin yazdığı tekstler olmasına rağmen kadınlar seslendirir.  İlk şarkının sözleri şu şekildedir: “Yaşamın geçip gitmesiyle birlikte gençliğin de yok olup gittiğidir. Ve bugünden faydalanmak gerekir çünkü yarın garanti değildir.”

Joacim Du Belet’nin şiirindeki gibi erkekler ve kibir hüküm sürer o dönemlerde.

Kadına: “Yaşam geçip gidiyor, faydalanmak lazım, o halde beni bugün sevmelisiniz. Yarın değil” der. Kadın “hayır” deyince, erkek, “hakaretleriniz bana ıstırap veriyor her gün. Fakat kendi türümü de çok seviyorum. Beni sevseydiniz zevkten ölecektim. Yaşayamayacaktım o zaman.” der.

Aya İrini’nin mistik atmosferi ve sihirli akustiğinde, Şef-Klavsen Emmanelle Haïm ile muhteşem ses Magdalena Kozena’yı izleyip dinlerken ilüzyon değil, gerçeğin içindeydik, dönüştük.

 

EMMANUELLE  HAÏM

Avrupa erken dönem müziğine sıra dışı bir canlılık armağan eden Emmanuelle Haïm, tüm baş döndürücülüğü ve enerjisiyle asla vazgeçilmeyecek bir şef. 2001’de kurduğu Concert d’Astrée ile dönem müziği akımına taze bir soluk getirdi. Özellikle vokal müzik yönetiminde doruk noktada bulunan Haïm, 2001’de Glyndebourne Turne Operası için yönettiği Handel’in Rodelinda Operası ile büyük ses getirdi. Birmingham Şehri Senfoni Orkestrası, İskoç Oda Orkestrası, DSO Berlin ve Frankfurt Radyo Senfoni Orkestrası’nı yöneten sanatçı, 2007’de Chicago Lirik Operası’nı yöneten ilk kadın şef oldu. Le Concert d’Astrée ile yaptığı albümlerle ‘Victoires de la Musique En İyi Kkasik Kayıt’ ve ECHO gibi pek çok ödül kazanmasının yanı sıra Grammy’ye de aday oldu. Geçtiğimiz sonbaharda Handel’in Messiah’nı kaydettiği yeni bir CD yayınladı. Haïm, Legion d’honneur Nişanı (2009) ve Fransa Sanat Edebiyat Nişanı (2007) sahibi olup Kraliyet Müzik Akademisi Onursal Üyesidir.