Gaziantep ve Van Yahudileri

Mevcudu kalmayan Yahudi cemaatleri-3

Yusuf BESALEL Perspektif
20 Mayıs 2015 Çarşamba

Daha önceleri iki bölümünü yayınladığımız ve alfabetik sırayla yer verdiğimiz Tür-kiye’nin muhtelif şehirlerinde yaşamış ancak günümüzde artık kalmamış Yahudi cemaatlerinin son bölümüne yer veriyoruz.

 GAZİANTEP YAHUDİLERİ

Bu cemaatin ilk kökeni, Babil sürgününde Güney Anadolu’ya yerleşen Yahudilerdir. 500 yıl kadar önce İspanya’dan gelen Yahudilerden de yöreye göç edenler olmuştu. 1931’de Gaziantep’te 300-400 Yahudi aile bulunmakta olup, büyük bir sinagogları vardı. Söz konusu sinagogun müştemilatları mevcut olup burada hahamlar ve sinagog görevlisi şamaslar ikamet ederdi. Cemaatin yüzde 70 kadarı geçimini köylere gidip manifatura satarak sağlarlardı. Genellikle ticaretle uğraşırlardı.1935’ten itibaren Halep, Beyrut ve Filistin’e göçler oldu. II. Dünya Savaşı’nda göçler durduysa da 1948’de bu kez İsrail’e yeniden göçler başladı.1978’de yörede 50-60 kadar aile kalmıştı. Bu tarihlerdeki gergin siyasal ortam, İstanbul’a dâhil olmak kaydıyla göçü körüklemiş ve Yahudi Cemaati kalmamıştı.

Naim Güleryüz’ün ‘Gaziantep Yahudileri’ adlı çalışması, Gaziantep Yahudi Cemaati hakkında ayrıntılı bilgiler içeriyor. Bu çalışmada,1539’da Antep Sancağı’nda Şehreküstü Camii Külliyesi içinde yer alan hamamın işletilmesi için açılan ihaleyi Yahudi İshak Efendi’nin kazandığı ve bunun 16. yüzyıl ortalarında Antep’te yerleşik bir Yahudi Cemaati’nin bulunduğuna işaret sayılabildiği belirtiliyor. Yosef Kohen,1912-2001 yıllarını kapsayan anı defterinde, atalarının 18. yüzyılda Halep kentinde Aaked ailesi olarak tanındığını ve babası Yeşua’nın 19. yüzyılın başında Halep’ten Antep’e göç ettiğini yazmakta. Gaziantep’i 1964’te ziyaret eden Dr. İzak de Kordivi’ya göre Antep Yahudilerinin yüzde 97’si Sefarad yani İspanyol kökenli olup, çok azı Asur Kralı Sanheriv tarafından zulme uğrayan ve Edot Amizrah olarak anılan doğulu cemaatlere mensuptu. Halep vilayeti 1892 Salnamesi’ne göre Antep kazası Yahudi nüfusu 350 erkek ve 364 kadın olmak üzere 714’tü. Cumhuriyetin ilanından sonra 1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımında Gaziantep ili Yahudi nüfusu toplam 742 idi.1935 sayımında bu nüfus 543 olup,1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasıyla bu ülkeye olan göçlerin de etkisiyle 1955 sayımında 151’e düşmüştü.

Antepli Yahudilerin aile soyadları arasında Abud, Antebi, Duşi, Halebi, Mısri, Muğrabi, Nehmat, Şaşo,Totah vb. gibi isimler yer almaktadır. Birçok aile Kohen soyadını taşıdığından ayırt edebilmek için, soyadı kanunu çıktığında Bildirici, Özsezikli gibi isimler aldı. Öz isimler arasında Tevrat’tan alınanlar Türkçe’ye uyarlandı; Cabra, Ebhun, Hıdır, Musa, Özkul, Reful, Şua, Leyla, Nazlı, Nazire, Şefika vb gibi.

Antepli Yahudiler, daha ziyade ticaretle iştigal ederlerdi. Halep’ten veya İskenderun’dan toplar halinde sarılmış tekstili perakendecilere satan manifaturacılar vardı. Cüzzi bir kesim fıstık tarımı ile meşguldü.

Eğitim konusu ile ilgili olarak da Gaziantep’te erkek çocuklarının üç yaşından itibaren sinagog avlusunda bulunan Talmud Tora’ya devam etme zorunluluğunu belirtmek gerekir. Cumhuriyetle beraber devlet okullarına devam eden çocuklar,1950 yıllarından sonra İstanbul ve İzmir’de yüksek öğrenim yapmaya da başladı. Gaziantep Yahudileri, genellikle merkez Şahinbey ilçesi sınırlarında, Yeni Karagöz Mahallesi civarında ve Yahudi Mahallesi olarak anılan yöredeki sokaklarda otururlardı. Evler taş duvarlıydı ve bir iç avlunun etrafında iki veya dört bölüm bulunur ve bunlarda ayrı aileler otururdu. Müşterek tuvalet ve mutfak söz konusuydu. Toplum çok dindardı ve kaşerut kurallarına çok dikkat ederlerdi.

Gaziantep Sinagogu yeni Karagöz Mahallesi içerisinde takriben 1000 metrekarelik bir alana yayılmış, ibadet mekânı ve midraş ve yeşiva şeklindeki dini eğitim kurumlarına da sahipti. Sinagogun inşa tarihi belirsizdir. Ancak 1872’de ilave bir bölüm için resmi bir izin alındığı saptandı. Kasap Sokak’taki sinagog, Kilis ve Antakya gibi diğer sinagoglar tarzında güneydoğuya özgü kesme taş malzemeden inşa edilmiş olup, yöresel özellikler taşır. Tora tomarlarının muhafaza edildiği ehal, basık kemerli bir yapısı bulunan taştan beş yüzlü piramit şekilli bir odacıktır. Kadınların bölümü olan azara’ya avludan taş bir merdivenle çıkılır. Dört yüksek sütun üzerinde yükselen sinagog 1964 yılı tespitlerine göre bakımsız ve haraptı ve ibadet küçük sinagogda yani midraş’ta yapılmaktaydı.1970’li yılların sonunda kentten Yahudiler ayrılınca sinagog giderek harabeye dönüşmüş, alınan tedbirler bir sonuç vermemiş, hatta 2005’te kapılarının çalınması olayı gündeme gelmişti. 2011’de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan restorasyon faaliyetleri sonucunda sinagog, 2013’te kültürel faaliyetlerde kullanılması amacıyla Gaziantep Üniversitesi’ne devredildi. İsrail’e göç eden Antepli Yahudiler, Tel Aviv’de Knis İl Antebim adlı bir sinagog kurmuşlardı. Mezarlık ise koruma altına alınmış olmakla beraber bazı taşlar iş makineleri tarafından tahrip görmüştü.

Antep’in Halep vilayetinin bir kazası olduğu dönemlerde kentin hahamı ve Bet-Din (dini kurul) Başkanı Halep’ten atanırdı. Örneğin Halep doğumlu Rav Şalom Şaski,19. yüzyılın ortalarında uzun yıllar Antep’te görev yapmış ve kentte ölmüş olup, ‘Kapei Aharon’ adlı değerli bir eser yazmıştı. Daha sonraki yıllarda da bu kentte değerli hahamlar yaşamış olup, bu kentte gerek iş, gerekse sosyal yaşam dinsel yasalara göre düzenlenmişti. Dindarlık belirgindi, ataerkil bir aile yapısı vardı ve evlilikler aileler arası kız istemeye dayanırdı.

1919’daki Fransız işgalinde Antep Yahudileri savaş boyunca Kuvay-ı Milliye’ye Halep’ten cephane ve erzak yardımlarını sürdürdüler. Esasen Müslüman toplum ile Yahudi cemaati ile ilişkiler genellikle olumlu  olmuştu.1970 sağ-sol çatışmalarıyla başlayan ve Yahudilere rakip kişilerin kışkırtmalarıyla oluşan gerginlikler, Yahudilerin 1980’lerin başlarında kenti terk etmesine neden oldu.

VAN YAHUDİLERİ

Van Yahudilerinin kökeni, Babil sürgününe dek sürülebilir. Nitekim bu Yahudiler aralarında Aramice’ye benzer bir lisan (Aşuri) konuşmaktadırlar; Van’dan İran’a göç etmişler, bu ülkenin vatandaşlığına geçmişler ve 1920-1930 yılları arasında tekrar Türkiye’ye dönmüşlerdir. Van’da yerleşmiş Yahudilerin İran’a göç etmesinin esas nedeni ise,1906-1918 döneminde Erzurum, Kars, Van, Bitlis gibi kentlerde yaşanmış olan ve Ermeniler tarafından yapılan mezalimin Yahudilere de uygulanmasıydı. Van’dan İran’a geçen Yahudilerin bir kısmı da daha sonra Gürcistan’a gitmişler ve bazıları da gene Babil sürgününden beri burada yerleşmiş Yahudilerle evlilikler yapmışlar ve sonra da Türkiye’ye dönmüşlerdi. Bütün bu Yahudiler kendilerini ‘Gürcü Yahudi’si olarak da adlandırsalar da, asılları Van Yahudileridir. Gürcüce konuşmazlar. Söz konusu Yahudiler,1950’li yılların ortalarına kadar Van’da müreffeh bir hayat yaşadılar ve Kürt kökenli geniş toplumla sorunsuz ilişkileri vardı. Ancak Yahudi bir kızın kaçırılması ve mahalli yetkililerin kızı geri getirtmekte başarısız olması Yahudileri tedirgin etti. Buna benzer ikinci bir olayda Yahudi bir kız cemaat tarafından kurtarıldı ve kent dışına gönderildi. Gerginleşen münasebetler nedeniyle, Yahudiler mal ve mülklerini terk ederek kentten ayrıldılar ve çoğunluğu İstanbul’a, bir kısmı da Adana’ya yerleşti. Söz konusu Yahudiler, bu göç esnasında  mahalli kıyafetlerini taşıyordu. Halen İstanbul’da yaşayan Vanlı bir Yahudi vatandaş yaptığı bu açıklamaya ek olarak, Vanlı Yahudilerin birkaç yıl evvel Van’da oturdukları yöreyi ziyarete gittiklerini ve yerel halk tarafından çok sıcak karşılandıklarını ilave etti.

Öte yandan Gürcistan kökenli Yahudilerin bir kısmının da Gürcistan Kraliçesi Tamar (öl.1213,Tiflis) zamanında Yahudiliği seçen Yahudiler olduğu ve bunların buradaki Yahudilerle karışmış olduğu iddiası da mevcuttur. Van Yahudilerinin bir kısmı İran’da kalmıştı. Konu hakkında fazlaca kaynakça mevcut değil.1941-1945 yıllarına ait ‘La Boz De Türkiye’nin nüshalarında konuya ait ilişkili araştırmalar yayınlandığı bildirilmişti. Bu bahis altında bilgisine müracaat edilen ve yörede yerleşmiş kişilerin beyanatlarının yetersiz ve bazen de çelişir durumda olması, daha ayrıntılı bir bilimsel çalışma gereksinimini gündeme getiriyor.

Yukarıda ve daha evvelki yazılarda örneklenen ve mevcudu kalmayan Yahudi cemaatlerinden başka aşağıda belirtilen kentlerde de Yahudiler yaşamıştı. Örneğin Yahudilerin Ege Bölgesi’ne yerleştikleri şehirler arasında Osmanlı tahrir defterlerine göre; Kütahya, Balıkesir, Afyon, Turgutlu ve Aydın da bulunuyordu. Bu gibi kentlerde Yahudilere ait 16. asırdan kalma mezar taşlarına rastlandı. Aydın Salnamesi’nde iki ‘Yahudihane’ bulunduğu,1900 Salnamesi’nde 1079 erkek,1059 kadın Yahudi sayıldığı belirtilmişti. Alman arkeologları,1888’de 18. ve 19.yüzyıldan kalma bir Yahudi mezarlığı bulmuşlardı. Güneydeki Yahudi cemaatleri arasında ise Mardin ve Maraş vardı. Diğer yörelerden Eskişehir, Sivas, Antalya, Mersin, Amasya vb kentleri de zikretmek gerekir.

Yazının 1. bölümü

Bir zamanlar ANADOLU ve TRAKYA’da Yahudi yaşamı

https://www.salom.com.tr/haber-94254-bir_zamanlar__anadolu_ve_trakyada__yahudi_yasami_.html

Yazının 2. bölümü

Mevcudu kalmamış bir Yahudi Cemaati: Edirne

https://www.salom.com.tr/haber-93789-mevcudu_kalmamis_bir_yahudi_cemaati__edirne.html

 

 

 

 

 

Kaynakça:

Osmanlı ve Türk Yahudileri: Yusuf Besalel Gözlem 2003

Gaziantep Yahudileri: Naim Güleryüz Gözlem 2012

Fotoğraflar: Gaziantep Yahudileri: Naim Güleryüz, Gözlem 2012