Holokost kurtulanı DAVİD SALZ her yaştan dinleyicinin kalbine dokundu

Geçtiğimiz hafta Yom Aşoa anma etkinlikleri kapsamında İstanbul’a gelen Holokost kurtulanı David Salz, anlattığı hayat hikayesi ve paylaştığı anılarıyla her yaştan dinleyiciyi etkiledi. Salz’ın hikâyesi sadece Yahudi cemaatinden dinleyici grubuna değil, geniş toplumdan gençlere de ulaştı

Toplum
23 Nisan 2015 Perşembe

Ceymi DOENYAS

David Salz, 19 Nisan akşamı Ulus Amram Oditoryumu’nda, çocuklarına bu değerli tecrübeyi yaşatmak için onlarla birlikte gelen anne babalar, lise ve üniversite gençleri ile yetişkinler olmak üzere her yaştan kişilerle çarpıcı hayat hikâyesini paylaştı. 250 civarı kişinin katıldığı bu anlamlı konuşmada, dinleyenler özellikle David Salz’ın içtenliğinden ve her anlattığının hafızalara unutulmamak üzere yer etmesini sağlayan duygusallığından çok etkilendiler. Salz’ın Auschwitz’ten kurtulduktan sonra verdiği yaşam mücadelesini ayrıntılarıyla dinlemek, çoğu dinleyici için, çok fazla bilgi sahibi olunmayan, toplama kampları sonrası hayat konusunda da düşünmeye itti.

Sadece annesi ile yaşayan, bir gün annesi eve gelmeyince onu her yerde aramaya çıkan, 13 yaşında bir çocuk... Annesinin toplama kamplarına gönderildiğini öğrenmesiyle sırf ona kavuşabilmek için kendini Gestapo’ya teslim eden, saf bir ruh... Annesine kavuşma ümidi ile Auschwitz’e vardığında, onun kampa gelir gelmez vurulduğunu öğrenmesiyle yıkılan bir yürek...

David Salz’ın kalpleri burkan hikâyesi, onu koruyup kollayan üç melek ile kendi pratik zekâsı sayesinde kamplarda hayatta kalabilmesi sonucu bizlere ulaşıyor. Auschwitz’e gelen kişileri çalışmaya veya ölüme gönderme arasındaki, Nazi subayının bir parmak hareketine bakan seçimde, David Salz 13 yaşında olmasına rağmen kendisini 17 yaşında bir elektrikçi olarak tanıtmasının hayatını kurtarmasından dolayı, özgürlüğüne kavuştuğunda okula gidip gerçekten elektrikçi olup 40 yıl gibi bir süre İsrail’de elektrikçi olarak çalışıyor. İsrail Devleti’nin kurulması için verilen savaşlarda yer alıyor, sonra orduda tanıştığı eşiyle evlenip aile kuruyor.

Yaptığı bu konuşmalar hakkında fikrini sorduğumuzda ise, tehlikeyi hiç bir zaman geçmiş olarak kabul edemeyeceğimizi, geçmişte nelerin olduğunu ve insanların birbirine neler yapabildiğini olabildiğince çok insana, sağlığı ve yaşamı el verdiği sürece ilk ağızdan anlatmaya devam edeceğini söyleyen David Salz, aldığımız geri bildirimlere göre konuşmasını dinleyenlerin hayatında, kalbinde ve hafızasında unutulmaz bir yere sahip oldu. Yaşananları unutmamak ve unutturmamak adına böylesine değerli bir misafiri konuk edebildiğimiz için çok şanslı hissediyoruz.

 

DAVİD SALZ HİSAR OKULLARI’NI ZİYARET ETTİ

Sezin ESKİNAZİ FİNS

Holokost’ta hayatta kalmayı başaran David Salz, 21 Nisan Salı günü Hisar Okulları’nı ziyaret etti. Salz, sohbete katılan ortaokul ve lise öğrencilerine 1936 yılında Gestapo tarafından tutuklandıktan sonra yaşadıklarını anlattı. Bir buçuk saat süren sohbet boyunca Salz, babasını kaybettikten sonra bir gün eve gelmeyen annesinin ardından yaşadıklarını anlatırken, öğrencilere duygulu anlar yaşattı. 7., Hazırlık ve 11.sınıf öğrencilerinin katıldığı konferansta, bugüne dek derslerinde 2.Dünya Savaşını konuyla ilgili kitaplardan ve filmlerden öğrenen öğrenciler, tarihi yaşayan birinin ağzından dinleme fırsatı buldu.

Hisar Okulları’nda her yıl İngilizce derslerinde ırkçılık ve ayrımcılık konuları kapsamında 7., Hazırlık ve 11.sınıf seviyelerinde 2.Dünya Savaşı sırasında yaşanan Holokost ile ilgili konulara yer veriliyor. Bu doğrultuda, 7.sınıf öğrencileri ‘Anne Frank’ın Günlüğü’nü okurken, tiyatrosunu da canlandırıyorlar. 500.Yıl Vakfı Müzesi’nin yanı sıra Anne Frank’ın Amsterdam’daki evini de ziyaret eden öğrenciler, Auschwitz toplama kampına da giderek, tarihi yaşandığı yerde öğrenme fırsatını buluyor. Lise düzeyinde ise ‘The Boy in the Striped Pyjamas’ kitabını okuyan hazırlık öğrencileri haziran ayında Auschwitz’i ziyarete gidiyor. 11.sınıf öğrencileri ise Art Spiegelman tarafından yazılan ‘The Complete Mouse’ çizgi romanını okuyarak, Holokost döneminde yaşananlarla ilgili daha detaylı bilgiye sahip oluyorlar.

 

SALZ, UÖMO ÖĞRENCİLERİYLE BULUŞTU

İpek KASPİ

Holokost zamanı Auschwitz’den kurtulan David Salz, 20 Nisan Pazartesi günü hayat hikâyesini UÖMO öğrencileriyle paylaştı. Günümüzde Holokost kurtulanlarının giderek aramızdan ayrılmaya başladıklarını göz önünde bulundurduğumuzda, genç yaşında Holokost ile tanışmak durumunda kalmış David Salz’ı ağırlayabilmek, deneyimlerini kendisinden dinleyebilmek büyük bir onurdu.

Lise ve ortaokul öğrencilerinin katıldığı söyleşide Salz, salonda bulunan herkesin kalbine dokundu. Her sene Polonya’daki kampları ve özellikle Auschwitz’i ziyaret eden 11. sınıflar bu sene de mayıs ayında bu gezilerini gerçekleştirecekler. Daha önceden bu geziye katılabilmiş öğrencilerin David Salz’a konuşması sonrasında yönelttikleri soruların cevapları hepimizi derinden etkiledi. Yoğun bir ilgiyle karşılaşan Salz, bir buçuk saat süren söyleşi sonrasında kendisiyle birebir konuşmaya gelen öğrenciler ile sohbet edip onların da sorularını yanıtlamaya devam etti. Bu sene Auschwitz’i ziyaret edecek olan öğrenciler, farklı bir bakış açısıyla oraya gideceklerini, David Salz’ın anlattıklarını anımsayarak bu tecrübeyi yaşayacaklarını belirttiler.

İki çocuklu bir ailenin küçük oğlu olan David Salz, 1929 yılı Berlin doğumlu. Abisi, büyükannesi, büyükbabası ve teyzesi o zaman İngiliz mandası olan Filistin topraklarına göç etmeyi başarmış, David Salz ise annesi Dora ile birlikte 1936 yılında Gestapo tarafından tutuklanmış olan babasının serbest bırakılışını beklemek üzere Berlin’de kalmış, ancak 1939 yılında babası vurularak öldürülmüş.

1943 yılının mart ayında bir gün David’in annesi çalıştığı şirketten eve gelmeyince, David annesini büyük bir telaşla her yerde aramaya başlıyor. Arayışını sürdürürken Gestapo tarafından tutuklanıp kısa bir süre sonra Auschwitz’e gönderiliyor. Orada annesinin de Auschwitz’e gönderilmiş olduğunu ancak Auschwitz’e ulaşmasının hemen ardından gaz odasına yollandığını öğreniyor.

13 yaşında bar-mitsvasını bile kutlayamadan Auschwitz’e yollanmış olan David Salz, gaz odasına değil Buna/Monowitz Toplama Kampına gönderiliyor.

Kamplarda üç ‘melek’ olarak bahsettiği, kurtulmasına yardım etmiş üç kişi ile karşılaşmış: Erich Markowitz, terzi Franz Kowalski ve Menne Shine. Bu üç kişi kendisini orada kollamış, en acımasız Kapolardan korumuş ve ona ekstra yemek ayarlamaya çalışmışlar. Onların yardımları sayesinde David Salz hayatta kalmayı başarmış.

18 Ocak 1945’te SS’ler David Salz’ın da içlerinde bulunduğu Buna/Monowitz Toplama Kampındaki 10 bin tutukluyu Gleiwitz yolundan Mittelbau-Dora Toplama Kampına doğru ölüm yürüyüşüne zorlamışlar. Bu yolculuk sırasında çektiği zorluklardan bahseden Salz, bombalamalar sırasında Mittelbau’dan kaçmayı başarıyor. Kaçışı süresince onu Gestapo’ya teslim etmek isteyen antisemit bir kesimle karşılaşıyor, onlardan da kaçmayı başararak kaçarken kaptığı bir beyaz battaniye ile Amerikan askerlerine rastlayana kadar mezarlıklarda ve ağaçlarda yatarak saklanıyor. Amerikan askerleri tarafından askeri bir hastanede bakımı yapılıyor ve daha sonra bu bölge Rus askeri birliklerine geçiyor. Salz iyileştiğinde Berlin’e geri dönüyor, ancak 1946’da İngiliz Mandası olan Filistin’e yerleşme kararı alıyor. Burada eşi Chaya ile tanışıp bir aile kurarak iki çocuk sahibi oluyorlar: Yossi ve Doron.

David Salz 1961 Eichmann Davası‘ndan sonra Auschwitz’de yaşadıkları hakkında konuşmaya başlıyor. Pazartesi günkü konuşmasını ise şu sözlerle bitiriyor: “Şalom: Barış! Tüm dünyada barış diliyorum. Şalom, şalom ve şalom!”