Balkanlarda bir zamanlar Sefaradlar yaşardı: YUGOSLAVYA

1941 yılında Yugoslavya; Almanya, Macaristan ve Bulgaristan tarafından işgal edildi. Sırbistan Almanya kontrolüne geçti. İlk iş olarak Yahudiler kayıt altına alındı, sarı yıldız takma zorunluluğu getirildi. Yahudilerle ilgilenecek özel bir polis birimi kuruldu

Metin DELEVİ Perspektif
29 Nisan 2015 Çarşamba

I. Dünya Savaşı ertesinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çökmesi sonrasında Sırbistan, Hırvatistan ve Slovenya Krallığı ortaya çıktı, 1919’da Paris Konferansı’nda resmen tanındı, 3 Ekim 1929’da ise ismi Yugoslavya Krallığı olarak değiştirildi. Anlamı Güney Slav Ülkesi olan Yugoslavya’da, 1946 yılında krallık kaldırılarak yerine Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti kuruldu. 1963’te yine isim değişikliğine gidilerek Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti oldu. Yükselen milliyetçilik, ekonomik ve politik krizler neticesinde 1980 yılından itibaren ülke birkaç cumhuriyete bölündü ve halen hafızalarımızda olan Yugoslavya iç savaşları yaşandı.

Yazıda karışıklığa yol açmamak için, Yugoslavya adı altında Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Bosna, Slavonya-Dalmaçya bölgelerini ayrı ayrı inceleyeceğiz. Eski Yugoslavya coğrafyasında görünen Makedonya’yı, Bulgaristan ile ilişkileri nedeniyle ayrı olarak incelemiştik. Aslında bu bölgeler, Yahudiler açısından, dilleri, sosyal yapıları ve tarihleri konularında değişiklikler gösterdiğinden doğal bir ayırım yapmış olacağız.

SIRBİSTAN

Sırbistan’da Yahudi varlığı Roma İmparatorluğuna kadar uzanır. Kuzeyde, Pannonia/Panunya bölgesinde o dönemlerden kalma Yahudilere özgü kalıntılar bulundu. Ancak bölgedeki Yahudi yaşamına dair 10. yüzyıl öncesi gerçek anlamda bilgi ve belge bulunmamakta. 10. yüzyıldan itibaren Belgrad ve Tuna kıyılarında Yahudi yerleşimi hakkında belgeler bulunmuştu. Romanyot kökenli olan bu Yahudilerin özellikle Makedonya üzerinden bölgeye geldikleri tahmin ediliyor. Sırplar, 9-10. yüzyılda Hıristiyanlığı kabul etti. Yeni Hıristiyanların inançlarının başlangıçta Hıristiyanlık ve Yahudilik karışımı olması bölgede Yahudilerin bulunmasının delili olarak gösteriliyor.

Sırbistan’ın 1389’da Sultan Murat tarafından fethedilmesinden sonra genelde Romanyot kökenli olan bölge Yahudileri özellikle tuz ticareti ile ilgilenmeye başladılar. 1492 ve 1497 yıllarında Sefaradların bölgeye gelmesi ile Yahudi yaşamı canlandı. Özellikle Osmanlıların fethettiği ülkeler arasında ticareti geliştirmeye başladılar. Belgrad bu dönemin önemli ticaret merkezlerinden biri oldu. Avusturya’nın Kuzey Sırbistan’ı işgal ettiği 1718-1739 yılları arasında Yahudilerin durumu zorlaşsa da aynı canlılık devam etti. Yahudi toplumu Osmanlı’ya bağlı kalmak istediklerinden, isyancılar tarafından zaman zaman saldırılarla karşı karşıya kaldılar. 1831 yılında Sırp hükümeti Yahudilerin çalışma alanlarına kısıtlamalar getirdi. 1845’te Yahudilere terzilik ve kunduracılık meslekleri yasaklandı. Sırbistan Prensi Obranovich iktidarında kısıtlamalarda gevşemeler olduysa da, 1852’de başa geçen Karageorgevich döneminde Sırp tüccarları desteklemek amacıyla başlıca rakipleri olan Yahudi tüccarlara karşı tedbirler daha da sertleştirildi. 1856 yılında çıkartılan bir yasayla Yahudilerin kırsal alanlarda yaşamaları yasaklandı. Bu tarihlerde yüzde 80’i Sefarad olan Yahudi nüfusu 2000 kişi civarındaydı. 1000 kadarı da Belgrad’da yaşıyordu.

1858’de başa geçen Prens Miloş döneminde Yahudiler açısından bir rahatlama olduysa da, oğlu Prens Michael döneminde eski gerekçelerle zulüm ve kısıtlamalar tekrar başladı.

1861 yılında Sabac kentinde yaşayan 60 Yahudi’nin şehirden sürülmesi emredildi. Bu tarihten itibaren Yahudilere yalnız gıda hammaddesi üretme izni verildi. Bu izinler de varislere devredilemeyecekti. Mülk alımlarında kısıtlamalar da sertleştirildi. Prens Michael’in öldürülmesinden sonra başa geçen Milan Obrenovich tüm vatandaşlara eşit haklar tanımasına rağmen Yahudiler bu uygulama kapsamına alınmadı. 1873’te Yahudiler, Sabac, Smederevo ve Pozarevac kentlerinden çıkartıldılar. 1878 yılında imzalanan Berlin Anlaşmasına göre Yahudilere de eşit haklar tanınması maddesi koyulmuş ise de Sırp parlamentosu ancak 1889’da bu maddeyi yürürlüğe soktu.

1895 yılında Sırbistan’da yüzde 80’i Sefarad olan 5102, 1900’de 5729 ve 1912’de 5 bin Yahudi nüfus bulunmaktaydı.

1912-1913 yılları arasındaki Balkan Savaşlarında yaklaşık 500 Sefarad Sırp saflarında savaşa katıldı. 1913 yılındaki Sırbistan-Bulgaristan ve I. Dünya Savaşında çok sayıda Yahudi Sırbistan saflarında savaştı ve birçoğu savaş ertesinde çeşitli madalyalarla onurlandırıldı.

1. Dünya Savaşı ertesinde kurulan Yugoslavya Krallığı’nın başkenti Belgrad oldu. Yahudi toplumu dışa daha açık yaşamaya başladı, geleneksel Yahudi yerleşim bölgelerinden ayrılıp bankacılık, borsa gibi mesleklere girdiler. Parlamentoda temsilcileri oldu. Yahudi kültürü de tekrar canlandı; kültür merkezleri ve kütüphaneleri açıldı. II. Dünya Savaşı arifesinde yine yüzde 80’i Sefarad olmak üzere Belgrad’da 10 bin, diğer kentlerde de yaklaşık 3 bin Yahudi yaşamaktaydı. Sefaradların ve Aşkenazların ayrı dini, eğitim, mezarlık ve kültür mekânları bulunuyordu.

1938’de ise Yahudi karşıtı kısıtlamalar geldi. Eğitim kurumlarına Yahudi kotası getirildi, gıda sektöründe çalışmaları yasaklandı.

1941 yılında Yugoslavya; Almanya, Macaristan ve Bulgaristan tarafından işgal edildi. Sırbistan Almanya kontrolüne geçti. İlk iş olarak Yahudiler kayıt altına alındı, sarı yıldız takma zorunluluğu getirildi. Yahudilerle ilgilenecek özel bir polis birimi kuruldu. Hemen peşinden 14-60 yaş arası erkekler zorunlu çalışma merkezlerine götürüldü. Temmuz-kasım ayları arasında sabotajlar sonrası misilleme infazları başladı: her ölen Alman askeri için 100, yaralanan her asker için ise 50 Yahudi infaz ediliyordu. Sabac ve Belgrad’da toplama kampları kuruldu. 1941 sonunda neredeyse tüm Yahudi erkekler katledilmiş oldu. Aynı ay içinde, Belgrad fuar alanında kurulan Semlin kampına hayatta kalan kadın, çocuk ve yaşlılar getirildi. Bu kampta ilk kez gaz kamyonları kullanıldı. 1942 Mart-Mayıs ayları arasında yaklaşık 6280 kadın ve çocuk bu yöntemle katledildi. 29 Mayıs 1942’de Sırbistan SS sorumlusu Franz Redemacher ülkede artık Yahudi sorunu kalmadığını ve Sırbistan’ın ‘Yahudilerden temizlenmiş’ ilk ülke olduğunu ilan etti.

Şoa esnasında Yahudi nüfusun yüzde 85’i katledildi. Savaş ertesinde, Yugoslavya’da hayatta kalabilenlerin büyük bir çoğunluğu İsrail’e göç etti. 1991’de iç savaş esnasında yeni bir göç dalgası yaşandı. Günümüzde Sırbistan’da çoğu Belgrad’da olmak üzere yaklaşık 1500 Yahudi yaşıyor. Bu nüfusun yarısı Sefarad’dır.

HIRVATİSTAN, DALMAÇYA, SLAVONYA

Tüm Balkanlarda olduğu gibi bu bölgede Roma İmparatorluğu döneminden itibaren Yahudi izlerine rastlamaktayız. Arkeolojik kazılarda Osijek’te MS 325 yılından kalma bir sinagog ve Solin’de yine aynı dönemden kalma Yahudi mezarlarına rastlandı. Split kentinde de MS 3. yüzyıldan kalma Yahudi toplumu bulgularına rastlandı.

Hırvatistan’da Yahudi varlığına dair en eski yazılı belgeler 10. yüzyıla dayanıyor. Söz konusu belgeler resmen vezir unvanı olmamasına rağmen fiiliyatta Halife Abd Ar-Rahman III’ün dışişlerini yürüten Hasdai Ibn Shaprut’un Hazar Kralı Yosef ile yaptığı yazışmalardır. MS 970 tarihli bu yazışmalarda Ibn Shaprut ‘Gebalim’ Kralından söz ediyor. Gebalim Kralı, Cordoba Halifesi Abd Ar-Rahman III’e elçiler göndermiş ve bu elçiler arasında Şaul ve Yasef Bey’ler de bulunmaktaydı. Bu elçiler Ibn Shaprut’a Hazar Kraliyet ailesinden Amram Bey’in Gebalim ülkesini ziyaret ettiğini belirtmişlerdi. İbranicede Gebal dağ anlamına gelmekte, yani Gebalim ülkesi ile Macarlarla komşu ülke olan dağlık bölge kastedilmektedir. Aynı şekilde 9. yüzyılda yaşamış olan Piskopos Gauderich yazışmalarında bu bölgeden bahsederken Gebalim kelimesini kullanmıştı.

7. yüzyılda Balkanların kuzeybatısına gelen ve buralarda bir krallık kuran Hırvatlar bu bölgede Yahudileri buldular. 10-15 yüzyıl arasında Hırvatistan’daki Yahudiler konusunda çok az bilgi bulunuyor. Ancak 13. ve 14. yüzyılda bazı Yahudilerin Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’te yaşadıkları, ‘Magistratus Judaeorum’ (Yahudilerin Yöneticisi) adı verilen bir cemaat başkanı tarafından yönetildikleri, bir sinagogları olduğu tespit edildi. 15. yüzyılda ise bazı Yahudiler Sava ve Tuna nehirleri arasında kalan bölgeye yerleşmişlerdi.

Bu dönemlerde Hırvatistan’da Yahudiler ekonomik açıdan geliştiler, yerel halkla sorunsuz bir yaşam sürdüler. Yahudilerin varlığı ile bölgede ticaret canlandı ve gelişti. Yahudilerin ekonomik gelişmesine paralel olarak bölgenin kalkınması da hızlandı. Bölgede Yahudi nüfusu 150 yıl boyunca artmaya devam etti. Ancak 1456 yılında, yerel yönetim Yahudi nüfusunun çok arttığını öne sürerek onları taciz etmeye başladı. Sonrasına, alınan bir kararla Yahudilerin bölgeden ayrılması istendi.

15. yüzyıl sonlarında İspanya ve Portekiz’den gelen Sefaradların ufak bir kısmı Bosna ve Makedonya üzerinden bölgeye geldiler ve özellikle Dalmaçya kıyılarında Spilt ve Dubrovnik kentlerine yerleştiler.

1526 yılından başlayarak 200 yıl kadar süreyle Hırvatistan Yahudileri ilgili hiç bir kayıt ve belge bulunamadı.

17. yüzyıl başlarında Yahudilere Kuzey Hırvatistan’da yerleşme yasağı halen geçerliydi. Komşu ülke Macaristan’dan tacir olarak gelenlere ancak birkaç günlük oturma izni veriliyordu.

1753’te yerleşme yasağının halen geçerli olmasına rağmen Bjelovar, Koprivnicos ve Vorodzin kentlerine az sayıda olmak kaydıyla yerleşme izni verilmeye başlandı. 1776 yılında bu izin Osijek kenti için de geçerli oldu. Zemun kentinde de bu dönemlerde Yahudi varlığından bahsedilmekte. Kayıtlarda, 1773’te yapılan sayımda bu bölgelerde toplamda 25 Yahudi aile olduğu görülmüştü. 1782 yılında İmparator Joseph II yayınladığı ‘Toleranzpatent’ (hoşgörü bildirgesi) ile Yahudilerin Hırvatistan’da yerleşme yasağını bir anlamda kaldırmış oldu. Diğer taraftan toprak sahibi olma, herhangi bir lonca kontrolündeki meslekleri yapma ve ziraat yapma yasağı getirildi. Bu kısıtlamalara rağmen kuzeyden ve güneyden Hırvatistan’a Yahudi göçü devam etti. 1791 yılında ise Yahudilere yerleşme izni resmen yürürlüğe girdi. 1840 yılında kısıtlamalardan bazıları kaldırıldı ancak ‘hoşgörü vergisi’ adı altında toplanan vergilere devam edildi. 1867’de Zagreb Sinagogu açıldı. Rabbi Hosea Jacobi ilk Hırvatistan Hahambaşısı oldu. 1873 yılında ise nihayet Yahudilere eşit haklar tanındı. 1878 yılında toplanan Berlin Konferansında bu uygulama diğer Balkan ülkeleri için örnek olarak sunuldu. 1880 sayımında Hırvatistan’da Yahudi nüfusu 13.448 kişi olarak belirlendi.

Yahudiler Dalmaçya’ya Roma ordusu ile birlikte geldi. 641 yılında Solin’de Yahudi cemaati olduğu da belgelenmişti. Ortaçağ boyunca, Split ve Ragusa (Dubrovnik) Yahudileri Dalmaçya ile İtalya arasındaki ticareti geliştirdiler. 15. yüzyılda kurulan Dubrovnik Cumhuriyeti’nde Yahudiler neredeyse sorunsuz bir yaşam sürüyorlardı. Ancak bu çok uzun süreli olmadı. Yahudilerin varlığından pek hoşnut olmayan Kilise, 1502, 1622 ve 1662 yıllarında kan iftirası söylentileri yaymaya başladı. Portekiz ve İspanya’dan gelenlere ilaveten, Papa Paul IV Ancona Yahudilerini kentten kovunca, bu Sefaradların büyük bir kısmı Dubrovnik kentine yerleşti. 1738 yılında kentte çıkarılan yasalarla Yahudilerin durumu zorlaşmaya başladı. Başta Split olmak üzere Yahudiler birçok kentte gettolarda yaşamaya zorlandı. Kısıtlamalar ve getto uygulaması, 1806 yılında bölgeyi işgal eden Napoleon tarafından kaldırıldı. 1814 yılında Avusturya İmparatorluğunun Dalmaçya’yı ilhak etmesi ile birlikte kısıtlamalar tekrar yürürlüğe girdi. Dalmaçya Yahudilerine tüm Hırvatistan’da olduğu gibi 1872 yılında eşit haklar tanındı.

1900 yılında tüm Hırvatistan ve Dalmaçya’da Yahudi nüfusu 20.032’ye yükseldi. Yeni asır başlarında Hırvatistan’da 21 Yahudi cemaati bulunmaktaydı. Zagreb ve Osijek’te Yahudi okulları bulunmaktaydı.

1918 sonrasında Hırvatistan yeni kurulan krallığın parçası oldu.

II. Dünya Savaşı arifesinde Hırvatistan’da yüzde 24’ü Sefarad 25 bin kadar Yahudi yaşamaktaydı.

(devam edecek)