Uğur Yücel, Göztepe Kültür Derneği Festivali´ndeydi

Keşfetmek için yola çıkmış birkaç insan, katılımcılar ile buluşunca oluşan sinerji gerçekten kalp çarpıntısı gibiydi... Bir pazar sabahı işte böylesi bir yolculuk başladı GKD salonlarında… Heyecan, bilgi, umulmadık sürprizler ve niceleri...

Toplum
2 Nisan 2015 Perşembe

Feride Petilon


Bir pazar sabahı başladı serüven ama sanıldığı gibi 29 Mart’ta değil. Çok ama çok evvelden tarihini tam hatırlamadığım bir pazar sabahı Meri İstiroti’nin ‘30 Yaşa Mektuplar’ adlı kitabını okuduğum zaman... ‘Neden festivale çağırmayalım; neden bu kadar değerli kişilerin tecrübelerinden faydalanmayalım’ dedik. İlk seansımızın temeli böyle atıldı.

Sami Kohen’den, İzzet Keribar’dan, Lazar Demeşulam’dan, Carole Hakko’dan aldığımız bilgiler ile kendi hayatımızı, yaptıklarımızı yapamadıklarımızı sorgular olduk. Meri İstiroti’nin güler yüzü ile karşılaşınca daha da belirginleşti beynimizde. Bir muhasebe gibi görünse de aslında iyi ki yapmışım dediğimiz bir paneldi.

Aynı zaman diliminde Bilgi Üniversite’sinden Ozan Zeybek, “Yemek siyasi bir eylemdir” diyerek söze başladı. Üç öğün yaptıklarımızın vücudumuzdaki yansımalarını, gıda sektörünün ticaret ile olan bağlantılarını anlatırken ve sanki birçoğumuzu vejetaryen olmaya davet etti. ‘Yemek için mi yaşamak, yaşamak için mi yemek’ felsefesini bir kez daha sorgulamamıza olanak tanıdı.

“Yahudilik zamansız ve mekânsızdır” diyen Alberto Modiano, etkileyici sergisinin perde arkasını aktarırken, Rav İsak Peres de her zaman ki nükteli lisanı ile yüzyıllardan beri süregelen Yahudilik hikâyesini bir kez daha vurguladı.

Ve salonlar çikolata kokuları ile dolarken Işık Namer “Hayat çikolata ile güzel” diyerek bu eşsiz tatlının yapılış öyküsünü ve püf noktalarını aktardı bizlere.

GKD’nin özel bir teşekkürü var Robert Schild’e. Ailesinde yaşanan acı kayba rağmen görev başında idi. Hem de acı bir tesadüf ile mizah anlatıyordu. Yahudi mizahının zaman zaman rahatsız edici, çoğu zaman da uyarıcı olduğunu, içinde barındırdığı çelişkiler ve çıkmazları dışa vurduğunu vurgulayan Robert Schild, “Savunmanın son kalesi gülmektir” dedi.

Hayatın farkında mısınız?

Fi ve Çi kitaplarının yazarı Azra Kohen her gün binlerce bilgiye ulaştığımızı, bunların doğruluğundan nasıl emin olabileceğimizi, doğru bildiğimiz yanlışlar ile yanlış bildiğimiz doğruları yaşantımızda nasıl ayrıştırmak gerektiğini izleyiciye aktarırken farkındalık yaratmayı hedefledi.

Bir belgesel yapımcısı olarak Reyan Tuvi yurt içi ve yurt dışında farklı kültürler ile harmanlanmış yaşamları bizlere aktardı. Gezi Parkı olayları, Festus Okey cinayetini konuştuk.

Ve aynı anda bir başka keşif yolculuğu vardı yoga ile. Nefes almak, nefes vermek ve her nefeste hayata bağlanmak mümkün. İnci Polet Beraha ile Dada Ac.Hiarnmayananda Avt. izleyicilere yoganın hayattaki yerini aktardılar.

Hayatın gerçekleri Rıfat Bali’nin bilgileri ile harmanlanınca hayat daha güzel olmaya devam edebiliyor muydu, bilmem ama daha gerçekçi boyutlar kazandığına eminiz. Cumhuriyet Dönemi’nde Türkiye Yahudileri sistematik Türkleştirme siyaseti ile karşı karşıya iken yıl 2015’de gelecek farklı bir fotoğraf mı sunuyordu? Katılımcıların Rıfat Bali ile yolculukları Rıfat Bali araştırmaya devam ettikçe hiç bitmeyecek.

Metin Delevi üslubu ile Avrupa’da artan antisemitizm ve bizlere yansımasını irdeledi. Antisemitizmin açtığı yaraları sarmak adına antisemitizmi konuşmak gerekliliğine inanıyoruz.

Panel

Gazete ve gazetecilik denildiğinde Şalom aklımıza gelir şüphesiz. Ancak Türkiye’deki diğer azınlıkların da gazeteleri Şalom ile paralel olarak sorun ve zorluklar yaşarlar. Genç kuşak temsilcisi cesur yürek Rita Ender’in moderatörlüğünde hazırlanan bu panelde Mois Gabay, Tuma Çelik, Patrak Estukyan ve Serdar Korucu fikir ve yorumları ile varoluş mücadelelerini anlattılar. Festivale konuşmacı olarak katılan Sami Kohen’in etkinliğe katılımcı olarak devam ederek bu panele destek verdiği de gözden kaçmadı.

Eş zamanlı olarak bir diğer salonda farklı bir gazeteci, farklı bakış açısı ile GKD Festivali’ne katılanları şaşırtıyordu. Akif Beki, Cumhuriyetin 100. yılını tarihsel açıdan değerlendirirken ‘Yeni Türkiye’ planını gündeme getirerek 2023 Türkiye’si için ipuçları vermekte idi. Sorular soruları takip ederken tecrübeli yazarın söyleşisi koridorlara taşınıyordu.

Bir diğer salon NLP uzmanı Cengiz Eren ile taçlanmakta idi. Korkularımızın çocukluğumuzda gizli kodlaması ile Cengiz Eren uçak korkusu ve iğne korkusu ile ilgili bir çalışmayı seyirciler ile paylaştı.

Spor sevenler Emir Alkaş ile sohbet etti. Alkaş, İsmail Şenol ile katıldığı GKD Kültür Festivali’ne farklı bir tat, farklı bir bakış açısı sağladı.

Ve aniden havayı bir parfüm kokusu sardı. Liat Murat Barbut ile Fransız parfümör Sylvain Cara, beş duyumuzdan biri olan koku almanın yaşam hikâyemiz ile bağdaştığını vurguladı. Katılımcılar kendi parfümlerini yaratarak farklı bir dünyada keşfe çıktılar. 


İki sergi

GKD Kültür Festivali iki sergiye ev sahipliği yaptı idi bu yıl. Kahkaha ruhun gıdasıdır dediğimizde aklımıza sıkça gelen bir isim İrvin Mandel. Hazırladığı karikatürler ile gülmenin keşfine aracı olan İrvin Mandel’in sergisi ay boyunca GKD salonlarında gezilebilir. Festivali kaçıranlar için duyurulur. Bir diğer sergi ise Stella Namet Abulafya’nın bebekler koleksiyonundan oluşan ‘7 Kıta Işığın Gücü’, keşfetme yolculuğunda bolca düşündüren bir sergi olarak karşımıza çıkıyor. Bebekler barış içinde yan yana durabilirken, insanlar neyin peşinde sorusu takılıyor herkesin aklına. Stella Namet Abulafya’nın sergisi de ay içinde gezilebilir. 

Yurtdışından  konuklar vardı

GKD Festivali yurtdışından bir konuk ile birçok kişinin akıl süzgecinden uzun bir yolculuğa takıldı. İsrailli başarılı gazeteci Arad Nir, katılımcılardan biriydi. Uluslararası ilişkiler uzmanı olarak Arad Nir’in yorumu şöyle: “Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin eskisi gibi olmadığı bir gerçek. Ama bir yerlerde özünde değişim olmadığını her iki ülkenin normalleşme sürecinde kendilerine göre adımlar attığını biliyoruz.”

Yurt dışından bir başka davetli de Jackie Benshushan idi. GKD’de büyüyen Jackie bugünlerde gençler ile kapsamlı bir dans projesinin ilk adımlarını atmakta. Festival kapsamında her dans etmek isteyen ile dansın adımlarını müziğin ritmi ile birleştirdi.

Bu festival için teşekkür edilmesi gereken birçok kişi var. Ancak iki ekibi gönülden tebrik etmek gerek; GKD Dj Team tüm bu konuşmacıların teknik donanımlarını kurarak hiçbir aksaklığa neden olmadan etkinliğe imzalarını attılar. GKD Hanımlarını da unutmamak gerek. Hazırladıkları kermes ve atıştırmalık büfesi ile göz ve damak zevkimize hitap ettiler.

Yolculuğumuz 29 Mart’tan çok önce bir pazar sabahı başladı, 29 Mart’ta etkinliğin gerçekleşmesi ile ete kemiğe büründü ve şimdi de geleceğe doğru emin adımlar atıyor. 

Büyük usta sahnede

Finale yaklaşıldığı zaman bir büyük usta sahnede yerini aldı. Uzun yıllardır birçok dernek ve kuruluşun davetlerini reddetmesine rağmen GKD’ye neden evet dediğini analiz ederek konuşmasına başlayan Uğur Yücel sanatçı kimliği ile acılarını dile getirdi. Anadolu çocuğu olarak köklerine indiği zaman gördüğü resmi, bu resmi bilmeyenlerin sayısının hızla arttığını, bu olgunun toprağa olan bağlılığın yok olması demek olduğunu anlattı, Kuzguncuk’un anılarındaki yerini anlatırken çokça gözler buğulandı. Uğur Yücel Antalya’dan birkaç saatliğine İstanbul’a gelerek sanatçı duyarlılığını katılımcılar ile paylaştı.