Judeo-Espanyol Dayanışması

Uluslararası Ladino Günü, ikinci kez İstanbul’da kutlandı. 300’den fazla kişinin katılımıyla gerçekleşen günde sayısız etkinlikle Ladino’yu canlı tutmanın önemi bir kez daha vurgulandı.

Toplum
11 Şubat 2015 Çarşamba

Şeli Gaon

 

8 Şubat Pazar günü ‘Uluslararası Ladino Günü’; İstanbul’da görkemli Neve Şalom Sinagogu Kültür Merkezi’nde kutlandı

 

300’den fazla kişinin katıldığı etkinlikte, katılımcıların birlikteliği, dayanışması görülmeye değerdi.

 Ladino lisanından sadece birkaç kelime bilen Cemaat Başkanı İshak İbrahimzadeh’in de varlığı bu günü onurlandırdı.

Cemaatimizin değerli kişisi ve bu günün organizasyonunda çok emeği geçen geçmiş dönem cemaat başkanlarından Silvyo Ovadya, farklı ülkelerde kutlanan Ladino gününü özetleyerek, bu değerli dili canlandırmak ve yaşatmanın önemini vurguladı.

Ardından, Sefarad Kültürü Araştırma Merkezi Koordinatörü Karen Gerson Şarhon gün içinde yer alacak olan olayları sırası ile özetledi ve sözleri kendisine ve Süzet Herman’a ait olan ‘Las Sardelas’ şarkısını söyledi.

Sonraki sürpriz ise, tüm dünyadan bu dile aşık olanların konuşmaları ve İstanbul’da kutlanmasından dolayı hissettikleri coşkuyu paylaşmaları idi.

Şarhon, cemaatimizin tanınmış ressamlarından Esti Saul’ü yanına davet etti. Esti Saul; bir Fransız Yahudisi olan ressam Leopold Levy hakkında bir konuşma yaptı ve şöyle devam etti: “1936 yılında Türkiye’ye davet edilen Leopold Levy ancak 1937 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nde çalışmaya başladı. Öğrencilerine sanatın, resmin ne olduğunu, onlara kesinlikle başkalarını taklit etmemeleri gerektiğini öğretti. Akademide bir kütüphane açılmasına önayak oldu. 1947’de Ankara Operası için Boğaziçi’nin bir gravürünü yaptı. Empresyonizmden etkilendi, dekoratif sanatlar ve gravürlerle ilgili birçok çalışmalar yaptı.

Şarhon daha sonra El Amaneser dergisinin editör yardımcısı ve bu lisana layıkı ile vakıf olan Güler Orgun’un hayatını katılımcılarla paylaştı.

Ardından söz alan, ondan fazla kitabı olan ve eserleri yirmiden fazla dile çevrilen, cemaatimizin tanınmış yazarı Mario Levi, konuşmasına Ladino dilinin önemini belirterek başladı. Son olarak yazdığı ‘Size Pandispanya Yaptım’ kitabı hakkında bilgi verdi. Çok yönlü çalışmalarıyla tanınan ve birçok ödül kazanmış olan yazar Mario Levi, Fransızca hocalığı, bir süre gazetecilik ve de ticaret yaptıktan sonra, bugün halen Yeditepe Üniversitesi’nde ders vermekte.

Öğlen saatinde Ceni Franko, geleneksel Yahudi yemeklerinin nasıl yapılması gerektiği konusunda bir sunum yaptı.

La Casa Catering’in hazırladığı, kaşkarikas, avas kon ispinaka, armi, rulikos de berendjena, pırasa köftesi gibi özel yemekler katılımcılardan büyük beğeni topladı.

Yemekten sonra Karen Gerson Şarhon, Süzet Herman ve Anna Eskenazi, Yahudi yaşamını mizahi bir anlatımla, stand-up tadında sundular.

Eskenazi, teknoloji ve gençler hakkında esprili bir konuşma, Herman ise büyükannesiyle birlikte yaşadığı hatıraları dile getirdi. Şarhon ise, anne ve babasını, okul hayatını ve en önemlisi 1920 yılından bugüne dek değişen nesli, değişen fikirleri, evlilik hakkındaki düşünceleri,  okumuş ve çalışan kadının gücünü ve başarısını anlattı. Şimdiki gençlerin yaşamını, evde hiçbir şey yapmak istemediklerini ve doğru bulmasak da; bizim onlarla uyum sağlamak için elimizden geleni yapmamız gerektiğini belirtti.

Cervantes Enstitüsü Müdürü Pablo Assuero ve İspanya Konsolosu Pablo Benavides Orgaz, Ladino’nun İspanya tarihinde ve kültüründe önemli bir yer tuttuğunu ve bu lisanı konuşan belli bir kitlenin varoluşundan duydukları memnuniyeti dile getirdiler.

Aşamayim Stars Orkestrası Ladino parçalardan bir skeç sunmalarının ardından Can Rodrig, genç yaşından beklenmeyen bir Ladino ile lehçelerden bahsetti. Judeo- Espanyol lisanında birçok farklı lehçeler bulunduğunu, bunun da bir lisanın zenginliğini gösterdiğini dile getirdi. Hahambaşımız Rav İsak Haleva ve eşi de katılımları ile güne renk kattılar. Hahambaşı Haleva, Ladino lisanının gün geçtikçe yok olduğunu görmenin kendisini çok üzdüğünü ve gençlerin çok büyük bir değer kaybettiklerini belirtti. “İspanyolca konuşmak, tüm dünyada kendimizi ifade etmek bağlamında büyük bir şanstır” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Alberto Modiano, barkovizyonda son kitabının tanıtımını yaptı. Daha sonra Jojo Kohen, Yahudi mizahından bahsederek birçok fıkra anlattı.

Bu farklı ve aktivite dolu günün sonunda, İzzet Bana ve Estreyikas d’Estambol ile Los Paşaros’un konserleri büyük ilgi ile izlendi.

Bu günün ve organizasyonun yaratıcıları başta Silvyo Ovadya ve Karen Gerson Şarhon olmak üzere tüm emeği geçenleri kutluyoruz.

 Resim galerisi için tıklayın...