“Yaptıkları davranışlar kendi seçimleri değil, sadece zihinlerinin ürünü”

Asperger Sendromu kişinin sosyal ilişkilerinde karşısındakinin düşüncelerini sezerek ona göre hareket etmede ve empati kurmada zorlanması, tekrarlı hareketler sergilemesi, bazı konulara olağandışı ilgi göstermesi ve hatta ‘takılı kalması’ ile kendini gösteren davranışlar bütünüdür. Uzman Psikolog Feriha Dildar ile halk arasında ismen pek tanınmayan ancak ellerinde olmayan nedenler ile davranışlarına hakim olamayan Asperger Sendromlu çocuklar ve bu çocuklara olan yaklaşımlar hakkında konuştuk

Raquel AŞKANER HABİB Çocuk-Aile
7 Ocak 2015 Çarşamba

Asperger Sendromu denince ismin kulağa biraz karışık gelmesinden dolayı kişilerde bir tedirginlik uyandırabileceği hissine kapılıyorum. Acaba okuyucularımız için basit bir dille anlatmanız mümkün olur mu?

Asperger Sendromu (AS), psikolojik tanı ölçütlerinde yapılan son değişiklerden sonra ‘Otizm Spektrum Bozuklukları’ adı altında anılmaya başladı. Bunun nedeni Asperger’de görülen birçok semptomun, farklı şiddetlerde olmakla birlikte, otizmde de görülüyor olması. AS, kişinin sosyal ilişkilerinde karşısındakinin düşüncelerini sezerek ona göre hareket etmede ve empati kurmada zorlanması, tekrarlı hareketler sergilemesi, bazı konulara olağandışı ilgi göstermesi ve hatta “takılı kalması” ile kendini gösteren davranışlar bütünüdür. Toplumsal ilişkilerde ve iletişimde bozukluklar bu sendromun en belirgin özelliklerindendir. Aspergerli bireyler, karşılıklı sohbeti devam ettirme, uygun yüz ifadelerini sergileme ve ses tonunu ayarlama gibi detaylarda zorlanmalar yaşayabilirler. Bireyin uygun seviyede dil gelişimi olmasına rağmen, yerine uygun dil kullanımında zorlanmalar gözlemlenmekte. Hızla gelişmekte olan modern toplumlardaki azalan insan ilişkilerine bakıldığında, sosyal ilişkilerde yaşanan zorlanmaların arttığını görebiliriz. Aslında tüm bireylerin içinde bir miktar toplumsal iletişim zorlukları olduğunu söyleyebilir ve Asperger’e -her ne kadar genetik altyapısı baskın olsa da- yaygın bir insan özelliği olarak yaklaşabiliriz.

Asperger Sendromu’nun nedenleri nelerdir? Doğuştan veya sonradan mıdır?

Asperger Sendromu’nun nedeni konusunda henüz kesin bir kanıya varılamadı. Fakat yapılmış olan araştırmalar, anormal beyin gelişimini işaret etmekte. Bu anormal gelişimin, anne karnındaki gelişim sürecinde ve beyinde davranış ve düşünceyi oluşturan sinir ağlarının oluşumunda gerçekleştiği düşünülüyor. Aynı zamanda, toksik maddelere maruz kalma, hamilelik sürecindeki sorunlar ve doğum öncesi enfeksiyonları da sendromun nedenleri arasında yer almakta. Asperger Sendromu’nun genetik altyapısı olduğu bilinmesine rağmen henüz bu sendromu oluşturan tek bir gen bulunmadı.

Çocuklukta görülen belirtiler nelerdir?

¬ Göz temasında eksiklik.

¬ Konuşma tonunu ve iniş-çıkışlarının ayarlanmasında zorluklar.

¬ Sözel olmayan iletişimde, vücut dili, yüz ifadeleri, göz teması ve jestleri sergilemekte ve anlamakta zorlanmalar.

¬ Rutinlerinden çıkmada sorunlar yaşama.

¬ Yavaş/geç motor gelişim. Sakarlık, bisiklete binme, koşma ve top yakalama gibi aktivitelerde zorlanma.

¬ Dar ve kısıtlı ilgi alanı. Örneğin, Aspergerli bir çocuk babasına uçaklarla ilgili sorular sormaktan hiç sıkılmayabilir. Genelde dar ilgi alanına sahip olmaları nedeniyle yalnız kalabilirler.

¬ Uygunsuz ve kısıtlı sosyal ilişki. Genellikle, ‘yanlış sözü’ söyleyen kişiler onlardır ve bu nedenle farkında olmadan çevredekileri üzebilir veya kaba gözükebilirler.

Yapılan ironik yorumlar, espriler, metaforlar veya kullanılan deyimler duyulduğu gibi algılanır, altındaki gizli anlamı anlamak zor olabilir.

Çocuklukta fark edilmeyen belirtiler, yaş ilerleyip ergenliğe girilince nasıl fark edilebilinir?

Ergenlik öncesinde daha çok birlikte top oynamak veya koşmak üzerinden kurulan sosyal ilişkiler, ergenlik dönemiyle karmaşıklaşır. Bu süreçte planlamada zorluk çeken Aspergerli birey, çalışmaları saatinde tamamlamakta zorluklar çekmeye başlar. Notları düşüşe geçer çünkü öğretmenin değerlendirme kriterinde değişimler gerçekleşmiştir. Belirli tarih ve olayların kesin olarak hatırlanması yerine, artık bilgileri harmanlayarak uzun yazılar yazılması beklenir. Aspergerli bireyler grup ödevlerinde, grubun dışında kalma davranışı göstererek ödevin teslimi konusunda zorluk yaratabilir ve grup ödevlerinde kaytaran kişi olarak görülebilir. Ergenlikte sosyal açıdan zorlanan, doğru yerde doğru sözcükleri seçemeyen Aspergerli birey için arkadaş grubuyla özdeşleşmek zorlayıcı bir süreçtir. Genellikle yaşıtlarıyla iletişime girmekten kaçınırlar, sohbetlerde ne demeleri gerektiğini bilmezler, kişisel mahremiyeti düşünmeden konuşabilirler. Genellikle ya sessiz kalırlar ya da sadece kendilerinin ilgisini çeken konulardan bahsederler. Dışlanma sorunları, akademik sorunlar, kalıp bilgiler yerine soyut düşünce becerilerinin beklenmesi, Aspergerli bireyleri ergenlik döneminde depresyon veya sisteme başkaldırıya itebilir. Ergenlik döneminde kendinin farkına varmaya başlayan Aspergerli bireylerde, öfke, özgüvende yaralanmalar, yoğun stres ve kaygı açığa çıkabilir. Bu süreçte içine kapanan veya sisteme başkaldıran çocuk, ergenlik döneminin karakteristik özellikleriyle karıştırılmamalıdır. Sosyal zorluklar, arkadaş kurmaktaki eksiklikler ve içine kapanıklık önemli sinyallerdir. Bu kişiler genelde arkadaş sayılarını abartabilirler. Sınıf öğretmeni tarafından rehberliğe yönlendirilen çocuk, depresyon, obsesif kompulsif davranış bozukluğu, anksiyete veya karşıt gelme davranışı özelliklerini gösterebilir.

Bireyler büyüdükçe maskeleri çoğalır, kendilerini gizlemeyi daha iyi becerirler; bu gibi durumlarda Asperger Sendromu yetişkinlikte nasıl fark edilir?

Yetişkinlik döneminde henüz tanı konmamış olan Aspergerli bireylerde, AS eşlik eden psikiyatrik bozukluklarla kendini göstermeye başlar. En yaygın olarak eşlik eden tanı depresyondur. Genellikle bu süreçte yapılan klinik başvurular, esas semptomlarının aksine (sosyal ilişkilerde zorlanma vb.) kişinin depresif veya agresif semptomlarından kaynaklanır. Yetişkinlik sürecine kadar sosyal olarak dışlanmalar ile yüz yüze gelmiş, kişilere yaklaşmakta zorluk çeken, cinsel isteklerine sınır koymakta zorlanan ve sosyal mesajlar altında ezilen Aspergerli bireylerin depresif semptomlar göstermesi olağandır. Depresif semptomların şiddetinin artması, agresyon ve karşıt gelme davranışının da artmasına neden olur. Ergenlik dönemi itibariyle sosyal ilişkilerden izole olmayı tercih eden birey, artık semptomları gizlemenin aksine sosyal uyaranlar içinde sakin bir liman arar. Fakat yalnızlık ve çevrenin karmaşık olması kişiyi kaygıya ve buna bağlı olan agresif davranışlara iter. Aspergerli birey, karmaşık olarak algılanan sosyal çevreyi kontrol altına almakta zorlanır ve obsesif ritüeller geliştirebilir. Tanıya eşlik eden bozukluktan ayırt edilebilmesi için gelişim öyküsünün, erken dönemlerden itibaren araştırılması gerekmektedir. Kişinin erken çocukluk dönemindeki merakları, dil gelişimi, arkadaşlıkları, sosyal ilişkileri, arkadaşları/tanıdıkları ile paylaşılan vakitlerin içerikleri, okul dönemi araştırılmalıdır. Kısacası Asperger tanısı, bireylerin eksik yönlerini gizleme eğiliminden çok, yetişkinliğe kadar yaşanmış olan kaygı ve stresin gölgesi altında kalma tehlikesindedir.

Asperger Sendromu bir çocuğun hayat kalitesini etkiler mi?

Aspergerli çocuklar, okul öncesi dönemden itibaren sosyal alanda zorlanmalar yaşarlar. Normal gelişim gösteren çocukların daha geniş bir ilgi alanı olması nedeniyle, tekrarlı sohbetlerden sıkılabilirler. İlkokul ile birlikte, rutinlerde değişiklikler yaşanmaya başlar ve bu Aspergerli birey için kaygı yaratan bir durumdur. Ergenlik döneminde, sosyal ilişki/iletişim merakları artarken, arkadaşlar arasında dalga geçilme, ‘garip’ olarak adlandırılma, dışlanma ve zorbalığa maruz kalınabilir. Arkadaş gruplarından ve spor aktivitelerinden kaçışlar yaşanabilir. Arkadaşlara yaklaşma isteği mevcut olur, fakat bunun nasıl yapılacağını bilemezler. Burada kişilerin hayat kaliteleri uygun özel eğitim müdahaleleri ile geliştirilebilir.

Bu çocukların hayat kalitelerini nasıl arttırabiliriz?

Psikoterapi, özel eğitim, davranış değiştirme teknikleri ve aileyle bu rahatsızlığı ele almalarında destek verme şeklinde düzenlenen bir tedavi planı, Aspergerli çocukların hayat kalitesini arttırır. Özel eğitim çalışmalarında karşısındaki kişinin duygusunu okumaya, sözel olmayan ipuçlarını (yüz ve beden hareketleri) takip ederek anlam çıkarmaya, problem çözme becerilerini geliştirmeye ve kendilerini sakinleştirme kapasitelerini arttırmaya odaklanılıyor. Klinik çalışmanın yapılandırılmış koşullarında sosyal etkileşimdeki zorluklarının, üstesinden daha iyi gelirler. Uygun tedavi uygulandığı takdirde, bu çocukların gelişen sosyal becerileri ve kendilerini düzenleme kapasitesini aile ve arkadaşlık ilişkilerine de aktardığı görülür.

Asperger Sendromlu çocukların hayatlarındaki yetişkinlerin önemi nedir? Ve yetişkinler nasıl bir duruş segilemelidirler?

Erken başlanan ve düzenli şekilde devam edilen özel eğitim çalışmalarının desteğiyle, bu çocuklar normal sınıflarda eğitim görebiliyorlar. Bu şekilde fiziksel olarak dışlanmamış oluyorlar. Ancak psikolojik ve sosyal anlamla dışlanmamaları için yetişkinlerin desteğine ihtiyaç duyabiliyorlar. Kilit nokta, bu çocukların ihtiyaçlarının anne-babaları ve öğretmenleri tarafından doğru anlaşılmasında. Eğer bu çocuklar yeterliliklerinin sınırlı olduğu alanlar kadar başarılı oldukları alanlarda desteklenirlerse, yetişkinliklerinde iyi yerlere gelirler. Özellikle mühendislik, mimarlık gibi daha az sosyal iletişim gerektiren meslek seçimleri yaptıklarında, iş hayatlarında mutlu ve başarılı olabilirler.

Eğitim sistemimizdeki eksiklikten ve toplumsal genellemelerden dolayı bu tarz çocuklar çok çabuk etiketlenip dışlanabiliniyorlar.  Bu durumu engellemek ya da azaltmak için sizce aileler ve eğitmenler neler yapabilirler?

Maalesef haklısın. Aspergerli çocuklar uzaylı değil, diğerleri ona uzaylı gibi davrandıkça o da kendini uzaylı gibi hissediyor ve diğerleriyle etkileşime girmekten daha çok kaçınıp kendi dünyasında yaşıyor. Bunun sonucunda diğerleri onu ‘uzaylı’ gibi görmeye devam ediyor. Tam bir kısır döngü... Bu kısır döngüyü kırmak için şunu hatırlamak gerekiyor: Yaptıkları davranışlar kendi seçimlerinin değil, zihinlerinin ürünü. Bu durumda görev, Aspergerli çocukların anne-babaları kadar diğer anne-babalara ve öğretmenlere de görev düşüyor. Bu çocukların zayıf olduğu ve güçlü olduğu alanların farkında olmak, güçlü olduğu alanlarda kendini göstermesine izin vermek ve diğer çocuklarla ilişkisinde arabulucu olmak Aspergerli çocukların yaşamlarında fark yaratacak dokunuşlar.

 

AS kaç yaşlarında arasında ilk fark edilebilir?

Asperger Sendromu’nu fark etmek ve diğer bozukluklardan ayrıştırmak hem aileler hem de klinisyenler için kolay değildir. Aileler 1-2 yaş döneminde çocuklarının sosyal davranışlarından endişe duysalar da, kliniklere daha ileriki yaşlarda başvururlar. Sosyal etkileşimdeki adlandırılamayan tuhaflıklara karşın, dil ve bilişsel becerilerin normal seyrinde izlemesi ailelerin kafasını karıştırabilir. Erken çocukluk döneminden sonra azalan sosyal destek ve artan çevresel beklentilerle problemler daha belirgin hale gelir. Bu yüzden tanı almaları, okul öncesi eğitim kurumlarına başlamalarını (4-6 yaş) bulur. Bu çocuklar bize sınıf düzeyine ayak uyduramama, dersi gerektiği şekilde dinlememe, sorumluluklarını yerine getirmeme ve arkadaşlarıyla sorunlu ilişkiler şikayetleriyle başvururlar. Anne-babaları veya öğretmenleri şunu da eklerler “Zeki bir çocuk olmasına rağmen neden böyle yapıyor anlamıyoruz”. Bu şikayetlerin üzerinde durulduğunda, bu çocuklar sıklıkla Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, öğrenme güçlüğü veya davranış bozukluğu tanısı alırlar. Bu yüzden bu çocukların zayıf olduğu alanlar kadar, güçlü olduğu alanları gözlemlemek ve bir gününü nasıl yaşadığını öğrenmek çok büyük önem taşıyor.