Yılbaşı yaklaşırken Ajanda’m

Yılbaşına kısacık bir süre kala ve henüz yeni yıl programları tam gaz başlamadan, sizlere ufak tefek bazı önerilerim olacak. Şimdiden tüm okurlarımıza mutlu, keyifli, sağlıklı ve neşe dolu bir yeni yıl dilerim. 2015 herkesin, yüreğinden geçen tüm dileklerin gerçekleşeceği bir yıl olsun

Aylin YENGİN Yaşam
24 Aralık 2014 Çarşamba

Nereye Gidelim?

17 yıldır sahnelenen ve birçok ülkeye uyarlanmış müzikal oyun ‘Seni Seviyorum, Mükemmelsin, Şimdi Değiş’, şimdi Zorlu’da! İlk sezonunda ‘Jersey Boys’, ‘Cats’, ‘Notre Dame de Paris’ gibi dünyanın en popüler müzikallerini İstanbullularla buluşturan ve ikinci sezonunda da ‘The Phantom of the Opera’ ile Disney’den ‘Beauty and the Beast’ gibi çok sevilen müzikalleri; orijinal prodüksiyonlarıyla sergilemeye devam eden Zorlu; bu yeni oyun ile yapımcı olarak da adından söz ettiriyor. Her sahnesinde kendinizden bir parça bulacağınız ‘Seni Seviyorum Mükemmelsin, Şimdi Değiş’ insanın varoluşundan bu yana süregelen, yer, zaman, durum değişse de bazı yönleri hiç değişmeyecek olan bir ilişkiyi konu ediyor. Aşk, randevular, sevgililer, evlilik ve aileler hakkında gizliden gizliye hep düşündüğümüz ama bir türlü yüksek sesle dile getiremediğimiz gerçekleri muzip diliyle önümüze apaçık seren bu müzikal; off Broadway’de en uzun süredir oynanan müzikal olma özelliğini taşıyor ve önümüze çok tanıdık, hayatımızın içinden karakterler sunmasından dolayı popülerliğini hâlâ koruyor.

(www.zorlucenterpsm.com)

 

Ne Dinleyelim?

Yeni yılın ilk günlerine müzikler girin. Operanın yaşayan en büyük efsanesi Plácido Domingo İstanbul’a geliyor! Elli yılı aşkın kariyerinde gerçekleştirdiği 3600’ü aşkın performansla yüzyılın en büyük tenorlarından biri olarak klasik müzik tarihine geçen Plácido Domingo, yarım yüzyılı aşkın kariyeri boyunca, 140’tan fazla rol seslendirdi, 500’ün üstünde konser yönetti, çoğu opera kayıtlarından oluşan 100’ü aşkın albüm çalışmasına imza attı ve 9 Grammy ödülü aldı. İspanyol tenor bu kez zengin repertuarını 19 Ocak Pazartesi akşamı Ülker Sports Arena’da İstanbullu müzikseverler için seslendirecek. Domingo, ilerleyen yaşına rağmen aktif sanat hayatıyla ‘operanın kralı’ unvanını koruyor. Tenorluğun yanı sıra orkestra şefliği yapan Domingo, Los Angeles Opera Evi’nin genel direktörlüğü görevini yürütüyor. Repertuarı Mozart’tan Verdi’ye, Berlioz’den Puccini’ye, Wagner’den Ginastera’ya çok geniş bir aralığı kapsayan Plácido Domingo, klâsik operanın 40’ı aşkın baş tenor rolünde unutulmaz performanslara imza attı. Rol aldığı opera filmleri, TV programları, doldurduğu plâkları, dünyanın önde gelen şehirlerinde verdiği konserler ve katıldığı müzik şenlikleriyle opera sanatının halka yayılmasında en etkili sanatçılardan biri olarak biliniyor. 1990 yılında İtalya’daki Dünya Kupası için hazırlanan ‘Three Tenors’ konseri ile uluslararası üne kavuşan tenorun, İtalyan Luciano Pavarotti ve Katalan José Carreras ile birlikte verdiği 35 konseri kapsayan turnesinin kaydı, klasik müziğin en çok satan albüm serisi olarak hafızalarda tazeliğini koruyor. 2009’da Simon Boccanegra’daki bariton başrolü ile sesinin çok renkliliğini kanıtlayan ve bariton roller söylemeye de devam eden Plácido Domingo, 2003 yılı sonu itibarıyla gerçekleştirdiği 144 farklı rol seslendirmesiyle bu alandaki rekorunu elinde tutuyor. 2014 yılında başladığı dünya turnesi kapsamında New York, Berlin, Londra, Madrid, Rio de Janerio ve Milano gibi dünya şehirlerinin ardından İstanbul’da 74 yaş doğum gününden iki gün önce konser verecek Plácido Domingo’nun bu unutulmayacak konserini kaçırmayın!

Ne İzleyelim?

DOT’un yeni oyunu ‘Midsummer / İki Kişilik Yaz’, Maçka G-Mall’daki Bilsardotta Salonu’nda! İlginç bir konusu var her zamanki gibi: Helena, boşanma avukatı. Şarap dolabının gümüş rengi kapağında yansımasına bakıyor. İç sesi: “Evet, her şeye rağmen hâlâ bu kadına evet derdim,” diyor. O gece yalnız olmak istemiyor. Bob, boşanmış. Yasadışı işler peşinde, bedeni düğüm düğüm, her yerinden negatif enerji fışkırıyor. Neşelenmek için Dostoyevski’nin ‘Yeraltından Notları’nı okuyor. 35 yaşın keskin virajını dönerken, hayatın denk getirdiği bir adam ve bir kadın. Bob ve Helena şu konuda hemfikir: 35, berbat bir yaş! Çünkü insan artık olayın bundan ibaret olduğunu anlıyor. Desteden sana dağıtılan el bundan başkası değil. Hayat bize kâğıtları dağıtıyor ve görünen o ki oyunu oynamıyoruz bile, sadece kâğıtları çevirip elimize bakıyoruz. ‘İki Kişilik Yaz’ın yazarı David Greig & Gordon McIntyre, yönetmeni Serkan Salihoğlu, oyuncuları Gizem Erdem, Tuğrul Tülek, Özgehan Özturan. 10 Aralık’ta başlayan oyun Aralık ve Ocak aylarında Maçka G-Mall’daki Bilsardotta Salonu’nda oynamaya devam edecek.

(www.go-dot.org )

Ne Okuyalım?

Kişisel gelişim konusunda çok başarılı kitaplar yazan Aykut Oğut’un son kitabı KEŞKE KADIN OLSAM, Doğan Novus / Kişisel Gelişim Dizisi etiketiyle raflarda. Arka kapağında şöyle yazıyor: Sevgili kadınlar! Erkeklerle ASLA eşit olamazsınız Çünkü asıl GÜÇLÜ olan sizsiniz! İçinizdeki tanrıçayı uyandırma vakti geldi! Bugüne kadar hep süregelen bir tartışma vardır: Kadınlarla erkekler eşit midir? Eşit olmalı mıdır? Sevgili kadınlar! Bir erkek olarak size şunu söylemek zorundayım: Erkeklerle ASLA eşit OLAMAZSINIZ! En büyük hatanız bizimle eşit olmaya çalışmak! Çok çabalarsanız eşit olmayı becerebilir misiniz? Elbette becerebilirsiniz AMA kendinizden, gücünüzden vazgeçerek becerebilirsiniz bunu! Erkekle EŞİT olmak için VAROLUŞ çıtanızı alçaltmanız, daha aşağı inmeniz gerekiyor. Eşitlik mi istiyorsunuz? Siz bilirsiniz!)

Ne Deneyelim?

Yeni yıla sağlıklı bir başlangıç yapmak isteyenler bana kulak verin: ‘Healthy Snack (Sağlıklı Atıştırmalık)’ sloganıyla yola çıkan Cup of Edamame’nin hedef kitlesi; yediklerine dikkat eden, yeni tatlara meraklı olan, sağlıklı atıştırmayı seven herkes. Cup of Edamame, Bebek’te Eylül sonunda açılan yepyeni bir konseptle karşımıza çıkan bir dükkân. Şimdiden kendi müdavimlerini yarattı bile. Birçok ünlünün akın ettiği bu ufak mekân hızlı bir trendle kendi çevresini yaratmaya devam ediyor. Dünyanın en sevilen sağlıklı atıştırmalıkları arasındaki edamame Japonca ‘yeşil soya fasulyesi’ demek. Burada, yeni bir konsept yaratarak alışkanlıklarını değiştirmek isteyen her zevke uygun bir sosla harmanlanmış, kalori değeri düşük edamameler müşterilerin beğenisine sunuluyor. Özel olarak hazırlanan dokuz farklı sostan biri mutlaka size göre. Bebek yokuşunda ufak ama modern bir mimari ile tasarlanmış olan bu dükkân müşterilere kahve, panini, müsli benzeri farklı seçenekler de sunup yürüyüş sonrası atıştırmak için ideal! Mutlaka uğramanız ve bu sağlıklı bağımlılığı edinmeniz şiddetle tavsiye edilir.

(www.cupofedamame.com)

Nereye Uğrayalım?

Nişantaşı’nda, Atiye Sokak ve Mim Kemal Öke Caddesi’nden sonra son buluşma noktası Topağacı oldu. Teşvikiye Topağacı Mahallesi’nde yeni açılan Kozmonot, tasarımsal kaygıları olmayan ama bir o kadar da ilginç dekorasyonu ve menüsüyle farkındalık yaratan iddiasız bir yer. Tematik ilhamını ise Soğuk Savaş Yılları’ndan alan bir mekân. Mekân sahipleri Soğuk Savaş Yıllarına her yönden merak duyduklarından, tasarımdaki tüm fikir, detay ve ironilerin bu yıllardan beslenerek tasarlanmış olmasına özen göstermişler. Mekânın giriş tarafında bir duvara yapılan Neil Armstrong ve Yuri Gagarin’in birbirini öptüğü ‘muralart’ resim göz alıcı. Arka bahçedeki duvarlara yapılan Wernher von Braun’un graffiti resmi dekorasyonda konsepte uygun her türlü detayın hassasiyetle düşünüldüğünü yansıtıyor. Bu güzel graffiti de Leo Lunatic’in ellerinden çıkma. Servis ve menü ‘gastro-pub’ konseptinde hizmet veriyor; iddialı kokteylleri ile klasikleşmiş bir bar menüsünü birleştirmeyi başaran mekânda fıçı Guiness; Kozmonot’un başlıca yaşam destek ünitesi. Ayrıca Almanya, Hollanda ve Belçika biraları gibi ülkelere özgü şarap ve lezzetler de menüde yer alıyor.